Yol boyu daha fazla konuşma geçmedi aramızda. Sanırım ikimizde yaşadığımız anın şokunu yaşıyorduk. Bekir'den, beni hastaneye bırakmasını istedim annemi görmek için.
Hastanede beklemeyi istedi ama şiddetle reddettim. Bugünlük bu kadar heyecan yeter de artardı bana. Ayrıca gerçekten, o kabullenmese bile kafamı dağıtmam gerekiyordu. Bende Bekir'i yollayıp, annemin yanına odaya çıktım.
Odaya girdiğimde Hasan elindeki notlara bakıp ders çalışıyordu. Annem de uyuyordu. Beni görünce toparlandı hemen ve oturmam için kanepenin üzerine yaydığı notlarını toparladı.
"Ders mi çalışıyordun Hasan? Nasıl gidiyor?" dedim sessizce, annemi uyandırmamak için. Oda sessizce cevap verdi.
"Evet abla boş oturmayayım dedim. Ee sen neredeydin? Babam uğradı bir ara, çıktığını söyledi." Artık yalan söylemenin bir anlamı olmadığı için, annemi kontrol edip cevapladım.
"Bekir ile beraberdim Hasan. Kahvaltıya gittik dedim." Kaşlarını çatıp,
"Nasıl yani? Neden kahvaltıya gittin ki? Hani anlatacaktın bana neler olduğunu abla?"
"Tamam anlatacağım. Artık beklememe gerek yok zaten." Dedim ve başladım dünden beri başımdan geçenleri anlatmaya. Ben anlattıkça Hasan şekilden şekle girdi. Tabi Bekir ile olan yakınlaşmalarımı es geçerek anlattım. Benden küçük de olsa, neticede erkek kardeşimdi ve bu kadarını kaldıramazdı. Her şeyi anlattıktan sonra arkama yaslandım ve;
"Şimdi ne yapacağım ben Hasan? Kafam çok karışık" dedim ve tam o anda olan oldu.
"Leyla?" eyvah! Ki ne eyvah! Annem bizi dinlemiş.
"Anne?" dedik Hasan ve ben ikimizde aynı anda. Şok içinde acaba ne kadarını duydu diye anlamaya çalışıyordum.
"Ne yapacağım diye birde Hasan'a mı soruyorsun?" Diklendi yatağın içinde. Kızdı mı? Kızmadı mı? Anlamadım ki ya.
"Şey anne sana da anlatacaktım vallahi bak. Hastaneden çıkmanı bekliyordum sadece." Dedim. Yerdeki döşemeyi seyrederek.
"Bana bakın zaten iki gündür bir şeyler dönüyor, anlamadığımı mı zannediyorsunuz benim. Hasan, babanla fısır fısır kavga ediyor. Sen dün, her sigara içmeye gittiğinde gelmek bilemedin. Bugün sabah bana da uğramadın. Ben kızımı tanımam mı? Sen gelmeden durmazdın. Şimdi birde Bekir diye birini duyuyorum ağzından. Birde evlenme işi çıktı. Çabuk anlat baştan bana olanları." Oh! Sanırım sonunu duymuş sadece. Hasan ile birbirimize bakmaya başladık. Sıkıştığımı görünce Hasan araya girdi. Beni kurtaracağını düşünüp tam rahat bir nefes almıştım ki!
"Ablam Bekir denen adama âşık olmuş anne!" dedi tek nefeste. Şok içinde Hasan'a bakakaldım. Hay Allah seni kahretmesin, yapılır mı bu bana be? Panikle;
"Yok anne öyle değil" dedim Hasan'a ters ters bakarak. Oda omzunu silkeledi, kısacası git şimdi uğraş dedi bana yani. Of ya!
"Kız anlat kemiklerini kırarım vallahi. O Ankara'da ki vukuatını unutmadım daha."
"Ne oldu ki Ankara'da?" dedi Hasan bana dönüp.
"Yav bir dur kardeşim şimdi olmaz." Dedim Hasan'a. Anneme dönerek;
"Anne ne ilgisi var onunla, gözünü seveyim. Yarım yamalak duydun, anlamadın olayı sen."
"Ankara'da da mı birine âşık olmuştun abla sen." yav, bir dur Hasan bir dur ya.
"Kız ne diyor bu? Sen aşık mı oldun?"
"Anne anlatacağım tamam mı. Bir sakin olun."
"Kız nasıl olayım sakin? Adam bir haftaya gelecek dedin. Kulaklarımla duydum. Kız gene sevmediğin birini mi kabul ettin yoksa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRGÜLÜ
General FictionÇok güzel ve romatik komedi tadında bir hikaye... Şişt Örgülü! Bela mısın kızım sen benim başıma? Mafya ve kötü adam hikayelerinden bıktıysanız , birazda gerçek hayat okuyalım diyorsanız , buyrun kitabıma!!! Bekir&Leyla Romantik komedi #73