lütfen yorum ve voteyi ihmal etmeyin!!!
keyifli okumalar....
Ertesi sabah kalktığım da saat neredeyse dokuz oluyordu. Kendimi hiçte dinlenmiş hissetmeyerek yataktan kalktım ve telefonu elime aldım. Şarjı bitip kapanmıştı, bende hemen şarja takıp telefonu odamda bırakıp mutfağa geçtim. Yengem, dayım ve annem kahvaltı yapıyorlardı beni görünce hepsi günaydın deyip gülümsedi. Annem;
"Azıcık daha yatsaydın kızım ya o kadar yoruldun." dedi ve bana çay koydu sofraya. Hafif esneyerek;
"Zaten çok yorgun hissediyorum anne ama kaktım artık uyku tutmaz bir daha. Bir çay içeyim açılırım." Dedim ve çayımdan bir yudum aldım. Dayım;
"Kızım bugün Bekir nikah için gün alacaktı ama bir sürü evrak işi olur şimdi. Senin fotoğrafın varsa çantana koy. Birde sağlık raporu lazım bildiğim kadarı ile."
"Hiç aklıma gelmemişti dayı doğru söylüyorsun. Resim işi kolay var çantamda vesikalık, diğerlerini de hallederiz artık Bekir ile. Zaten sabah hastam var diyordu. Öğlen ancak müsait olur herhâlde." Dedim ve kahvaltımı yapmaya başladım. Annem yengeme dönerek;
"Yenge senle bugün leylanın çeyizlerini çıkarıp yıkayıp ütüleyim mi? Çatıda da aldığı bir iki tencere, tava, tabak falan var. Onları da temizlemek lazım değil mi?"
"Anne ne acelesi var yormayın kendinizi, Bekir dedi hemen nikahtan sonraki gün tatile gideceğiz. Biz gelene kadar yavaş yavaş yaparsınız." Dedim ve yengem hemen atladı;
"Tamam Ayten yapalım. Sen bakma bu kıza ne acelesi canım, ancak yetişir zaten. Şimdi Allah bilir ne eksikler çıkacak. Sen hiç sıkma canını hepsini hallederiz el birliğiyle." Dedi.
"Gülsüm şu kartı al, kızın mutfakta buzdolabı yok, bide masası onları da bizim haytalarla gidin alın."
"Abi ne gerek var Allah aşkına."
"Sen karışma Ayten."
"Ama dayı gerçekten gerek yok..." derken Yavuz ve Selim abim içeri girdiler.
"Sen karışma cadı, düğün hediyesi olarak biz alacağız sana bunları. Siz yatak odasını almışsınız. Mutfak eksiğini de biz halledeceğiz Selim ile." Dedi Yavuz abim ve gelip çayımdan bir yudum aldı.
"Ya içmesene bardağımdan ya. Aman ya nefret ederim abi..." dememle arkadan örgümü çekip,
"Çemkirme kız abine, ne olmuş bir yudum içtiysem. Hadi uzatmada telefondan bak hangi marka model istiyorsun. Vaktin olmaz gelmeye senin." Dedi ve önüme telefonunu bıraktı. Benden önce yengem telefonu kapıp annemin yanına geçti ve;
"Ay o ne anlayacak dolaptan fırından, biz seçeriz Ayten ile" dedi ve başladılar modellere bakmaya.
"Evin fırını ocağı var sakın onlara bakmayın. Ev sahibi koymuş daireye." Dedim. Tam o sırada kapı deli gibi vurulmaya başladı. Herkes birbirine bakıp şaşırınca, Selim abim koşarak kapıya gitti bizde peşinden,
Kapıyı açtığıyla, gözlerinden ateş çıkaran bir adet çam yarması daldı içeriye;
"Leyla yok, Leyla. Açmıyor telefonunu nerede, nereye gitti..." diye ardı ardına bağırırken annemlerin arkasından usulca çıkarak beni görmesini sağladım.
"Bekir!!"
"Örgülü!" dedi ve ayakkabılarını bile çıkarmadan abilerimi sağa sola fırlatıp bana ulaştı ve sıkıca sarıldı. Yavuz abim sırtını duvara çarpınca;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRGÜLÜ
General FictionÇok güzel ve romatik komedi tadında bir hikaye... Şişt Örgülü! Bela mısın kızım sen benim başıma? Mafya ve kötü adam hikayelerinden bıktıysanız , birazda gerçek hayat okuyalım diyorsanız , buyrun kitabıma!!! Bekir&Leyla Romantik komedi #73