Revolution 《11》

688 108 20
                                    

Medya: Jongin'in hikayede ki tiplemesi.




"Gerçekten karışık bir halt..."

Jongin evin bahçesinde elindeki cihazı incelerken baya çözdüğünü düşünüyordu ki, bir yere dokunmasıyla küçükken ailesiyle birlikte dinledikleri şarkılara benzer bir şarkı çıkmıştı.

Bir ara Sehun ve Zoe ikilisine telefonu vermişti. O zaman indirmiş olmalılardı.

Şarkı hoşuna gittiği için sesini daha fazla açıp yanına koydu.
Kendisi de çimene uzandığında herkesin evde olup rahatsız olmayacaklarını bilmesi onu daha da rahatlatmıştı.

Alaska'ya geldikleri bir kaç gün olmuştu ve Sehun'la uçakta yakın olsalarda buraya ayak basınca o yabancılık hissiyle artık tek takılmayı tercih etmişti.

Eve sadece uyumak için giriyordu. Harici evin hemen arka bahçesinden sonra orman vardı orada gününü geçiriyor ve Chanyeol'un hepsine aldığı daha doğrusu terkedilmiş mağazalardan bedavaya aldığı telefon ile uğraşıyordu her gün.

Kimse pek umrunda değildi ama Baekhyun'un Chanyeol'u görmesinden sonra kendisini resmen unutması çok gururuna ve kalbine dokunmuştu.

Eskiden olsa biraz bile üzüldüğünde gelip ağzından laf alana kadar bırakmazdı. Şimdi ise Chanyeol'ünun kıçından ayrılmıyor ve konuştukları tek şey; günaydın, iyi geceler gibi klasik şeylerdi.

Jongin bugün ise o eve gitmeyi düşünmüyordu. İyice kendini onlardan soyutlamak istiyordu ama sonunda yine onlara muhtaç kalmak çok sinir bozucu bir şeydi.

Sıkıntıyla oflayarak başını yere çarptığında telefonda çalan şarkının sözleri dikkatini çekti.

Oh, my love, don't stop burning
Ah aşkım, yanmayı bırakma

Gonna send them up in flames
Onları alevlerinle yollayacağım

In flames
Alevlerde...

Ordu da iken sadece iş yapmıyorlardı. Çok da sıkı ders gördükleri için ingilizceyi iyi biliyordu ve şarkı sözü kalbine öyle bir oturmuştu ki yüzündeki gülümsemeye engel olamadı.

Şarkı tekrar başa sararken yaşadıkları aklına gelmişti.
Gerçekten de sevdiği çocuğun alevleri kurtarmıştı, başta onu ve diğerlerini.

Teni soğuk olmasına rağmen kendisi için yaptığı sıcacık göğsünde uyumuştu.

Alevlerle yanan, hatta vücudu ateşten çatlayan adama sarılıp ağlarken herkes yanmış fakat alevleri sadece kendisini yakmamıştı.

Yanan ellerini tuttuğunda yine onun için soğuktu teni.

Kendi kendine gülümserken aklına gelen gerçekle gülüşü buruklaştı.

Belki de bu gerçek diğerlerinden soyutluyordu kendini. Çünkü yıllardır alamadığı sevgiden dolayı kendini çok değersiz hissediyordu...

Tekrar içini karamsarlık kuşatırken arkasında bir hareketlilik hissetti ve belki filmlerdeki gibi Sehun'un geldiğini düşünmüştü ama gelen küçük kız kardeşiydi.

Zoe yatan bedenin üstünden geçip Jongin'in kucağına yaslandı ve o da abisi gibi yan dönüp gülümsedi.

"Neden konuşamıyorsun?"
Jongin her şeyi unutup küçüğün gözlerindeki ışıltıya baktığında içi buruk bir şekilde konuştu.

Küçük kız ise parmağı ile sus işareti yapıp Jongin'in oldukça şok olacağı bir şey yaptı.
"B-ben konuşuyom."

"Ne?! Ne?! Yavrum sen neden konuşmadın o zaman?!?!!"

Revolution || Sekai (TEKRAR DÜZENLENECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin