Acilde ufak bir kontrolden sonra yanağıma buz koymamı söyleyip, çıkardılar beni müdahale odasından. Dışarı çıkıp duvar dibinde beni bekleyen üç adama baktım. Hasan kızgındı, Oktay şaşkın ve son olarak çam yarmasına döndüm, mutlu mu sanki o?
Adamın o kadar başı sıkıntıya girdi benim yüzümden diye ilk onun yanına gittim. Hasan ve Oktay bana bakıyorlardı konuşmadan. Yanına gidince, ayak parmaklarımla yükselip kulağına yaklaşmaya çalıştım. Çabamı anlayıp azıcıkta o eğildi bana doğru. Derin bir nefes aldım ve fısıldadım.
"Sanırım biraz konuşsak iyi olur." İyice bana doğru eğildi ve dudaklarını neredeyse kulağıma yapıştırarak fısıldadı.
"Biraz değil örgülü, uzun uzun konuşacağız, gitmeye niyetim yok buradayım." Yanağıma dudaklarını belli belirsiz sürterek uzaklaştı benden. Bir ter bastı önce, sonra da dilim kurudu. Ne oluyor bana? Adamı tanımıyorum bile ama uzaklaşmasın istiyorum benden. Konuşurken tenime değen nefesi, sesinin tonu, kokusu...
Başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım ve Hasan'a dönerek
"Hasan nerede o deli yukarı çıkmadı babamın yanına inşallah."
"Hayır polise şikayetçi olmadığını söyleyip gitti." Dedi. Sinirli bir şekilde. (Polisler benim yanıma da uğramışlardı zaten.) Gözleri ikimizin arasında mekik dokuyordu konuşurken. Oktay zorda kaldığımı görüp.
"Leyla ben Hasan'ı yukarı çıkarayım. Annen merak eder. Sende ne işin varsa çöz gel konuşalım. Gelirken Esra 'yı ara da çantasından pudra mudra bir şey ayarlasın sana. Ayten teyze zaten hasta. Seni böyle görmesin. (Hasan'a döndü ve kolunu omzuna attı.) hadi oğlum gidelim biz annenin yanına."
"Ama abi ablam ne olacak? Oda gelsin."
"Gelir kız. Hadi uzatma düş önüme." Dedi ve gittiler.
Kaldık ikimiz baş başa iyimi. Kaçmanın bir faydası yok artık, kendine gel Leyla diye düşünerek çam yarmasına doğru kafamı kaldırıp;
"Şurada lavaboda elimi yüzümü yıkayıp geleyim olur mu?" dedim ve cevap vermesini beklemeden tabana kuvvet kaçtım lavaboya. Yanımda çantam olmadığı için morluk için bir şey yapamazdım. Bende yüzümü yıkayıp, saçlarımın örgüsünü açtım ve elimle biraz düzeltip yandan gevşek bir şekilde baştan ördüm. Ve dışarı çıktım.
Ben lavabodayken o da dağılan saçlarını toplamış ve kendine çeki düzen vermişti sanırım. Duvara dayanmış beni bekliyordu. Yanına gittim ve çıkışa doğru yürümeye başladık. Biraz yürüyüp boş bir bank bulup oturduk. Gülümsedi ve elini uzattı bana doğru.
"Ben Bekir Kılıç, sanırım sende Leyla..." elini tuttum ve devam ettim.
"Leyla Bulut, bende memnun oldum." Kafasını sağa sola çevirip gülümseyerek.
"Bende memnun oldum örgülü. Hem de tahmin edemeyeceğin kadar çok." Dedi. Elimi çekip dizimin üstüne koydum. Neden bu kadar heyecanlanıyorum ki sanki? Birde örgülü demiyor mu... sahi neden lakap taktı ki bu bana. Dün bir bugün iki diyeceğim ama daha dün bile olmadı ki. Kafamı hafifçe kaldırıp yüzüne baktım ve boğazımı temizledim.
"Şey, yani Bekir, yani Bekir Bey" bir kekelemem eksikti buda oldu tam oldu. Salak Leyla herkese carcar konuş ilk defa birinden hoşlan, onun yanında da kekele. Ay ne diyorum ben ya! Ne hoşlanması kızım kendine gel. Daha ilk defa gördün adamı. Sakin ol, sakin ol... derin bir nefes alıp, tekrar boğazımı temizledim.
"Kusura bakmayın sizi de hoş olmayan bir durumun içine soktum. İstemeden oldu inanın ki. Murat'ın size böyle davranacağını kestiremedim. O anda mantıklı gelmişti yaptığım. Ama şu an çok üzgünüm. Lütfen affedin. Sizi de işinizden daha fazla alıkoymayayım ben, kardeşinizde yeni doğum yapmış hem..."
"Demek ben telefon ile konuşurken çaktırmadan beni dinliyordun öylemi?" arkasına doğru iyice yaslandı, bir ayağını diğer dizinin üzerine attı ve tek kaşını kaldırdı.
Arkadaş adam her haliyle yakışıklı, baktıkça nefesim kesiliyor... sen yardım et Allah'ım...
"Şey kulak misafiri oldum, dinlemedim. Büyütülecek bir şey değil. Tabi benim yüzümden başınıza gelenleri kastetmiyorum o büyük; yani benim sizi dinlemem, pardon kulak misafiri olmam demek istedim, o küçük bir şey." Saçmala kızım saçmala, devam et bakalım.
"Her neyse şimdi konumuza dönecek olursak, her şey için teşekkür ederim. Bundan sonrasını kendim halledebilirim. Sizin de daha fazla zamanınızı almayayım neredeyse akşam oldu." Dedikten sonra ayağı kalktım ve tekrar elimi uzattım, Bekir de ayağa kalkıp uzattığım elimi tuttu.
"Tanıştığıma çok memnun oldum. Lütfen özrümü kabul edin." Dedim ve elimi çektim. Hayır çekemedim, bırakmıyor elimi. Bıraksana be adam! Biraz daha zorladım yok vermiyor elimi geri. Tabi kızım kuru özür ne yapsın adam hesap soracak sana daha. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken; eğildi, biraz daha eğildi ve iyice yüzüme yaklaştıktan sonra;
"Bitti mi söyleyeceklerin?" dedi. Dudakları da çok mu hoş ne? Alt dudağı biraz daha kalın sanırım. Sabır Leyla sabır, düşme adamın içine hemen. Yutkundum ve cevap verdim.
"Evet" dedim. Gülümsedi biraz daha yaklaştı. Yer kalmadı nereye geliyorsun be adam yapıştık. Çok mu ısındı hava ne.
"Ama benim bitmedi örgülü daha yeni başlıyoruz, şimdi otur bakalım." Omuzlarımdan tuttu ve geri iterek banka oturttu beni. Derin bir nefes aldı ve devam etti.
"Senin kulağına ne söylediğimi hatırlıyor musun?" kafamı salladım.
"Evet, bela mısın başıma dedin." Başımı eğip yere baktım.
"Eksik hatırlıyorsun. Bela mısın başıma örgülü? Nihayet tanışmışken nereye kaçıyorsun dedim." Evet sahi neden dedi ki öyle?
"Evet hatırladım şimdi. Ne demek istedin ki? Karşılaşmadık daha önce ben seni görsem unutmazdım." Dedim ve dilimi ısırdım. Hay dilini eşek arısı soksun Leyla. Gülümsedi ve oturduğu yerden biraz daha bana doğru kaydı dizlerimiz değmeye başladı birbirine. Tuttu elimi ve devam etti.
"Ben seni beş aydır görüyorum örgülü. Tam da söylediğin gibi oldu ve ilk gördüğümden beri unutamadım seni." Dedi.
Nasıl ya???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRGÜLÜ
Fiksi UmumÇok güzel ve romatik komedi tadında bir hikaye... Şişt Örgülü! Bela mısın kızım sen benim başıma? Mafya ve kötü adam hikayelerinden bıktıysanız , birazda gerçek hayat okuyalım diyorsanız , buyrun kitabıma!!! Bekir&Leyla Romantik komedi #73