Bölüm beni hep destekleyen @ibelieve-dreamer a. :D Yanımda olduğun için teşekkürler :DD
Araba yolculuğu benim için sessizdi. Onlar için ise hiç değildi. Kız baya konuşkan ve neşeliydi. Gülümsemesi hoş değil desem yalan söylemiş olurum. Beni fark ediyor gibi görünmüyordu. Beni gördüğünde ise yüzünü biraz ekşitti ama sonra toparladı. Elini sıkmam için uzattığında '' Ben Hayley. Ve sen..?'' dedi. '' Lisa.'' derken elini hafifçe sıktım. Elleri ince yapıdaydı ve buz gibiydi, içim ürpermişti.
Bana bir şeyler hatırlamaya çalışır gibi baktı ve en sonunda '' Sen işini devralacağım kız olmalısın. Peki ama o zaman neden buradasın?'' diye sordu. İşimi devralmak?! Sadece bir buçuk haftalığına çocuklarla takılacak olması işimi elimden alıyor demek değildi. Neden burada olduğumu öylesine garip bir şeymiş gibi sormuştu ki sanki o burada benden daha fazla bulunmuştu. Çocuklar da benim gibi düşünmüş olacaklar ki garip bir şekilde yerlerinde kıpırdadılar.
'' Aslına bakarsan son anda karar değiştirdim, ben de geliyorum.'' dedim seri bir şekilde. Kızın yüzünde kısa bir hayal kırıklığı yakalasam da hemen uçup gitti ve eski haline döndü. Yapmacık bir gülümsemeyle bana cevap verdi ve çocuklarla sohbetine geri döndü. Ben de tabi ki yol boyunca onları falan çekmeyecektim. Kutsal bir varlık olan kulaklığımı el çantamdan çıkardım ve imagine dragons dinlemeye başladım.
Müzik dinlemek benim için kaçamak demek. Hayattan, sorumluluklardan, insanlardan ve konuşmalarından, dış görünüşünden, korkularından ve en önemlisi de kendinden kaçtığın bir dört dakika demek. Kendinden kaçtığın ama aynı zamanda tamamen kendin olabildiğin dört dakika.
Tur otobüsüne ağır adımlarla bindim. Hemen arkamdan Hayley suratını asmış bir şekilde geldi. Yine kulaklığımı takıp oturacaktım ki bir şey beni durdurdu. Bu kız hakkında adı dışında bir şey bilmediğimi fark ettim. Ona bir şans verecektim. Çocuklar birkaç hayranla dışarıda fotoğraf çekilirken sordum '' Sen iyi misin?''
Bunu beklemiyormuşçasına baktı. Soruyu kafasında evirip çevirdi. En sonunda '' Neden bu kadar çok hayranları var?'' dedi. Aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama sanırım dışarıdaki hayranları kıskanmıştı. '' Aslına bakarsan hiçbir fikrim yok. Ama gelecek bir buçuk hafta buna alışsan iyi edersin.'' dedim. Bu cevabı istemediğini belli edercesine kıpırdanırken çocuklar seri bir şekilde arabaya bindi.
Çocuklar yanımıza gelirken karşılıklı koltuklardan kalktım ve tur otobüsündeki küçük mutfağa yöneldim. Neyse ki mutfak oturulan yerin arkasında kalıyordu. Kaçamak gibi buraya geldiğimin farkındaydım ama o kızın yüzünü inanın görmek istemiyordum. Aksine kızın sürünmesini falan istedim. Bir anda otobüsten çekip gitmesini. Neden böyle düşündüğüm konusunda hiçbir fikrim yoktu, kendimi kötü hissettim çünkü şu an bir nevi Nina gibiydim. Yada hayır. Ben ikiyüzlülük yapmıyorum, kızı sevmediğimi açıkça belli ettim ve etmeye de devam edeceğim.
Tam kahvemin sıcak suyunu koyarken belime sarılan ellerden ürktüm ve kahveyi üzerime döktüm. O an düşünebildiğim tek şey ' yanıyorum' oldu. Kahvemi fazla sıcak suyla içmememe rağmen kızaracağına emindim. Hiç düşünmeden T-shirt'ümü çıkardım ve yana fırlattım. Göğüs kısmımın biraz aşağısına ve şortumdan dolayı çıplak olan bacaklarıma gelmişti. Arkamı dönmemle Ashton'ın şaşkın bakışlarıyla karşılaştım.
Asıl önemli şey tam da o anda tak etti. Ashton buradaydı ve benim üstümde siyah dantelliden başka hiçbir şey yoktu. Ashton. Varken. Üstsüzüm. Oluşan panikle hemen ellerimi önümde bağladım. Ashton ise aptal aptal gülüyordu. Aptaldı, gerçekten durup öylece hiçbir şey yapmayacak kadar aptaldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Hissi // a.i
FanfictionKızın tutunacak bir şeye ihtiyacı vardı.. Kelebek Hissine tutundu.