Gözlerimi ağır ağır açıp, deli gibi ağrıyan başımı avuçlarımın arasına aldım. Kafam allak bullak durumdaydı ve hafif bulanık görüyordum etrafı. Yattığım yerden kalkmadan neler olduğunu hatırlamaya çalıştım ve ani bir panik duygusu ile doğruldum.
İlk önce yattığım yeri fark ettim. Bir yatak odasındayım, oldukça sade bir odaydı. Sadece yattığım iki kişilik yatak ve bir aynalı gardırop vardı, ha birde köşede eski bir sandalye. Sandalyenin üzerinde katlanmış duran kendi kıyafetlerimi görünce panikle üzerime baktım.
Manyak beni soyundurup, kıyafetlerimi değiştirmişti. Üzerimde bana ait olmayan bir penye gecelik vardı. Panik ve korkuyla ile kalkıp, alelacele hemen kendi kotumu ve tişörtümü geçirdim tekrardan üzerime.
Etrafta çantamı aramaya başladım ama yoktu elbette, zaten bulsam şaşırırdım. Sessiz olmaya çalışarak önce odadaki cama doğru gidip nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Camdan baktığımda haliyle etraf karanlık olduğu için pek nerede olduğum belli olmuyordu. Ama etrafta bu ev gibi başka evler de vardı. Bazılarının ışıkları da yanıyordu üstelik. Hiç yoktan iyidir diye düşünüp diğer tarafa doğru bakınca ilerde su olduğunu fark ettim. Denizden uzakta olduğumuz için bir göle yakın olduğumu düşünmek daha mantıklıydı ama genede saat olmadığı için aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmem mümkün değildi.
Vazgeçip kapıya doğru yöneldim, kilitli olmamasını umarak. Kapı tek seferde açılınca, odanın kapısında kalakaldım şaşkınca. Dışarı çıkmak ile odada kalmak arasında kalınca, tüm cesaretimi toplayarak sessizce dışarıya çıktım. Bu katta sadece iki oda daha var gibi görünüyordu fakat ikisinin de kapısı kapalıydı. Aşağıdan bazı tıkırtılar geliyordu, kulak verip anlamaya çalıştım. Sanırım mutfaktan geliyordu sesler. Aşağı inip inmemekte tereddüt edip biraz kaldım merdiven başında. Ama çıkış kapısına ne kadar yakın olursam kaçmam o kadar daha kolay olur diye düşünerek inmeye karar verdim.
Parmak uçlarımda aşağıya inmeye başladım korkuyla. Elimde olmadan gözlerim dolmaya başladı. Boğazımda koca bir yumru vardı, sanki ağzımı açsam bağıra çağıra ağlayacakmışım gibi.
Ne kadar sessiz olmaya çalışsam da eski ahşap merdivenlerden gelen gıcırtılar beni ele verdi ve daha yarısına gelmeden merdivenlerin, Murat, mutfak olduğunu tahmin ettiğim yerden dışarı çıkıp bana doğru baktı.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı korkudan, onu görünce. Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istedim fakat tek kelime bile edemedim. Sonunda dediğini yapmış ve beni yanına almıştı...
Bana bakıp, ağladığımı görünce gülen yüzü hemen şekil değiştirdi ve kızarak geldi yanıma. Merdivenlerden çıkarken;
"Demek uyandın sevgilim." Dedi. Basamakları çıkıp yanıma geldi, sonrada elimi tutarak beni aşağıya indirmeye başladı. Son basamakta elimi çekmeye çalışıp, ağlayarak;
"Bırak elimi, tutma, istemiyorum." Dedim. Beni mutfağa doğru savurup, hışımla yere attı. Savrulmam ile, yere dizlerimin üzerine düştüm. Daha şiddetli ağlamaya başladım. Arkadan bana doğru gelip önüme geçti. Hala dizlerimin üzerindeyken, hıçkırarak başımı kaldırıp ona baktım.
"Böyle mi olmasını istiyorsun Leyla? Hem beni o adamla aldatıyorsun. Aşkımıza ihanet ediyorsun, hem de bana soğuk davranıyorsun. Senin için göze aldıklarımın karşılığı bu mu ha!" diye bas bas bağırıp suratıma tekmeyi geçirdi.
Yediğim tekme ile tekrar yere yapışıp daha şiddetli ağlamaya başladım ve kendimi yerde tortop edip bir sonraki darbeyi engellemeye çalıştım. Tam bir daha bana vuracağını düşünürken bu seferde dolaba bir tekme geçirdi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖRGÜLÜ
Ficción GeneralÇok güzel ve romatik komedi tadında bir hikaye... Şişt Örgülü! Bela mısın kızım sen benim başıma? Mafya ve kötü adam hikayelerinden bıktıysanız , birazda gerçek hayat okuyalım diyorsanız , buyrun kitabıma!!! Bekir&Leyla Romantik komedi #73