***
"Beyler," dedi Chanyeol aldığı tek yudumla sarhoş olmuş halde. "Burada olduğumuzu Baekhyun'a söyleyen olursa-" Sözünü kesen hıçkırıkla duraksayıp sustu. Ne diyeceğini unutmuştu.
"Chanyeol'u bu işin içine sokmasa mıydık acaba?" Jongdae önündeki koltukta anında sarhoş olan çocuğa acıyarak bakarken konuştu.
"Yaptık bir hata." Sehun elindeki diğer içkileri ve çerezleri masaya dizmekle meşguldü. "Yalnız Chanyeol'un dediği gibi Baek'in haberi olmamalı. Yoksa o bize sokar."
"Baekhyun~~~" İçlerinde tek sarhoş olan çocuk yanındaki yastığı kucağına çekip sarılırken gözlerinden kalpler fışkırıyordu.
"Lan sadece bir yudum aldın ya, nasıl sarhoş olabildin cidden?" Jongin hayretler içerisinde önünde yastığa sarılıp Baekhyun'u yüzündeki aptal sırıtmayla düşünen çocuğa söylendi.
"Neyse ne." Deve lakaplı çocuk Sehun'un elindeki içkiyi bardağına boşaltmasını bekliyordu. "Önünde sonunda hepimiz sarhoş olacağız. Keyfinize bakın."
***
"BEYLER!" Jongin sehpanın üzerine çıkmış, yüksek müzikle kalçasını sallarken bağırdı. "BAKIN NASIL KIVIRTIYORUM!"
Sehun halının üzerine uzanmış, Jongin'e tezahürat yaparken diğer tarafta Chanyeol masanın altına eğilmiş, camdan dışarıya bağırdığını sanıyordu. "BEN BYUN BAEKHYUN'U ÇOK SEVİYORUM. ÇOK SEVİYORUM ÇOK. Ama siz sevmeyin tamam mı ben seveyim sadece."
"Ah gerçekten... Delirmiş bunlar." Jongdae önünde gerçekleşen felakete bakarken derin bir nefesi içine çekti. Ardından yanına dönüp bir saat önce yaptığı 'yastıktan Minseok'a sarıldı. "Her neyse hayatım, nerede kalmıştık?"
"Woah!" Televizyondan gelen geri sayım sesleriyle hepsi ışıklı oyuncak görmüş çocuk gibi önüne toplanmışlardı.
"Geri sayım!"
"On!"
"Dokuz!"
"İki!"
"Altı!"
"On üç- aman on iki!"
"Yedi!"
"Dokuz!"
"Bir!"
"Beş!"
"Elli-Bir! Bir! MUTLU YILLAR!"
***
"DURUN!" Sehun yerinde ayaklanıp telefonunu havaya kaldırdı. "SİZE BİRİSİNİ GETİRTTİRECEĞİM."
"Dansöz mü?" Jongin sorarken kaşlarını çattı. Kendisi onlara yetmiyor muydu?
"Ne dansözü be." Sehun yüzündeki parlak gülümsemeyle kafasını salladı. "Delice bir şey yapacağız."
***