Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar♥️
On sekiz yıllık ömrüm boyunca abartıdan hoşlanan bir insan olmamıştım. Sadeyi sevmemin bir nedeni annemdi.
O kadar zarif ve sadeydi ki babamın ona vurulması ilk bakışında olmuştu. Oysaki birbirlerini ilk gördüklerinde annemin üzerinde beyaz deseni bile olmayan bir elbise varmış. Babam, annemde dikkatini çeken ilk şeyin saçları olduğunu sonra göz göze geldiklerinde içine akan sıcaklığı hissettiğini söylemişti.
Annem üniversite okumamıştı. Babam Seul'e üniversite okumaya gittiğinde ise onu beklemişti. Aralarındaki sevgi öyle güzeldi ki yaşları kaç olursa olsun gözlerindeki birbirini tamamlayan ışıklar sönmemişti.
Sadeyi sevmemin bir nedeni ise tahmin edebileceğiniz gibi Taehyung'du. Öyle sadedeydi ki ve bir o kadar da şık. Kollarında duran bir kaç bileklik saçlarının üzerindeki herhangi bir şapka... onun üzerinde sanki zerafeti tamamlayan parçalardı.
Yanımda çantasını düzelterek yürüyen bedeni ara sıra nefes alışımı tetikliyordu. Arada güzel kahvelerini bana değdirip ne zaman konuşacağımı bekliyordu. Yanımızdan koşarak geçen çocuklarda gözlerimi gezdirirken masalarına gittiğimde sadece tanışıp konuşma işini sonraya bırakmadığım için pişmandım.
İçim titriyordu sanki. Kalbim öyle çarpıyordu ki, sanki koşmuş koşmuş birden durmuş gibiydim. Oysa tek yaptığımız yavaşça parkın çimenler ortasında kalmış yolunda yan yana yürümekti.
- Şey...benimle ne konuşacaksın? Yarım saat sonra evde olmak zorundayım.
Aniden durup bana dönerken konuştuğunda derin bir nefes aldım. Gözlerim onunkilerle buluştuğunda kafasını yana eğerek konuşmamı beklemişti. Yutkunup çocukların söylediklerini aklıma getirirken kendimi cesaretlendirmeye çalıştım. Sadece onu sevdiğimi söyleyecektim. Sadece gözlerine bakacaktım, ona nasıl tutulduğumdan bahsedecektim.
- Ben...
Sonunda konuşmaya başladığımda dikkatle beni dinlediğini belirtircesine başını salladı.
- Ben seni seviyorum Taehyung.
- Ne?
Sorusuyla kendime olan özgüvenin yerle bir olmuştu. Kendimi açıklamalıydım. Kendimi açıklamalı ona olan sevgimin samimiyetini hissettirmeliydim.
- Seni seviyorum işte. En azından deneyemez miyiz Taehyung?
- Ben...
Ellerine indirdiği bakışlarını yakalamak için hafifçe kafamı eğip ona yaklaştım. Keşke..keşke olur deseydi. Olur deseydi ve ben ona, onu sevdiğimi sadece söylemeseydim. Hissedip, aşkımın canımı yakan kısımlarını fark etmesini sağlasaydım.
Bir şey söylemediğinde bir adım daha atıp kalbimin yeriden çıkacakmış gibi olmasını umursamdan bütün bedenimi uyuşturacak, aklımın beni bırakıp gidişini sağlayacak şeyi yaptım.
Ellerini kendi avuçlarım arasına aldım. Titreyişini hissettiğim ellerini tutuşumla gözleri beni bulmuştu. Ben cevabımı bekliyordum. O da verecek bir cevap arıyordu.
- Bak benim daha önce sevgilim olmadı. Hiç de aşık olmadım. Yani...bilmiyorum seni tanımıyorum.
Gözlerini benimkilerinden ayırmayıp bir süre izledi. Bense konuşmayı bırakmış, sadece onu izliyordum. Batmaya yeltenmiş güneş onun yüzüne öyle güzel vurmuştu ki son ışıklarını. Sanki kirpikleri gölgelerini bırakmak için bu anı bekliyordu.
- Garip bakıyorsun..
Gözlerini indirmiş, belki de utanmıştı. Ellerini benimkilerin arasından çekmeyişi cesarete neden oluyordu. Fakat onun indirdiği bakışlarının odağının ellerimiz oluşu ise merakıma neden oluyordu.
- Garip... garip benim sana karşı hislerimi ilk fark ettiğim zaman en fazla kullandığım kelimeydi. Beynimde en çok bu kelime dolanıyordu. Bir de 'neden' diyordum çok çok. O kadar çok neden diyordum ki.
- Neden? Niye o kadar çok neden diyordun?
Merakla sarmalanmış sesi kulaklarıma dolduğunda avuçlarımın arasındaki ellerine bir bakış atıp devam ettim. " Neden böyle güzel gülüyor, neden kırmızı ipli bilekliği hiç kolundan çıkarmıyor, neden gülünce ellerini yüzüne çıkarıyor, neden kalbim sıkışıyor, neden gözlerimi ondan alamıyorum, neden beni kendine bu kadar çekiyor, ned-"
Avucumun arasındaki ellerden birisi dudaklarımın üzerine yerleştiğinde vücudumda yükselen duyguları biraz olsun bastırmak için gözlerimi kapattım.
- Yeterli bu kadar.
Gözlerimi aralayıp elini çektiğinde dudaklarımı birbirine bastırarak bekledim söyleyeceklerini. Ellerimin arasındaki elini de çıkardıktan sonra etrafta gezdirdi gözlerini. Dudaklarını ısırırken gözlerini kolundaki siyah saatte gezdirdi. Güzel gözleri şokla açılırken hareketlendi.
- Benim acilen gitmem gerek.
- Ama bir cevap vermedin.
Sıkıntıyla nefes alırken dudaklarını tekrar ısırdı. Çenesinden tutup dudağını kurtardığımda bakışları yüzümde gezindi.
- Ben, ben iyi bir sevgili olamam. Yani aramak isteyeceksin, mesajlar atacaksın ben bunlara her zaman cevap veremem. Ya da sürekli seninle buluşamam. Benim hayatımda bir çok şey kısıtlı ki, bir süre sonra sıkılırsın benden. Ya seni kırarsam?
- Eğer denemek istemezsen daha çok kırılırım. Seni seviyorum diyorum. Sürekli mesaj atmam, sen buluşmak istediğinde buluşuruz. Yani her şey sana nasıl uygunsa öyle olur.
- Bir süre sonra sıkılacaksın.
- Taehyung ben seni geçen seneden beri seviyorum. Bunun daha öncesi de var. Sıkılmayacağım.
Gitmemesi için dirseklerini tutuşum yavaşca açılırken ellerine götürdüm tekrar.
Tutmayı sevmiştim, ne yapayım..
Bu sefer parmaklarına doladım parmaklarımı. Yüzünün karşına da geçerken mırıldandım.
- Lütfen...
Kafasını onaylar biçimde sallayıp sıkıntıyla nefes verdi. Gülümsemem yüzüme yayılırken, sesimi kontrol edemedim.
- K- kabul ediyorsun?
- Evet. Ama iki taraftan birisi kırılmaya başladığı an bu ilişki bitiyor. Sadece deneyeceğiz.
Donup kalmıştım. Nefes alıyor muydum bundan haberim yoktu. Belki de aldığım nefesi vermeliydim. Saatine tekrar kayan gözleriyle ellerimizi ayırdı.
- Şimdi gitmem gerek. Görüşürüz Jungkook.
Yan yana yürüdüğümüz yolda beni arkasında bıraktığında derin bir nefes dudaklarımdan içeri girdi. Ciğerlerimin yükselişi koşarak giden bedenin geri dönüp bana doğru gelişiyle olduğu yerde durdu.
Omuzlarından sarkan çantasını umursamdan kollarını boynuma dolayıp benim de sarılmamı beklemeden ayrıldı.
Nefeslerinin arasından söylediği cümle ile arkasına döndüp saatine bakarak koştu. Gözden kaybolan bedenini izlerken aklımda sadece son cümlesi, omuzlarımda ise kısa bir anlığına tattığım sıcaklığı vardı.
- Beni böyle güzel sevdiğin için teşekkür ederim.
💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy In Love II
Fiksi PenggemarNasıl anlatayım bilmiyorum ki... Sadece gözlerine bakayım istiyorum, o gülümsesin ben izleyeyim. Ben izlerken daha da düşeyim ona, o ise halime bakıp daha çok gülümsesin. Anladın mı ne hissettiğimi..♥️ • Boy in love'ın ikinci kitabıdır. İlk kitapla...