İyi okumalar..♥️
- İyi akşamlar beyler.
Jimin siyah tutamlarından elini geçirip arkaya atarken masaya oturmaya çalışan arkadaşına kıkırdadı diğerlerinin aksine.
- Sabah saat dokuz. Sana da iyi akşamlar Jungkook.
Hoseok'un dalga geçerek verdiği cevabın bile farkında olmayan Jungkook kafasını salladı. Gözleri üç masa çaprazında kalan sarı saçlı çocuktaydı. Sanki ona olan aşkı alevlensin Jungkook'un kalbi çarparak göğüs kafesini delsin ister gibi hayat sürekli onu karşısına çıkarıyordu.
- Şöyle bakma, sapık olduğunu düşünecek.
Masadakiler Namjoon'a katılırken Jungkook istemeden de olsa gözlerini ondan alıp sıcak kahvesine baktı. Köpüğü ile oynamak için yanındaki çay kaşığını eline aldı. Ona bakmamak için saçma bir işe girdiğinin herkes farkındaydı.
- Onu seviyorum.
En küçüklerine şefkatle bakan Hoseok eğilip saçlarını okşadı. Jimin elini omzuna atıp anlayışla sıkıp bırakırken Namjoon sesini alçaltarak konuştu.
- Git söyle Jungkook. Seni seviyorum en azından deneyebilir miyiz de.
Jungkook sıkıntıyla kafasını arkasına yaslarken nefesini vererek güldü. Dejavu yaşıyordu ya da olaylar tek düzeydi. Elleriyle yüzünü ovalayıp sol yanağını avucunun içine almış karşısındakiyle gülümseyerek konuşan çocuğa baktı. Bordo bir şapka geçirmişti sarılarının üzerine, yine çok güzeldi.
Dışarının esintisi gelince aklına üşüyeceğini düşünmüştü. Ama Taehyung'un soğuğu sevdiğini biliyordu aynı şekilde üşümeyi de.
Onu gördüğü ilk gün geldi aklına. Babasının Busan'daki bir göreve gitmek için treni kullandığı zamanlardı. Jungkook, babasına olan düşkünlüğü yüzünden geleceği zamanlar akşama gelecek olan treni sabahtan beklerdi. Liseye geçtiği sene bile yapmıştı. Son iki senedir yapmıyordu fakat hâlâ onu beklemek için sokak kapısına çıktığı doğruydu.
Kendi yaşlarında olan kahverengi saçları, kelebek baskılı pantolonu, mavi hırkasıyla soğukta sabahtan akşama kadar trenleri bekleyen çocuğu hep izlerdi. Onun kimi beklediğini bilmezdi çünkü çocuk gelen her trene aynı heyecanla yaklaşıyordu. Gelen kim bilmiyordu Jungkook ama babasına sarılırken çocuğun hâlâ bekliyor olduğunu görüyordu.
Asla unutamadığı yüzle, lisede karşılaşmış tabiri caizse ona tutulmuştu. Sadece görünüşü değil gülüşü içinin sıcaklığını dışarı yansıtan gözleri Jungkook'un elini kolunu bağlamış nefeslerini çalmıştı.
- Yine daldın Jungkook, cidden yanlış anlayacak.
Gözlerini kısılan gözlerin ortaya çıkardığı güzel kirpiklerden alıp masaya döndü tekrar.
- Ne diyeceğim? Ya kabul etmezse, ya beni beğenmezse...
- Jungkook sadece konuş sonra pişman olma. Hem eğer senin bu saf sevgini redderse onun kaybedişi olur.
Sıkıntılı bakışları Namjoon'u bulduğunda soğumaya yüz tutan kahvesinden bir yudum alıp cesaretlenmek ister gibi arkadaşlarının yüzlerinde gezdirdi bakışlarını.
- Ben seni reddedeceğini düşünmüyorum.
Sabahtan beri ayakta uyuyor modundan çıkıp konuşan Yoongi'yi destekler gibi başını sallayan Jimin'e gülümsedi. O da kendisi gibiydi. Fakat Yoongi için Jimin çocuktan farksızdı. Küçüklüğünden beri yanında olduğundan belki de büyümüyordu gözünde Jimin.
Oysa Jimin Yoongi kendisini fark etsin diye sürekli çevresindeydi. Kendinden bir üst sınıfta olsa bile onun ödevlerini bile yapardı. Yoongi ise umursamazdı. Değer verirdi fakat bunu anlamak veya anlamamak size kalmıştı. Bir kere yıllardır arkadaşı olan çocuklara sevgi sözcüğü söylememişti. Bunun yanında en zor zamanlarında hep onların yanındaydı. Ellerini tutmasa da omuzlarındaki elini hep hissettirirdi.
Hep tartışırlardı fakat onları hep dindiren Yoongi'ydi. Onun bu yanını seven Jimin ise sandalyesinin arkasındaki elin arada ensesindeki saçlara değmesinden bir türlü kafasını masada konuşulan konuya veremiyordu.Jungkook dikelip omuzlarını da dikleştirdiğinde hepsi ona cesaret vermek ister gibi baktı. "Kaybedeceğin bir şey yok biz buradayız."
Hoseok'un sözleriyle ayağa kalkıp karşıdaki masaya ilerledi. Elleri titreyip, nefesleri sıklaşırken kendisine kaybedeceği bir şeyin olmadığını söyleyip duruyordu.
Masanın önünde durup ayarlayamadığından yüksek çıkan sesiyle konuşmasına kafedeki bir kaç bakış döndüğünde kıkırdama seslerinin nedenini anlayamamıştı. Çünkü kendisine gülümseyerek bakan bir çift kahverengi aklını başından almıştı.
- İyi akşamlar!! Ben Jungkook.
Umarım beğenmişsinizdir..💜
Gözünüzde canlanmıştır belki ama ben yine de koyayım.😉😍
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy In Love II
FanfictionNasıl anlatayım bilmiyorum ki... Sadece gözlerine bakayım istiyorum, o gülümsesin ben izleyeyim. Ben izlerken daha da düşeyim ona, o ise halime bakıp daha çok gülümsesin. Anladın mı ne hissettiğimi..♥️ • Boy in love'ın ikinci kitabıdır. İlk kitapla...