The End **

263 18 11
                                    

   Beyaz. Aslında en sevdiğim renktir ama her taraf sadece beyazla kaplıyken pek de hoşuma gittiğini söyleyemem.

   Kız hafızasını yokladı ama fazla bir şey bulamadı. Çocuğun onun için ağladığını hatırlıyordu. Çok üzülmüştü ama çocuğun neden bu kadar kendini harap ettiğine bir türlü anlam verememişti. Kıza göre kendisinin hiçbir şeyi yoktu, acaba yanılıyor muydu? Bir insanı ne bu kadar üzebilir ki diye düşüdü. Aklına türlü şeyler geldi ama çocuğun ağlaması kulaklarında bozulmuş bir plak gibi tekrar edince bu kadar basit olamaz diye düşündü. Aklına tek bir kelime anlamlı geliyordu ve bu kızı korkutuyordu: ölüm. Ölmüş olamazdı değil mi? Ölseydi şu an düşünemezdi hem. Bayılmştı belkide. Kızın her zaman gözden kaçırdığı bir olasılık daha vardı tabii. Kriz geçirmiş olabilirdi. İnsanlar gibi kendi de bazen onu öldürebilecek kadar ciddi bir hastalığı olduğunu unutuyordu. Beyninin sorunlu olduğunu söylemek istemiyordu haliyle.

   Hafızasının derinliklerini kurcaladığında kriz geçirmiş olma ihtimalinin diğer ihtimallere karşı baskın olduğunu fark etti. Ama bu kriz diğerlerine göre farklıydı. Kız sanki boşlukta gibi hissediyordu. Hayatta olduğundan emin olamadığında duyduğu bir ses içine su serpti. Net ve anlaşılır değildi ama en azından yaşadığına dair bir umuttu. Sesin üzerine fazlaca yoğunlaşınca sahibinin Ashton olma ihtimali var diye düşündü. Ona şu an kesinlikle ihtiyacı vardı. Sesler git gide anlaşılır bir hal alıyordu.

   Lisa ben... Ben çok üzgünüm.

       Kız artık sesin sahibinin Ashton olduğuna emindi. Çocuk ağlamaya başladığında kız, kalbi parçalanmış ve bu parçalar nefes borusunu tıkamış gibi hissetti. Aldığı hiçbir nefes ne kadar derin olursa olsun işlemiyordu sanki. Farkında olmadan çok mu sevmişti?

   O aptal kızı olduğu yerde öldürmeliydim... Üzülmene izin vermeyeceğime söz vermiştim.

    Söz vermiştim de ne demek oluyordu şimdi. Çocuğun kısık sesli ağlamaları kızın düşünmesine bile engel oluyordu. Hatırlamaya çalıştı ama kafası yine boştu.

   Umarım beni duyuyorsundur, Pek mümkün olduğunu düşünmesem de... Anlatacağım çünkü bunu bilmeden gitmeni istemiyorum...

   Çocuk yine hıçkırıklara boğulduğunda kız yine hiçbir şey anlamamıştı. Onu duyduğunu belli etmek istiyordu ama bedenini oynatamıyordu.

   Seni eve ilk getirdiğimiz zamanı hatırlıyor musun? Babanın yaşadığını yeni öğreniyordun ve kendini sokağa atmıştın. Arkandan koştum çünkü göz yaşlarını kendin sil istemedim, benim durumuma düş istemedim. Sözü de o zaman verdim. Seni üzmemek için her şeyi yapacağıma dair söz verdim. Bu duyguya anlam veremiyordum. Önce sana acıdığımı sandım, Acınmaktan nefret ettiğini biliyorum ama başka şekilde anlam veremiyordum. Şimdi ise senin göz yaşlarımı silmeni o kadar çok istiyorum ki. Aramızdaki.. Aramızdaki şeyin aşk olduğunu düşünmüyorum. Hayır hayır, bu çok daha farklı. Aşk yanında fazla basit kalıyor.

   Kız ona bunun Kelebek Hissi olduğunu söylemek istedi. Bunu çoktan bildiğini ve aynı şeyi hissettiğini söylemek istedi ama ağzını bile kıpırdatamıyordu. Ona bunu söylemeyi öyle çok istiyordu ki, onu sevdiğini ona hissettirememiş olmaktan korktu. Artık kız da ağlamaya başlamıştı, gözyaşları içine dökülüyor, beynini sulandırıyordu sanki. Ona sarılmak, sakalları yeni yeni çıkmaya başlamış yüzünde ellerini gezdirmek istiyordu. Belki de dudaklarını, evet onları da çok istiyordu, son kez küçük bir öpücük istiyordu.

   Doktorlar ihtimalin çok düşük olduğunu söyledi ama onlara inanmak istemiyorum. Çok şey atlattın bunu da atlatabilirsin diyorum, sana baktığımda.. Gözlerin kapalı bile olsa sanki o ışığı görebiliyorum. Bazen bu dünyadan olduğuna inanmak bile istemiyorum, senin gibi biri burdan olamaz. Bense yanında o kadar basit kalıyorum ki, seni asla üzmeyecektim ama.. Lisa yalvarırım... Beni üzme.

     Çocuk ona yanında basit kaldığını söylüyordu, Ashton Irwin kendine basit diyordu. Kız önce anlam veremedi ama sonra Ashton'ın gözünde ne kadar değerli olduğunu anladı. Ona bunu dedirtebilecek kadar değerliydi onun gözünde.

     Kız onu bırakmak istemiyordu. Hemde hiç. Onu üzdüğünü bilmek o kadar kötüydü ki. Ama nasıl uyanacağına dair hiçbir fikri yoktu.

   Bir an beyazlık gitti. Kız her yeri açık mavi renkte olan bir koridorda yürüyordu. Bu öyle bir maviydi ki kız mat bir renk gördüğüne emin olmasına rağmen beyni bu mavinin altın gibi parladığına onu ikna etmeye çalışıyordu. Koridor sonsuza kadar uzanıyor gibiydi. İlerideki parlak ışık kıza ' Burası kurtuluş! ' der gibiydi. Kız koşmaya başladı. Öyle delicesine koşuyordu ki ciğerlerinin yandığını hissetti. Birden koridor yıkılmaya başladı. Her şey yerle bir oluyordu. Kız adeta şok olmuştu, beyni işlevini kaybetmiş gibiydi. Düşünecek vakti var mıydı?

   İşte her şey tam da o an tak etti. Bu sadece beyninin bir oyunuyu. Her şeyi yapabilirdi, sadece kendine bir şans tanıması gerekiyordu. Çünkü bunu hak ediyordu, herkes gibi o da hak ediyordu. Bazıları gerçekten ölmek istiyordu ama kıza göre aslında kimse ölmek istemezdi, kendilerini kandırıyorlardı. Ölmek sonsuz boşlukta debelenmek gibiydi. Onlarsa aslında ölmek değil, daha yaşanılabilir bir hayat istiyorlardı. Bilmedikleri şeyse şuydu, daha yaşanılabilir bir hayat için önce nefes almak gerekir sonra da tutunacak bir şeyler. Kız yaşamak için bir sebep arıyordu. Sonra hissettiği şeyler aklına geldi. Ashton'ın dediklerini ve Kelebek Hissini düşündü. Kelebek Hissini sonunda bulmuştu, üçüncü Kelebek Hissini de yakaladığını düşündü. Ashton'a onu sevdiğini hissettirmek isterken aslında bu isteğin 3 numaradan başka bir şey olmadığını anladı. Geriye sadece nefes almak kalmıştı...

   Tutunacak hiçbir şeyiniz yoksa bile, gökyüzü var. O sizi her zaman kucaklayacaktır. Gün batımını izledikçe nefes almaktan gurur duyun. O renk cümbüşünde düşüncelerinizi boyaymışçasına semaya serpin. Nefes alın, kendinizi iyi hissedin ve şunu asla unutmayın: Gökyüzü rengini yitirmedikçe nefes almak hep güzel bir şey olarak kalacak.

   Kız her şey paramparça olmaya devam ederken derin bir nefes aldı ve kafatasını yakacak kadar şiddetli bir baş ağrısıyla beraber kendini ileri doğru itti. İşte olmuştu, uçuyordu. Sanki tüm o karmaşa onu hiç etkilememişti. Işığı gördüğü yer artık çok daha yakındı...

   

   UYANDI!!

  

  

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kelebek Hissi // a.iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin