Jin~
Tae eve geldikten sonra Jimin ve Jungkook salona gelmeyince önemli bir sorun olduğunu düşündüm. Yerimden kalkıp mutfağa baktım, burada yoklardı. Yukarıya çıkıp yavaşça Jimin'in odasına girdim.
Uyuyorlardı~ gülümseyerek sessizce kapıyı kapattım ve salona indim.
2 ay sonra~
30.12.18 Jimin~
Olabildiğimce hızlı bir şekilde alışveriş merkezinden çıktım ve Taehyung ile tanıştığımız kütüphaneye doğru koşmaya başladım. Mesafe neredeyse 20 dakika kadardı ve taksiye binsem bu trafikte oldukça gecikecektim ama benim o kadar vaktim yoktu. Var gücümle elimdekileri düşürmemeye çalışarak kütüphaneye koşmaya devam ettim.
Bugün Taehyung'un doğum günüydü, bizde hyunglarla ona güzel bir süpriz hazırlamak istemiştik. İlk tanıştığımız yere, o büyüleyici kitap ve kahve kokulu olan yere gidiyordum. Hyunglar orda tüm hazırlıkları istediğim gibi hazırlamış ve son kontrol için beni bekliyorlardı. Nefes nefese boş olan kütüphaneye girdiğimde soluklanmak için çöktüm ve nefes almaya çalıştım. Elimdeki pasta mumlarını Jin hyung'a uzatarak olduğum yere bağdaş kurdum ve nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım.
Yavaşça kalkıp etrafa bakmaya başladım. Tae'nin bir zamanlar ikinci el satış için bıraktığı kitapları yeniden bulup her kitabın arasına fotoğraflarımızı koydurtmuştum. Rafların etrafına asılı olan hep birlikte olduğumuz fotoğraflara baktım, fazla özel ve güzellerdi. Hepsinin bir anısı, bir acısı hatta bir mutluluğu vardı. Hep oturduğumuz küçük masaya ilerleyerek Tae'nin en sevdiği mağaza olan Gucci'den aldığım hediye paketini masaya bıraktım, tabii en sevdiği kitapla birlikte.
Planımız tam olarak şöyleydi;
Tae'ye mesaj atacak, onu burada beklediğimi ve yeni gelen kitaplara bakmak istediğimi söyleyerek gelmesini sağlayacaktım. Tae geldikten hemen sonra garson gibi giyinmiş Jin hyung elinde bir filtrelenmiş kahve ve Tae kahve sevmediği için ona özel hazırlanmış bir çay getirecekti. Daha sonra maskesini çıkararak doğum gününü kutlayacak ve hyungların'da gelmesi için işaret vermiş olacaktı.
Davetliler arasında Yoora'da vardı bu yüzden Jungkook fazlasıyla tedirgin ve endişeliydi. Henüz onu görememiştim fakat gelecekti, söz vermişti. Yani gelecekti umarım~
Herşeyi kontrol ettikten hemen sonra Tae'ye mesaj attım ve masaya oturup beklemeye başladım. Bu sürede Jungkook'a mesaj atmayı ihmal etmiyordum.
Chimchim: Hey Kookie?
Mr.JeonJk: Hyung bir sorun mu var?
Chimchim: Ah hayır, nerede olduğunu merak etmiştim. Geleceksin değil mi?
Mr.JeonJk: Elbette hyung merak etme. Ona hediye almak için bir mağazaya uğradım bu yüzden geciktim ama yakınlardayım. 5 dakika olmadan geleceğim~ (18.47)
Chimchim: Pekala Kookie. Dikkatli ol~ (18.47)
Başımı kaldırıp etrafa baktığımda Tae'nin hala gelmemiş olmasına sevinmiştim. En azından Tae geldiğimde Jungkook'ta burada olurdu.
(18.52)
Kapı gıcırtıyla açıldığında başımı kapıya çevirdim. Elindeki hediye paketiyle içeriye Jungkook girmişti. Buraya ilk geldiğimdeki gibi nefes nefeseydi, tıpkı benim gibi~ Bana ufak bir gülümseme bahşedip hyungların yanına geçti. O içeriye geçer geçmez içeriye Taehyung girmiş ve yüzündeki samimi gülümseme ile yanıma adımlamıştı. Gülümseyerek ona baktığımda o hala etrafı fark etmemişti.
"Chimchimm"
"Tataa. Hoşgeldin."
"Çok beklettim mi Jiminie~"
"Ah hayır bende yeni gelmiştim."
"Dışarısı oldukça soğuk, yağmur yağmak üzere."
"O halde bana bir kahve sana ise her zamanki çaydan, ha?"
Gülümseyerek kafasını salladığında yerimden kalktım ve sipariş vermek üzere kasaya yürüdüm. Jin hyung gülerek kahve ve çayı hazırlarken ben ise bir süre beklemiş daha sonra Tae'nin yanına dönmüştüm. Tae telefonu ile ilgilenirken siparişlerimiz gelmişti. Ben teşekkür ederek kahvemi alırken Tae'de aynısını yaptı ve garsonumuz Jin hyung'a teşekkür ederek çayını aldı. Bir süre sonra yeniden garsona dönerken Jin hyung ise o sırada maskesini çıkarmış ve gülümseyerek Tae'ye bakmıştı.
"İyiki doğdun Tata!"
"Aman tanrım Jin hyung. Unutmamışsın~ Teşekkür ederim"
"Aslında bana değil Jimin'e teşekkür etmelisin."
"Jimin sen mi planladın?"
"Evet Tata, masanın altına bak. İyiki doğdun."
Hyunglarla birlikte Yoora ve ona tıpa tıp benzeyen birisi daha yanımıza gelirken neler olduğunu anlayamamıştım. Yoora sandığım kız hyunglardan sonra Tae'nin doğum gününü kutlayıp hediyesini vermiş ve kenara çekilmişti. Diğer kenarda çekingen bir şekilde Tae ve bize bakan kızı gören Tae tıpkı bizim gibi şaşırmıştı. Sadece şaşırmayan iki kişi vardı. Yoora ve Jungkook~
~
"Ah bu arada tanıştırmayı unuttum size. Kız kardeşim Chae-young"
"Chae-young neden bana geleceğini söylemedin?" Dedikten hemen sonra karşısındaki kıza nazikçe sarılıp bir süre durdu Jungkook. Yoora sahte gülümsemesiyle onları izlerken ben ise Yoora'yı izliyordum. Yoora bir süreliğine önce Tae'ye daha sonra ise bana baktı. Gözleri bana kenetlenirken bana söylediği şeyler zihnimde yankılanmaya başlamıştı.
Ağlamayacağım! Ağlamayacaksın.
Başımı biraz havaya kaldırıp nefes alıp verdikten hemen sonra Jungkook'tan ayrılan ve ardından transtan çıkan Tae'ye hafifçe sarılan Chae-young'a baktım. Hediye paketini yavaşça Tae'ye uzatıp hafifçe önüne doğru eğildi.
"Kusura bakmayın, habersiz geldim. Ben Park Chae-young ama siz Rose diye bilirsiniz."
"Memnun oldum Rose~ ben Jimin."
"Memnun oldum Jimin ama zaten tanıyorum. Bunun yüz yüze gerçekleşmesinede oldukça sevindim."
"Bende öyle~"
"Bir ihtimal Blackpink grubundaki Rose olabilir misin?"
Rose endişe içinde Namjoon hyung'a bakarken herkes şaşkınlıkla Rose'ye bakmaya başladı.
"Ah evet Rose Blackpink grubundan."
"Aman tanrım Jungkook neden hiç bahsetmedin?"
"Aklımdan çıkmış Jimin hyung. Üzgünüm~"
"Eh hadi oturalımda pasta gelsin?"
"Sonunda!"
"Yoongi hyung!"
"Ne var ya?"
"Tamam Yoongi geç otur hadi. Jimin sende otur."
Hepimiz sessizce yerlerimize geçerken gerçek garson pastayı masaya getirdi ve mumları yaktı. Tae gülümseyerek dilek tuttuktan hemen sonra mumları üfleyerek söndürdü. Güzel dileklerimize karşın teşekkürlerini sunarken Yoora, Rose ve Jungkook üçlüsü birbirine bakarken Tae ve bende onları izliyorduk.
*Hyung Line & Maknae Line grubundan yeni bir mesajınız var..*
Titreşen telefonumu açıp gruba girdim. Jungkook mesaj atmıştı. Mesajı açmadan önce kısa bir süreliğine Jungkook'a bakmış ve daha sonra mesajı açmıştım.
"Seni seviyorum Jiminie hyung!"
Hep bir ağızdan Jungkook'a bağırdık.
"Jungkook!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Jeon || {Jikook} ✅
Fiksi Penggemar"Birbirimizi sevmemiz çokta zor değil" "Her seferinde ilk günkü gibi bakarsak birbirimize." @rossieyl 'e ithafen🌿