Stüdyoya vardığımızı anlamayacak kadar muffinlerle meşguldüm. Ashton'ın dürtmesiyle kendime geldim ve üç kişi girişe doğru ilerledik.
İceri girdiğimizde Luke, Mike ve Calum'u kavga ederken bulduk. Konuşmalarından kavganın konusunun son kalan kurabiyeyi Calum yediği için olduğunu anlayabilirdiniz.
Lily tam muffinleri göstericekti ki diğerlerinin görmeyeceği şekilde dur işareti yaptım. Belli ki tartışmanın boyutundan geldiğimizi bile fark etmemişlerdi.Yüksek sesle '' Size de merhaba." diyince sonunda beyefendilerin dikkatini çekebilmiştim. Üçü de uçan fil görmüş gibi yüzüme bakarken konuşmaya devam ettim " Saçma bir kurabiye kavgası yüzünden arkadaşlığınıza zarar vermek saçma değilmi? Ha eğer kurabiye dostluğunuzdan önemliyse sizin için gidip alabilirim. " deyince yaptıklarının saçma olduğunu anlayıp birbirlerine baktılar.
Mutlu olmalarının zamanı geldi diye düşünüp Lily'nin elinden muffinleri aldım. " Ayrıca burada o kurabiyelerden çok daha güzel bir şey var." deyip kutunun kapağını açtım.
Benim verdiğim tepkinin aynısını onlar da verince gülmekten kendimi alamadım. Üçü de muffinlere gömülmüşlerdi. O sırada Mike " Lisa'yı keainlikle eğlence danışmanı olarak almalıyız." dedi. Ben tam böyle bir mesleğin olmadığını söyleyecekken Luke " Kesinlikle! " dedi ve muffinlere duygu dolu bir bakış attı. Ashton başını salladı ve sola doğru ilerlemeye başladı. Tuvalete gitmiştir herhalde deyip sorma gereği duymadım.
Bu sırada kendimi de kötü hissettim çünkü çocuklar muffini benim aldığımı sanıyorlardı. " He bu arada Lily'nin annesinin pastanesi varmış, muffinleri o getirdi." dedim.
Michael ve Calum duymamış gibiydiler ama Luke muffinere attığı bakışın aynısını Lily'ye de attı ve onun yanına doğru gitti. Ben Luke'un muffinlerden başını kaldırabilmesi ne kadar garup diye düşünürken onlar benim duymadığım birşeyler konuşuyorlardı.Luke Lily'ye sarıldı sonra da yanağına bir öpücük kondurdu. Bir yandan Lily'yi yine kıskandım bir yandan da bunu hak ettiğini düşündüm. Doğruya doğru Lily on numara kızdı ve Luke'u da hakediyordu.
Tam ben bunları düşünürken Ashton yanımıza geldi ve " Sabah dokuzda başlamanı söylediler. " dedi. Ashton'a garip bir bakış attıktan sonra " Neye? " diye sordum. " Yeni işine." dedi ve arkasında tuttuğu kağıtları ve mavi tükenmez kalemi çıkardı.
-Ashtonsaçmalama.
-Bençokciddiyim.
-Böylebirmesleolduğunaeminmisin?
-Yoksabileartıkvar.
-Birşartla?
-Neistersen?
-Bateriçalmayıöğrenmekistiyorum.
-Hayhay.
Bu geeçekten garip ve daha önce olmadığı kadar ciddi bir konuşaydı. Neden bateri çalmak istediğimi sorarsanız küçüklükten beri zaafım var ama annemle işi yüzünden çok görüşemediğimiz için hiç söyleyemedim.Babamsa ben 11 yaşındayken trafik kazasında öldü.Ashton'la bikaç saniye birbirimize baktıktan sonra "sen öğretebilir misin? " dedim. İşi en iyisinden öğrenmek lazım değilmi? Bundan mutlu olmuşçasına gülümsedi ve " Bende tam bunu söyleyecektim." dedi.
Stüdyo gerçekten güzeldi ve benim etrafı iceleyesim gelmişti. " Biraz etrafa bakmamın bir sakıncası var mı?" diye sordum. "Şu kağıtları imzaladıktan sonra burası senin ikinci evin gibi olacak zaten." dedi ve gülümsedi. Bende onu bekletmeden kağıtları aldım ve imzaladım. " Bunları Paul'a götürmem lazım ." dedi ve sola doğru ilerledi. Bende bir bateri bulma umuduyla ileri doğru gittim.
Bateri bulmak zor olmadı. Yanda bagetler de vardı. Biçilmişkaftan! Çubukları tam elime almıştım ki ensemde sıcak bir nefes hissettim." Seni burada bulacağımı biliyordum." yüzümü dönüp baktığımda kocaman gamzeler beni bekliyordu. " Bebi korkuttun!" dedim ve gülümsedim. O da sırıtarak " öğrenmek istiyor musun istemiyor musun?" dedi. sağımızdaki taburelerden kapıp Ashton'ın yanına oturdum.
Ders baya eğlenceliydi hatta düşündüğümden hızlı geçti. Ashton bateri çalarken saçları dağılıyor ama o buna aldırmıyordu. En sonunda bu onu rahatsız etmeye başladı bende " Düzeltmeme izin ver." dedim.
Durdu ve bana döndü. sandalyelerin yakınlığından zaten bacaklarımız birbirine değiyordu, yüzlerimizi dönünce aramızda 5-6 cm kalmış olmalıydı.
Ben Ashton'ın saçlarıyla oynarken onun bana baktığını hissedebiliyordum.Sonunda saçının arkasını da yaptım ve ellerim istemsizde onun boynuna gitti. Tam çekecekken elimi tuttu böylece ellerim boynunda kaldı.
Ona baktım, bana bakıyordu. bakışları dudaklarıma indiğinde kalbim küt küt atıyordu ve bunu duymasından korktum.
Tam hamle yapacakken kapıdan bir ses duyduk. " Ashton senin sıran.. oh şey ben sizi yanlız bırakayım." ses Calum'a aitti ve Ashtonla beni ayırmaya yetmişti.
Bravo Calum. Zamanlaman harika.
Ve evet beklenen gelmişti. Kelebek Hissi no:2 hizmetinizdedir!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Hissi // a.i
FanfictionKızın tutunacak bir şeye ihtiyacı vardı.. Kelebek Hissine tutundu.