İyi okumalar🥀Elimdeki ışıklı topları kenara atarken somurtarak Jimin'e baktım. O da bana aynı ifadeyle bakarken sinirlendiğimi hissediyordum. Neden yolunda gitmiyordu her şey.
- Bir işimde yolunda gitse tavuk kesip mahalleye dağıtacağım.
- Bir tavuk da tüm mahalleyi doyururdu ya...
Jimin dalga geçerek konuştuğunda gözlerimi kısarak Yoongi Hyung'tan dayak yemeyi göze alarak konuştum.
- Bir tavuk demedim zaten, tavuk kesip dağıtırım dedim.
- Beyler...
- Tüm sorunumuz mahalleye kaç tavuk yeteceğimi..?
Yoongi Hyung lafa girip Jimin'le girdiğimiz tartışmayı kestiğinde, saçma sapan bir konuya takacak kadar sinirlerimin bozulduğunu fark ederek saçlarıma geçirdim parmaklarımı.
Elimde değildi, bir şekilde işler yolunda gitmiyordu. Her şey hazırdı, Taehyung yoktu. Süpriz yapmak istediğimden, hiç bir şeyden haberi yoktu. Dolayısıyla annesi ile yemeğe çıkma işini erteleyemezdi.
- Biz çıkıyoruz, sen de canını sıkma. Yarın edersin teklifi.
Az önceki anlamsız kavgayı umursamdan Jimin dizlerimin önüne çökmüş, bana moral veriyordu.
Bu aralar fazla mutluydu çünkü Yoongi Hyung'un onu kıskandığını farketmiştik. Hep kıskanırdı ama son zamanlarda hep Jimin ile vakit geçiriyordu. Bu da dolayısıyla Jimin'i mutlu ediyordu.
Kafamı sallayıp onu onayladığımda Yoongi Hyung omzumu sıkmış, Jimin'in omzuna attığı kolu ile çıkmışlardı.
Etrafa dizdiğim renkli yıldızları söküp her tarafı topladım. Tam bir haftamı almıştı her şey. Bir sürü ışık almak, mekanı ayarlamak, bir yandan da Tae'ye fark ettirmemek.
Yorulmuştum ama Tae'nin bir planı olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Heyecan damarlarımdan uçup gitmiş yerini ismini koyamadığım bir duyguya bırakmıştı.
Keşke ona belli etmeden bir plan yapmamasını söyleseydim. Tüm yıldızları toplayıp bir pakete sararak bir araya topladım. Odanın düzenli bir hâle geldiğini görünce çıkma vaktim gelmişti.
Kapıyı çekip kilitledim ve kendimi sokağa attım. Öyle hızlı hareket etmiştim ki, nefes nefeseydim. Ellerimi ceketimin cebine koymadan önce saçlarımın üzerine kapşonumu çekerek yürümeye başladım.
Ne hissettiğimi bilmemek beni şaşırtmıştı çünkü Taehyung'a bir şeyler hissederken hep net olmuştum. Ne birine kızabiliyordum ne de üzülebiliyordum.
Tüm haftam hazırlık için geçmişti. Geceleri vereceği tepkiyi hayal edip durmuştum. Üzerimdeki tepkisizlik ve yorgunluğun bir sebebi de uykusuzluktu.
Parmaklarımı avuçlarıma sıkıştırırken kendimce gülümsemeye çalıştım. Belki de Taehyung gibi gerçek olmasa da güzel gülebilirdim.
Boş sokağın kaldırımında tek başıma ilerlerken gözlerim gökyüzü ile buluştu. Yıldız yoktu bugün, hava bulutluydu. Ay bir kaybolup bir gözükürken yapmaya çalıştığım olmuş, gülümseyebilmiştim.
Durağı geçerek yan sokağa döndüğümde yürümenin iyi geleceğini düşünmüştüm bana. Eve bir kaç saat geç gidecektim ama annen zaten olanlardan haberdar olduğundan meraklanmazdı.
Dilime dolanan şarkı beynimde duvarlara çarpıp dururken, bir kaç saniye sonra dudaklarımdan mırıldanmalarımla çıkmıştı. Gözlerim bir kaç saniye önce kaybolan Ay'ı ararken benimle birlikte tekmeleyerek sürüklediğim taşı kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy In Love II
Fiksi PenggemarNasıl anlatayım bilmiyorum ki... Sadece gözlerine bakayım istiyorum, o gülümsesin ben izleyeyim. Ben izlerken daha da düşeyim ona, o ise halime bakıp daha çok gülümsesin. Anladın mı ne hissettiğimi..♥️ • Boy in love'ın ikinci kitabıdır. İlk kitapla...