İyi okumalar🌸- Çocuklar herkes grup arkadaşıyla kaseden çektiği oda numarasına geçiyor. Güzelce uyuyun. Yarın sabah ağaç dikimine, ertesi günde farkındalık için hazırlanmış olan müzeye, ziyarete gideceğiz. Sabah saat sekizde herkesi burada görmek istiyorum. Anlaşıldı mı?
Bayan Lee'nin sorusuna karşılık herkes yorgunlukla başını sallarken Taehyung'la birlikte ilerleyip kaseden bir kağıt çektik. Oda numarasına göz ucuyla bakıp senkronize olmuş gibi ilerleyip asansöre bindik diğerleriyle. Taehyung'un koluma değip duran koluna bir bakış atıp kendiminkini omzuna sararken garipsemeden omzuma yaslandı.
İki yatağın bulunduğu, büyük bir pencerenin ve yanında da bir dolabın olduğu odaya girdiğimizde Taehyung beklemeden birine ilerledi.
- Ben banyoya giriyorum.
Ceketimi çıkarırken çantasını açmakta olan bedene seslendim. Bana dönüp kafasını sallayarak tekrar önüne dönmesiyle kısa bir duş almak amacıyla banyoya girdim. Eğer bunu yapmasaydım, baş ağrısıyla uğraşacaktım ki, bunu hiç istemezdim.
Banyodan çıkıp sessiz odaya adımladığımda yatağında pijamalarıyla oturmuş, pencereden vuran ışıkla sanat eserini andıran bedenle bir süre duraksadım. Kahverengi tutamları gökyüzünü izlediğinden yukarıya kaldırdığı başı yüzünden anlından dökülmüştü. Vuran ışık kirpiklerinin uçlarını aydınlatıyor, elmacık kemiklerinde gölgelerin gezmesine neden oluyordu.
Kucağında duran elleri, bağdaş kurduğu bacaklarının arasında birbirini bulmuştu.Yanına adımladım, çıplak ayaklarımın zeminde çıkardığı sesle birlikte. Yanına oturduğumda onun gibi bağdaş kurmuş bende gözlerimi yıldızların örttüğü gökyüzünde gezdirmiştim.
Aramızda konuşan bir sessizlik vardı. Asla garip değildi. Sanki susmak için oturmuştuk o pencerenin önüne. Taehyung'un bir süre sonra bakışlarını çektiğini fark ettiğimde kucağına düşen bakışlarını umursamadan izlemeye devam ettim.
Sessizlik odanın neresinde olduğunu bilmediğim saatin sesiyle birleşiyordu. Bir kaç tik tak sesi daha saydığımda Taehyung derin bir nefes aldı. Gökyüzünde olan bakışlarımın ona dönmesini beklemeden sesinin kulaklarıma dolmasını sağladı.
- Beni ilk nerede gördün?
Yüzümde küçük bir gülüşe neden olan sorusuyla bakışlarım ona değmeden aşağıyı, ellerimi, buldu.
- Seni ilk gördüğümde tren bekliyordun.
Bakışları beni bulup, hafifçe bedenini bana döndürdüğünde yüzüne bakmadan devam ettim.
- Kelebek desenli pantolonun, mavi hırkan ve berenden taşan saçların... Seni ilk gördüğümde bunları giyiyordun ve tren garındaydın.
Yutkunduğunu duyduğumda aklımdaki soruyu araya sessizlik girmeden sordum.
- Sahi Taehyung, her gelen trende neden ayaklanıyordun ve orada kimi bekliyordun?
Kesilen nefesini, oynattığı parmaklarını hissederek gözlerimin onu bulmasına izin verdim. Parlak gözlerinin tek nedeni odayı aydınlatan sokağın ışığı değildi. Küçük bir çocuğu andıran ifadesinde gezdirdim gözlerimi. Dolu gözleriyle buluştuğunda ise benimde gözlerimin dolmaması için ellerimde sonlandırdım bakışlarımı.
- Babamı bekliyordum.
Fısıltıyı andıran ses tonundan boğazında bir yumru olduğu anlaşılıyordu. Fakat umursamadan devam etti. " Her gelen trende ayaklanıyordum çünkü, hangisinin onu getireceğini bilmiyordum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boy In Love II
FanfictionNasıl anlatayım bilmiyorum ki... Sadece gözlerine bakayım istiyorum, o gülümsesin ben izleyeyim. Ben izlerken daha da düşeyim ona, o ise halime bakıp daha çok gülümsesin. Anladın mı ne hissettiğimi..♥️ • Boy in love'ın ikinci kitabıdır. İlk kitapla...