Yorganıma sarılmış, gözlerim bir noktaya dalmışken kapının çalınmasıyla kendime geldim. Zilin ardından alt kattan gelen birkaç konuşmadan sonra merdivenleri sarsa sarsa çıkan adımlarla gülüp gözlerimi kapatarak yatağıma biraz daha yayıldım.
Kapıyla eş zamanda gözlerimi açıp en az kendisi kadar büyük spor çantasını taşıyan deve baktım.
"Woah, uyuyor muydun?" Çantasını ve montunu çıkarıp odamın bir köşesine koyarak yatağıma adımladı. "Uyuyoruz o zaman~"
"Chanyeol yaklaşma. Hastayım sana da geçecek." Yanıma yatma çabalarına karşı ne kadar dirensem de karşısında onu engellemeye çalışan birisi yokmuş gibi kollarımı kolayca savuşturup yanıma sokuldu. Başını boynuma gömüp bir eliyle pijama üstümü sıyırarak belime yerleştirip okşamaya başladı. Dokunuşları daha çok mayışmamı sağlarken oflayıp yorganı iyice üzerimize örttüm. Ardından bir elim saçlarını bulurken diğer elimi omuzlarına sarıp onu yapabildiğim kadar kendime çekmeye çalıştım.
"Bir şey olmaz bana." Homurdanıp belimdeki elini göğsümün altına kadar çıkarıp tekrar indirerek belimi okşamaya devam etti.
"En son bunu dediğinde bir ay öksürmekten gebermiştin. Senin bünyen zayıf. Ayrıca hasta olunca da hemen iyileşmiyorsun benim aksime. Yine de her seferinde dibime kadar giriyorsun." Kollarım, azarlar tonda konuşmama zıt olarak bedenini sıkıca kavrayıp bedenime çekiyordu.
Chanyeol konuşmamı umursamıyormuş gibi boynumla omzum arasındaki noktaya dudaklarını bastırıp uzunca bir süre bekleyerek geri çekti. Çıkan öpücük sesi kulaklarıma ulaşırken belimdeki elini sıktı.
Gözlerimi kapattım. "Kaşınıyorsun."
"Niyeymiş o?"
"Hasta olacaksın diyorum. Dinletemiyorum." Kafasına hafifçe vurduğumda gelen öksürükle diğer tarafa döndüm.
"Sana yakın olmayı seviyorum demek ki." Burnunu boynuma sürtüp usul usul nefeslenirken kolumu tekrar etrafında sardım. Dediğimin aksini yapıyordum ama onun gibi ben de ona yakın olmayı seviyordum.
Chanyeol boynuma bastırdığı dudaklarını indirerek pijama üstümün yakasını aşağı çekti. Birkaç öpücüğü de açığa çıkan tenime kondururken belimdeki elinin tutuşunu sıkılaştırarak dudaklarımı dişlememe sebep oldu. Parmaklarım saç tellerini çekerken merdivenden gelen ikinci bir ayak sesiyle kendimi duvara yapışacak kadar geri çektim. Ben yakamı düzeltip açılan tenimi kapatırken Chanyeol da sırtını yatak başlığına yaslayarak oturur pozisyona geçmişti.
Kapı açılıp annem göründüğünde önce ikimizi incelemiş, ardından hınzır bakışları ve elindeki tepsiyle içeri girmişti.
İçinde atıştırmalık ve ilaçlarımın olduğu tepsiyi komodinimin üstüne bırakırken yakınmayı da ihmal etmiyordu. "Ah çocuğum. Ne iyi ettin de geldin. Bizimki inat edip içmiyordu şu ilaçları. Sana güveniyorum, sen ikna edersin onu."
"Anne içiyorum işte, ne şikayet ediyorsun?" Yerimde sızlanırken annemden aldığım uyarı bakışlarıyla Chanyeol'un koluyla gözlerimi kapattım.
"Ben hallederim anneciğim, hele içmesin şu kereta." Birkaç cümleden sonra annem 'hadi güzel güzel oynayın' deyip sadece benim görebildiğim afacan bakışlarıyla odayı terk etti.
Annem odaya gelmeden önce Chanyeol'dan uzaklaşmamın sebebi tamamen annemdi. Yani, bizi bir kere sarmaş dolaş görmüştü. Ben Chanyeol'a sarılırken o da boynumu öpüyordu. Öpücüğü oldukça uzun sürmüştü ve bir eli belimdeyken bir eli de neredeyse kalçamın üzerindeydi, kısacası yanlış anlaşılmaya müsait bir durumdaydık ki annem de gayet yanlış anlamıştı. O günden itibaren ne zaman bizi birlikte görse gözlerinde hemen bilmiş bir ifade belirir, imalarını gözümüze sokardı.
"Önce ilaçlarını iç, sonra biraz atıştırır uyuruz. Olur mu?" Chanyeol tekrar yanıma uzanıp yanağımı okşarken kafamı sallayıp bedenimi bedenine yaklaştırdım.