Revolution 《2》

1.1K 150 96
                                    

Yorumlarınızı merak ediyorummm😶😶

"Neden bu kadar uyuşuksunuz siz! Daha botların iplerini geçireceksiniz."
Başımızdaki uzun boylu komutan keskin ses tonuyla söylediğinde herkes hızlanmıştı.

En önde biz yeşiller ilerliyorduk. Üstümüz baştan aşağı yeşildi.
Arkamızda ise maviler vardı ellerinde ise çelikten bileklerine kadar kapalı bir kelepçe. Çünkü dokundukları her yerin ya elektriğini kesiyor ya da fazla enerjiden bütün ışıkları patlatıyorlardı.

Sarılar ise her zamanki gibi yoktu.
Onlar yeşil ve mavilere nazaran dışarı çıkarılmıyorlardı. Ve beyinleri yıkanıp orduya hazır, en güçlü askerleri yetiştiriyolardı.

Ve size ufak bir şey daha söyleyim mi?..
Bugün ben 18 yaşına girdim...
Ailemin beni bırakmasının üstünden tam on yıl geçti. Buraya gelmemin ardından da on yıl geçti.

Burada sadece akıllı sınıfından tek arkadaşım olmuştu. Baekhyun.

Gerçekten çok zekiydi. İlk zamanlar kimseyle konuşmadığım için akıllı olmanın neresinin güç olacağını düşünürken onunla arkadaş olduktan sonra, ona sorduğum sorulara karşılık beni kendi sorularıyla öyle bir çıkmaza getiriyordu ki. Sırf hırsımdan çıldırmamak için onunla tartışmaya bile girmiyordum. Çünkü eğer bu yeşillerle bir tartışmaya girdiysen senin haklı çıkman imkansızdı.
Tabi bundan dolayı benim yeşil olmadığımı anlayıp tek bilen kişi de oydu.

"Hey bu kepçük yine çok konuşuyor. İster misin biraz sinirlendireyim onu?" Baekhyun omuz atarak sorduğunda duyulmaması için ağzımı kapatıp gülmüştüm.

"Aptallaşma. Zaten her zaman olduğu gibi yine sinirli." Uyarıcı bir tonla söylediğimde tabiki beni dinlememiş ve binbaşının yanına gitmişti ve tabi bende hemen arkasından yandaşı olarak gitmiştim.

"Merhaba komutanım!"
Tatlı bir şekilde şakıdığında bütün gözlerin bizde olduğunu bildiğim için rezil olmuşluk hissi her bir yanımı kuşatmıştı.

"Yine mi sen?! Yerine geç kırarım kemiklerini!" Adam tam bir piskopat edasıyla söylediğinde Baekhyun hâlâ diretmekte ısrarcı gibi görünüyordu.

"Ama komutancığım. Bu kadar sinir çok zararlı. Hem kemiklerini kırarım da ne demek! Çok ayıp benim gibi narin bir çocuğa denilir mi hiç?! Hem bakın sinirden etiniz çok sertleşmiş!" Diyerek adamın göğüs kaslarına elleyip alt dudağını dişledi. Fakat işler pek istediği gibi gitmedi.

Binbaşı onun boynundan tuttuğu gibi yakınındaki bir duvara çarpmıştı.

"Bana bak bücürrr!.. hiç havamda değilim senin o sikik çenenle uğrraşamam."
Komutanın küfür gibi suratıyla bir süre bakıştılar ardından binbaşı elini hızla çekip takıma komut verdi ve önden yürümeleri gerektiğine dair şeyler söyledi.

Ben ise yerde boğazını tutan Baekhyun'a bakıyordum.
"Sana yapma demiştim ama çok yaramazsın gerçekten Baekhyun."

"Ben senin büyüğünüm. Bana akıl verme." Dediğinde bizi izleyen komutana doğru ilerledik.
O önden ilerlerken biz de hemen arkasından gidiyorduk.

"Çok kötüsün komutan... Noldu azcık eğlendiysek... Burada eğlenip vakit geçirebileceğimiz hiçbir halt yok. Hem biz yetim sayılırız. İnsan hiç yetimin boğazını sıkar mı?" Baekhyun'un gözleri dolarken söylediğinde komutan durdu ve arkasını döndü. Ardından bıkkın bir nefes verdiğinde gayet sakinleşmiş gözüküyordu.

"Özür dilerim yaramazlıklarından dolayı ismini ezberlediğim Baekhyun. Ama hakettin. Herkesin içinde bir daha benimle uğraşırsan bu sefer bayıltacak bir tokatı yersin. Hatırla... yalnızken kızmıyorum." Komutan dediğinde Baekhyun'a baktım.
Yüzünde palyaço gibi bir sırıtma vardı.

Revolution || Sekai (TEKRAR DÜZENLENECEKTİR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin