12xMilk.

213 36 19
                                    

Gerçekten kötü bir şimşekten sonra korkarak cenin şeklini aldım ve örtümü üzerime çektim. Yanına kaçabileceğim kimse yoktu. Zamanı geriye alıp teklifi kabul etmeyi o kadar çok isterdim ki.

Yağmur şiddetlenirken elim şarjdaki telefonuma gitti. Rehberden adını buldum ve telefon çalmaya başladı. Yardıma ihtiyacım olduğu zaman ona ulaşmamı istememiş miydi?

"Efendim Allison?"

Sesi katı,bir o kadar da sıcaktı.

"Ben korkuyorum.. Şimşek benim için berbat birşey. İşin yoksa gelebilir misin?"

Biraz bekledi.

"Sen gözlerini kapat. Ben geleceğim. "

"Teşekkür ederim. "

Telefonu kapattım ve tekrar şarja taktım.

Yorganı üzerime iyice çektim odanın soğukluğu nedeniyle klimanın derecesini yükselttim.

O gelmeden uyumayacaktım.

Telefonumu aldım ve Facebook'a girdim.

Oradan Josh'un profiline. Iyice inceledim. Kıskançlıkla.

Bana yakınlaşsın ayak sesleri, gök gürültüsü ile birleşip daha da ürkütücü oluyordu. Ama onun burada olduğunu ve kokusunu hissedince kendimi güvende hissettim bir an.

"Ben geldim. "

Sırıttım. O görmeyecekti. Hışırtılardan tişörtünü çıkardığını anladım. Yatak onun tarafına doğru çöktüğünde kollarımı üzerimde tereddütle gezdirdi ve geri çekerken ona sarıldım.

"İ-iyi geceler Allison. "

"Iyi geceler. "

Kendimi iyice onun kıvrımlarına yerleştirdim ve rahat bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

*{Ertesi Sabah}*

Telefonumun çalmasıyla uyandım. Abim arıyordu. Ne tuhaf.

"Efendim abi?"

"Allison,haftaya Mick'in doğum günü var. Seni çok özledi. Işin yoksa eğer,gelebilir misin?"

Haftaya işim var mıydı? Sanırım hayır.

"Tabii ki gelirim! Nerede olacak?"

"Kanada'da elbette. Bizim evde olacak. Ha bu arada,Josh'u da getir. "

Nasıl yapardım ki bunu.

"Josh ile ayrıldık. Yeni erkek arkadaşımla gelsem?"

Sesi bozuldu.

"Eh,peki. Sana iyi uykular. "

"Sana da iyi işler. "

Saat 11.43'ü gösterirken kalçamı kaşıyıp ayağa kalktım ve uyuyup uyumadığını kontrol edip üzerime siyah tül bir tişört ve bir şort geçirdim. Hava dünkü yağmur dolayısıyla hava biraz kapalıydı,ama hala balkonda yiyebilirdim.

Telefonu attığım cebimden çıkardım ve Mia'yı aradım. Sesi kabaydı,her zamanki gibi.

"Günaydın Allison. Ne oldu sen aramazdın?"

"Günaydın Mia. Haydi gelin,hep beraber kahvaltı edelim. "

Sesi yumuşadı ve kibarlaştı. Ne?

"Ciddi misin? Ben,kaba davrandığım için üzgünüm. Tabii ki geliriz. Josh'u uyandırayım. Kahvaltılık birşey yoktu zaten. 30 dakika içinde geliyoruz. "

The Silence Of HopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin