Burnuna dolan nikuman kokusu ile gözlerini araladı. Oturur pozisyona geldi ve gözlerini ovuşturup yanındaki boşluğa baktı.
Yataktan yavaşça kalkıp nikuman kokusunun geldiği yöne yürüdü. Yemekhane mutfağına vardığında tezgahın başında dikilen bir Taehyung ile karşılaştı.
''Neden sen hazırlıyorsun?''
''Hazırlayacak biri mi var? Sen hazır mısın?''
''Huh?''
''Bu akşam buradan toz olup gideceğiz.''
Büyüğünün yanına yürüdü ve kalçalarını tezgaha yaslayıp ona baktı.
''Peki ya plan ne?''
''Akşam görürsün.'' Tabağına biraz nikuman aldı ve masaların bulunduğu kısma yürüdü.
'Akşam öğreneceksem ne yapmam gerektiğini nereden bileceğim?'
Gözlerini nikumanlara dikti. Özenle yapılmış gibiydiler ve çok lezzetli görünüyorlardı. Bir tanesini ağzına tıkıp bahçeye çıktı.
Bahçede bir tek Mark vardı. Hapishanenin piç çocuğu. Onun yanından geçip duvarın dibine bağdaş kurdu. İzlendiğinin farkına varmadan gökyüzünü izlemeye başladı.
''Tüm hapishaneye yaymalı mıyım?''
''Neyi Mark?''
''Kaçacağınızı.''
Gözlerini kocaman açıp yanındaki çocuğa döndü.
''Sen nereden duydun?''
''Konuşmalarınıza biraz kulak misafiri oldum da. Belki de beni de buradan çıkartırsanız kimseye bir şey söylemem.''
Dilini sinirle yanağında gezdirdi.
''Kabul. Planı akşam öğreneceğiz.'' Kalkıp üzerini çırptı ve arkasında kıs kıs gülen bir Mark bırakarak içeri girdi. Taehyung'a bir şey söylemeyecekti. Mark ile 5 dakika geçirebilen insanların kanser olduğunu düşünüyordu çünkü.