Sinirli beden hızla sınıfa girdiğinde, gözleriyle aradığı bedenin her zamanki yerlerinin aksine bir kızın yanında oturduğunu görünce sakin olmaya çalışarak gözlerini kapatıp soluklanmaya çalıştı ama nafileydi. Avucunun içinde sıktığı çantasının kolunu rahat bırakmadan diğerinin oturduğu sıraya doğru yaklaştı.
"Sana beni beklemeden gitme demedim mi ben?" Her kelimesinin üzerine basa basa, sıkılı dişlerinin arasından konuşurken yüzünün sinirden kıpkırmızı olduğunun farkında bile değildi.
Chanyeol kafasını kaldırmazken yanında oturduğu kız, Mi Rae, hemen söze atladı. "Yalnız yanlış anlaşılma olmasın, kendisi zorla oturdu buraya. Erkek arkadaşımı da tebeşir tozu içerek zatürre olmakla tehdit etti, biçarem kıyamadı haline."
Mi Rae kendisini kırmızı görmüş boğa gibi görünen çocuğun önünde savunmaya çalışırken içinden Chanyeol'e sövmeden edemiyordu.
"Benim yerime geç." Baekhyun her ne kadar önünde sırasına iyice gömülmüş, göz temasından kaçınan çocuğa baksa da Mi Rae lafın kendisine söylenilmiş olduğunun farkındaydı.
"Hayır, gitme." Chanyeol kızın koluna yapışıp ayağa kalkmak üzere olan yeni sıra arkadaşını tutmaya çalıştı.
"Chanyeol bırak kolunu. Hep benimle oturuyordun, bugün de benimle oturacaksın. Duydun mu?" Kısa oğlanın kendisine yönelttiği sözlere karşılık ona baktı Chanyeol.
"İstemiyorum. Duydun mu? İstemiyorum." Baekhyun diğerinin imasına karşılık yumruklarını sıktı.
"Mi Rae, kalk dedim." Genç kız bu sefer karanlık bakışları altında neredeyse siyah gözüken incilerini tamamen üzerine dikmiş olan sınıf arkadaşına baktıktan sonra gözlerini kendisine tekmelenmiş köpek yavrusu bakışları atan bir diğer sınıf arkadaşına çevirdi. Ardından bütün insanlık için en doğrusu olduğuna inandığı kararı vererek erkek arkadaşının yanına topukladı.
"Off..." Chanyeol satılmanın acısıyla oflarken yanında sertçe fırlatılan çantadan sonra kendisinden kısa bedenin varlığını hissetti. Kısaydı ancak korkunçtu da. Küçükken peluş pembe oyuncağının bile kovamadığı karanlıkta var olduğunu sandığı, hala daha bu yaşında da korktuğu, yaratıklarla Baekhyun'u eş değer görüyordu şuan. O zamanlar ne zaman korksa hep Baekhyun'un yanına koşardı. Şimdi bu canavardan korunmak için Baekhyun'a gidemeyişi azıcık canını yakıyordu.
"Sana bir daha beni beklemeden gidersen kötü olur dememiş miydim ben!" Baekhyun diğerine dönerek sessiz ama tehditkar sesiyle neredeyse tısladı. Ki Chanyeol bu durumu oldukça yerinde bulmuştu. Çünkü kendisi bir yılandı.
Yanında cüssesine rağmen küçülmüş bedenden cevap gelmemesiyle beraber içeri giren öğretmenle çenesini kasıp önüne döndü.
Tarih dersi tarihinde ilk kez bu kadar sessiz geçerken herkes sinirle bacağını sallayan çocuğun lanetini üzerlerine almak istemezlermişcesine yerlerinde sakince oturuyor, o tarafa göz bile atmıyorlardı.
Chanyeol'un dersin yarısında kafasını kaldırıp öğretmenden izin alarak tuvalete gitmesinin ardından Baekhyun'un da gitmek istemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
***
DohK:
Noluyor oğlum size?
Dün ne güzel gülüp eğleniyordunuz
Bugün Chanyeol'un gözleri kıpkırmızı şiş
Senin ise şimşeklerini etrafından hiç eksik etmedin