Bölüm 25

3.3K 234 30
                                    


Bekir'in kırdığı pottan sonra kadınlar sanki duymamışlar gibi mutfağa kahvaltı hazırlamaya giderken, dayım ve Fuat amcada başka şeylerle ilgileniyormuş gibi yapmaya başladılar. Abilerim ise kıs kıs gülüyorlardı bana. Ters ters Bekir'e bakıp, kahvaltı hazırlamaya yardım etmek için ayaklandım bende. Ama ne mümkün! Çok kısık bir sesle Bekir'e dönerek;

"Yahu! Bıraksana kolumu Bekir'im. Ay rezil oldum herkese senin yüzünden zaten." Diye çemkirdim üzerine.

"Ne oldu ki ömrüm rezil oldun?" Dedi, saf saf. Hayır sen safsan eğer bende kelim Bekir Efendi...

"Bide soruyor musun Allah aşkına. Sen gayet de biliyorsun kabahatini. Bırak da gidip kahvaltıya yardım edeyim bende."

"Ha! Tamam Leyla'm öyle desene. Dur bende geleyim." Dedi ve oda ayağa kalktı. Hasbin Allah...

"Ne işin var senin o kadar kadının arasında. Hem zaten küçücük mutfak ay abartma Allah aşkına. Markete gitmiyorum ki, mutfağa gidiyorum." Dedim ama gene başladı beni dinlememeye. Hasan imdadıma yetişti ve sırıtarak Bekir'e;

"Bekir abi gel biz gidip ekmek, poğaça falan alalım." Dedi. Bana da bakıp göz kırptı sıpa. Abilerimse arkalarına yaslanıp;

"Hadi damat bey, git de getir ekmeğimizi. Öyle Leyla Leyla demekle olmuyor. Bak kız açlıktan kırılmış. Yüzünde gözünde renk kalmamış. Hem Leyla peynirli ekmek olmazsa kahvaltı yapamıyor, değil mi Yavuz?" dedi sırıtarak Selim abim. Hainlere bak ya kandırıyorlar Bekir'imi.

"Ya yok öyle bir şey Bekir ne peynirli ekmeği? Ben aramam öyle özel bir şey kahvaltıda." Dedim ama Bekir duydu durur mu artık. Abilerime ters ters bakıp;

"Sen kesin utandın bana söylemiyorsun değil mi ömrüm? Sen merak etme ben bulurum sana peynirli ekmek. Hadi Hasan yürü." Dedi.

"Ya vallahi yok öyle bir şey."

"Olsun ben alırım genede benim çekti canım belki sana ne." Dedi ve Hasan'ı çekiştirerek gitti evden. Abilerime dönüp;

"Alacağınız olsun ya. Neden uğraşıyorsunuz siz Bekir ile?" Dedim ve Fuat amca bana dönerek.

"Bırak dolansın azıcık kızım, az bile ona. Düştü elimize azıcık uğraşalım..." deyince aslında hepsinin sırıttığını fark ettim. Demek planlı hareketler ha... aman gitsin dolansın bana ne.

Mutfağa geçtiğimde kadınlar hep bir ağızdan konuşup ellerinde ki işlere bakıyorlardı. Ama Esra yoktu.

"Anne Esra nerede?"

"Onlar gitti kızım. Yarın gelecekmiş. Bugün işiniz çok dedi aldı götürdü Oktay."

"Ay Esra nasıl gitti, beni görmeden."

"Oktay müsaade etmedi yanına gelmesine, Bekir ile konuşuyorsun diye. Ay onunla ancak Oktay oğlum baş eder zaten." dedi ve kıs kıs güldü sonrada Ayşe teyzeye dönüp;

"Ayşe Hanım Esra üçüzlere hamile biliyor musun?" dedi güle güle.

"Aman maşallah maşallah... Pek sevindim. Allah kucağına almayı nasip etsin. Darısı bizimkilerin başına artık değil mi dünürüm." Dedi kıkırdayarak.

"Allah haklarında hayırlısını versin Ayşe Hanım. Ne diyeyim Allah ne demişse o olur."

"Ay bırak artık şu hanım lafını. Kızım sende anne de artık bana. Ay yeter bu kadar resmiyet dimi ama."

"Tamam dünürüm tamam haklısın." Dedi ve işine döndü. Tabi arada aldığım ültimatomda benim yanıma kar kaldı.

El birliği ile kahvaltı sofrasını misafir odasına hazırladıktan sonra, Bekir ile Hasan da yetiştiler sofraya. Gerçekten de Bekir bulmuştu peynirli ekmeği ve sırıtarak mutfağa getirdi, gururlu gururlu. Arkadan da eli kolu poşet dolu Hasan geliverdi. Mutfakta annem alınanları görünce;

ÖRGÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin