Yanaklarımın kızarmasını önleyemiyordum. Kalbimse hala küt küt atıyordu. Ashton yavaşça ayağa kalktı ve "Ben gitsem iyi olucak." dedi. Onun arkasından hemen ben de kalktım " Şey... Evet sonra Görüşürüz." dedim ve gülümsedim. Benden sonra onun da gülümsediğini görmek güzeldi. Sandalyelerden kalktıktan sonra hareket etmedigimizden hala çok yakın duruyorduk.
Gülmemem gerektiğini biliyordum ama elimde değildi. Aptal aptal sırıtıyordum. Tahminen çok salak görünüyordum. Ben genelde salak görünürüm ama sanırım kendi rekorumu bile kırmıştım.
Calum'un öksürmesiyle arkasını döndü ve gitti. Bense öylece kaldım. Gercekten baya boş hissediyordum. Lily'nin odaya girmesiyle kendime geldim.
Lily bana sırıttı sonra da tabureler olmasına rağmen yere oturup sırtını duvara yasladı. Kulaklığını çıkarmasıyla benim onun yanına oturmam bir oldu. Hicbirşey söylemeden kulaklığının tekini aldım. O ise halinden memnun görünüyordu. Ben olsam müzik zevkimi beğenmez diye utanırdım ama demekki başkalarının ne düşündüğünü önemsemekten vazgeçmeliyim.
Saşırtıcı bir şekilde şarkı zevklerimiz çok benziyordu. Heartbreak Girl çalarken aniden kulaklığı çıkardım ve yüzümü Lily'ye döndüm. " Birinden tam olarak hoşlandığını nasıl anlarsın?"
Derin bir nefes aldı ve bana döndü " Onu düşünmeden duramıyorsan, onunla ilgili hayaller kuruyorsan, onu istiyorsan, konuşmaya çekinip karşısında saçma sapan hareketler yapıyorsan sıçtın." güldüm ve kulaklığı tekrar takıp eski pozisyonuma döndüm.
O an bu kelebek hissi meselesinin beni iki yıl önce geride bırakan gerizekalıdan kalma saçma ama güzel bir anı olduğunu fark ettim. Ama anıdan fazlası değildi. En azından ben öyle umuyordum.
Michael açlıktan ölüyorum diye sızlandığı için kulaklığı çıkardım ve arka cebimdeki telefondan pizzacı Joe'yu aradım. Joe 35 yaşlarında iri biriydi ve şehirde anlaştığım nadir kişilerdendi. Joe'yla zaman geçirmeyi severdim iyi bir sırdaş aynı zamanda iyi bir pizzacıydı.
-HeyLisa, herzamankindenmi?
- HayırJoe, 4 ortaboy 6 dacola. Nezamanahazırolur?
- Seniniçinenhızlısındanama, bukadarpizzayıyiyebileceğineeminmisin?
-ArkadaşlarlayımJoe.
-Annagittisanıyordum.
-AhAnna! Tamamenunuttum. HerneyseJoehastaneyakınlarındakistüdyoyagetirmenlazım, gelinceparaistemesonravericem.
-Nasılistersenküçükhanım.Anna! Onu unuttuğuma inanamıyordum. Vakit kaybetmeden onu aradım ama cevap yoktu. Bende yazdığı mektubu bulmak için çantamı aramaya koyuldum. Kafamı yere eğmiş çantayı arıyordum ki yanımda iki tane siyah ayakkabı belirdi.
Ayağa kalktığımda Ashton'la neredeyse burun buruna gelmiştik. Ben bir adım geri çekildim o da arkasında sakladığı çantayı çıkardı. Teşekkür edip çantayı aldım. Gözlerine bakmaktan korktum ve hemen yanından ayrıldım. Onun bakışlarının benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum ama dönüp bakmadım.
Mektubu Luke'a verdikten sonra demin yaşanan olayın etkisinden çıkamadığımı fark ettim ve tuvalete gittim. Hiç alışkanlığım olmayan bir şekilde aynadaki yansımamla konuşmaya başladım.
-Güzelbirideğilim, iyibiribiledeğilim. Oünlü, zaten. Off.
Nedenini bilmediğim bir şekilde gergindim, daha bir dilim yemiştim ki masadan kalktım ve gitmem gerektiğini söyledim. Sırasıra hepsine sarılıyordum. Sıra Ashton'a gelince biraz tereddüt ettim ama sonunda ona da sarıldım.
Sarılırken yanağımdan öptü ve " Yarın Görüşürüz." dedi. ÜzgünümAshton.
Sonra o kapıdan çıktım. muhtemelen dönmemek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Hissi // a.i
FanfictionKızın tutunacak bir şeye ihtiyacı vardı.. Kelebek Hissine tutundu.