Revolution 《1》

2.2K 171 138
                                    

Her çocuğun olduğu gibi benimde doğum günümün ailemle birlikte geçmesi gerekiyordu.

Babam beni parka götürüp oynatırken evde annem ve aile dostlarım benim pastamı hazırlamalı partimi düzenlemeliydi. Ve babam parti vakti gelince de
"Hadi evlat, artık eve gitmeliyiz." Dediğinde doğum günüm olduğundan bir haber babamın elinden tutmuş evin yolunu almalıydık.
Sonra eve geldiğimizde ise önce annem olmak üzere herkesin sevgi selinde boğulmalıydım birden.
Ardından kahkahalarla geçen bir doğum günü ve pastamı üflerken dilediğim çocukça dilek "Tanrı'm lütfen büyüyünce babam gibi olayım" gibi... ya da buna benzer bir şeyler.
Fakat öyle olmamıştı...

Doğum günü sabahı diye mutlulukla uyandığımda ve mutfağa annemin yanına gittiğimde bana ilk defa öfkeyle bakmıştı annem ve "sen de kimsin? Senin ailen nerede? Bıktım siz yaramaz çocuklardan!" Diye azarlamıştı.

Babam ise kim olduğumla ilgili birkaç soru sorarken ben önce olayları anlamaya çalışmıştım ardından ise katıla katıla ağlamaya başlamıştım.

Annemin kıyamadığı minik ninisi ilk defa minik kalbinde hissettiği o kötü dürtüyle ağlamıştı. Bu sefer oynarken düşüp dizimi yaralamamıştım. Bu sefer o zamanlar bilmediğim bir yarayla karşı karşıya kalmıştım.

Ailem beni unutmuştu...
Ve bunu ben yapmıştım...

Babam beni elimden tutup bahçeye çıkarırkenki yalvarışlarım, başkası görse
"büyümüş de küçülmüş velet. Sözlere bak sen." Falan derdi heralde.
Fakat babam gözlerimin içine boş boş bakıyor ve beni arada geçiştirmek için bir iki söz söylüyordu. Bununla birlikte içim kavruluyor kalbim eriyordu.

Beni zorla bahçeye bıraktığında ağlayarak peşinden sürüklenmeye başlamıştım. Çünkü ayaklarımda herhangi bir güç yoktu. Hele bir de kalbimde oluşan korku, kimsesizlik, dehşet ve bunun gibi daha o zamanlar adlandıramağım bir çok duygu, daha bir ağırlaştırmıştı vücudumu sanki.

Ben daha neler olduğunu anlamadan her yeri simsiyah fakat bir tek gözleri görünen bir asker benim ufacık vücudumu kucaklamıştı.

Masum bir şekilde etrafımda neler olduğunu anlamak adına bakınırken ağlamam durmuş ikinci bir dehşeti yaşarken bana silah doğrultan ve dikkatlice dört bir yanımdan gelen askerlere bakıyordum.

Ben ne yapmıştım ki onlara?.. Neden suçluymuşum ya da dünyanın en korkutucu yaratığımışım gibi her bir yanımdan silah doğrultuyorlardı?

Neden kollarında olduğum asker annem gibi şevkat ve sevgiyle bana sarılmıyordu da, tedirginlikle sarılıp her yanımı acıtacak kadar sıkı tutuyordu.

Ben ağlamama kaldığım yerden devam ederken beni zırhlı bir araca bindirip şehir dışında bir kışlaya getirmişlerdi. Bu kışla diğerlerinden çok daha farklıydı. Her bir yanı heykel gibi duran askerlerle doluydu ve benimle birlikte farklı askeri araçlardan inen çocuklara doğrultuyorlardı silahlarını.

Hâlâ aklım almıyordu. Ve çocuk olduğum için hâliyle sormak da aklıma gelmemişti o zamanlar.

Beni yaşlı bir doktorun karanlık odasına getirdiklerinde sedyeye oturtmuşlardı askerler. Ardından askerler çıkmış ve doktorla kalmıştım.

"Merhaba genç adam." Deyip gülümsediğinde biraz olsun rahatlamıştım.

"N-neden buradayım."
Sonunda sormayı akıl edebilmiştim. Zira bu soru hayatımı değiştirmişti...

Doktor tekrar gülümseyip yanındaki tabloya baktı ve bilgisayarda işlemlere devam ederken anlatmaya başlamıştı.

"Hatırlıyor musun bir ay önce bütün çocuklara salgın hastalık bulaştı ve eğer okula gidiyorsan bayılan arkadaşlarını görmüşsündür öyle değil mi?" Dediğine sadece kafa sallamakla yetindim.

Genellikle yemekhane de sara nöbeti geçiriyolarmış gibi yere yığılırlardı. Daha yeni birinci sınıfa başlayan benim için okulun gözümde oldukça korkunç bir izlenim bırakması için yeterli bir sebepti.

"İşte o hastalığa Dünya da ki çocukların hepsi yakalandı. Bakalım sende nesin?" Son cümlesini kendine diyormuş gibi söyledikten sonra testleri yapmaya geçti.

"Yanındaki tablo da yazanlar ne?" Oda da olan tek renkli şey dikkatimi çektiğinde çocukça sordum.

"Bak burada en alttan üste kadar ters bir piramit var.
En alttakiler yeşiller. Bunlar zararsız olanlar güçleri ise akıllı olmaları. Hemen üstteki maviler, elektrik akımını kontrol edebiliyor. Bu da zararsız.
Bir üstteki sarı olanlar, senin anlayacağın dilde anlatmak gerekirse oturdukları yerden bir kapıyı kapatabilir ve düğmeye dokunmadan ışık açabilir. Yani bu da zararsız diye geçse de bunlar biraz zararlı." Dedikten sonra susmuş benden alınan kan tahlillerini incelemeye başladı. Fakat bunu yaparken kaşlarını bir anda çatması bile beni korkutmuştu.

"Neden kırmızı ve siyahı anlatmıyorsuuun?" Dediğimde doktor öylesine bir gülüp boşvermem gerektiğini onların zararlı olduğunu söylediğinde gerilmiştim. Ben de onlardan olabilirdim...

O yaşta nasıl bunu düşünmüştüm bilmiyorum ama kimseye zararım olmadığını da akıl edebilmiştim.

Ben gayet uslu bir çocuktum.

Ben korku içindeyken testleri yapmaya başlamıştı bile

İlk testten bir şey çıkmamıştı.
Akıllı değildim. Kesinlikle normal düzeydeydim.

İkinci testi de yapmıştı.
Yattığım sedyenin üstünde ki demire dokunmamı söylemişti ve hiçbir şey olmamıştı. Yani elektriği kontrol edemiyordum...
(Medya)

Doktor gerilirken son testi de yapmıştı...
Fakat bir şeyleri aklımla kaldıramıyor veya hareket de ettiremiyordum...
(Medya)

Bende bir yanlışlık vardı. Doktorun gözleri ise bunu doğruluyordu. Bu çocuk kesinlikle yanlış. Bu çocuk kesinlikle ölmeli.

Kendime zarar geleceğini hissettiğim gibi panikle sedyeden kalkıp geriledim ve o da benim üstüme doğru gelmişti.

"Şşşt. Sakin ol tatlım. Hiçbir şey olmayacak buraya gel hadi." Diye temkinli bir şekilde üstüme gelince ben kapıya kadar gittim. Çok fazla korkuyordum. Minik kalbim minik göğsüme çok büyük geliyordu.

Doktor tam önümde durduğunda işte o an oldu olan. Korku bütün kontrolümü benden alırken göz bebeğimin rengi değişmiş ve bir şekilde doktorun zihnine girmiştim.

"Ben tehlikeli değilim" demiştim ve aynısını ona tekrarlatmıştım.

"Sen tehlikeli değilsin."

"Ben yeşilim."

"Sen yeşilsin..."
Adam uyuşukça dediklerimi tekrarladıktan sonra bilgisayardan yeşil olduğumu gösteren uyarı gelince askerler beni almaya geri gelmişti.

Ve ben o zaman ne kadar tehlikeli olduğumu anlamıştım...

Ben kırmızıydım...




Ya ilk defa bir hikayemi yayınlarken çok heyecanladımmmm!!!!
Umarım beğenirsiniz♥️~♥️
Çok farklı bir kurgu olacak♡.♡

Revolution || Sekai (TEKRAR DÜZENLENECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin