1 yıl sonra ~
Jimin~
Bugün Rose gelecekti, çalışmalara ara verdiğini ve bizi özlediğini söylemişti. Ona küçük bir süpriz yapma kararı alıp hyunglarla toplanmıştık. Taehyung yoktu, onada süpriz olacaktı. Çünkü Taehyung'da Rose'den 6 ay sonra dağılmış bir şekilde Daegu'ya gitmişti. Bugün Rose ile aynı saatte söylediğimiz yerde buluşacaktık. Uzun zamandan sonra tam 8 kişi olarak.
Etrafa baktım, Taehyung ve Rose'nin ilk tanıştığı yerdeydik. Busan'dan kalan anılarımızla donanmıştı her yer. Jungkook'a baktım daha sonra, elindeki yüzüğe bakarak gülümsüyordu.
Yanına yaklaşıp saçlarını öptüm, hepimiz saçlarımızı Rose gitmeden siyah yapmıştık fakat gördüğüm kadarıyla Rose gittikten sonra değiştirmek zorunda kalmıştı.
Jungkook kollarını bedenime sararken vakit kaybetmeden bende ona sarılmıştım. Beni ailemden istemişti, nişanlanmıştık resmi olarak. Yazda evlenmeyi bile düşünüyorduk.
Jungkook saçlarıma ve boynuma öpücükler bırakırken ağzımdan kaçan kıkırtılara engel olamadım. Jin hyung telaşla etrafta gezinirken Jungkook'la birlikte ona baktık.
"Ne oldu hyung?"
"Taehyung'un uçağı erken gelmiş. Taehyung buraya geliyor!"
"Aman tanrım ne yapacağız?!"
"Jin hyung sakin ol. Hallederiz."
"Nasıl Hoseok? O birazdan burada olacak!"
"Tamam her şey hazır zaten. Rose'de 1 saate kadar gelecek."
"Aman tanrım umarım plan bozulmaz."
"Bozulmayacak!"
"Umarım."
Arkamı dönüp içecekleri hazırlamaya başladım, Jungkook'ta Yoongi hyung'un yetişemediği yerlerde asılması gereken şeyleri asıyordu. Kısa bir süre sonra her şey hazırlandığında hep birlikte sahile giderken giyindiğimiz gibi hepimiz gömlek giymiştik. Bu kez anlaşmalıydı. Mavi hepimizi etkisi altına alırken gülümsedim. Büyüleyici bir deniz gibiydi hyung'larım ve sevgilim. Derin bir iç çekerek yanlarına geçtim. Taehyung taksiden inmişti, geliyordu.
Gözlerimi kırpmadan onun içeriye girmesini beklerken ağlamamak için zor duruyordum. Değiştiğine emindim, o Rose gittiğinde çok dağılmıştı. Rose'ye aşıktı~
Taehyung kapıdan girdiğinde koşarak yanına gittim ve parmak uçlarımda durarak ona sıkıca sarıldım. Göz yaşlarımı ve hıçkırıklarımı artık tutamayacağımı anladığımda onları serbest bırakarak ağlamaya başladım. Taehyung'u çok özlemiştim, anlatamayacak kadar çok.
"Jiminie~ ağlama bak ben buradayım."
"Tanrım, gerçekten buradasın. Sonunda geldin. Çok değişmiş!"
Sadece ufak bir gülümseme sunup kollarını benden ayırdığında hyung'lara döndü. Hepsiyle selamlaşıp sarıldıktan sonra etrafa baktı ve iç çekti. Resimlerin çoğu Rose ve Taehyung'tu, ağlaması yüksek ihtimaldi. Ama Rose gelecekti, onu fazlasıyla özlemişti.
Oturup hep birlikte çay içip muhabbet ettikten sonra Taehyung benim ve Jin hyung'un yüzüne baktı.
"Birini mi bekliyoruz."
"Ne kadar da meraklısın öyle."
"Oh, kim gelecek?"
"Bilm-"
Gıcırdayan kapıyla gözlerim dolmaya başladı, Rose sonunda gelmişti. Koskoca bir yıl geçtikten sonra dönmüştü. Oturduğum sandalyeden kalktım ve Rose'nin kollarımın arasına girmesini bekledim. Saçları sandığımın aksine simsiyahtı, gelmeden önce boyatmıştı sanırım. O geldiğinde saçlarımızı boyatacaktık, söz vermiştik. Ağlayarak bir süre sarıldıktan sonra geri çekildi. Gözleri Taehyung'u bulduğunda titremeye başladığını hissetmiştim. Sanırım tüm yol boyu ağlamıştı, gözleri kızarmış ve dudakları şişmişti.
Hepimizle sarıldıktan sonra sandalye çekip oturdu ve derin bir nefes aldı. Ağlaması konuşmasına engel olsada dudaklarını araladı, gözleri Taehyung'a odaklıydı.
"Artık tamamen buradayım. Sözleşme bitti ve grup dağıldı. Sadece arada konser ve fanmeetinglere gideceğim. Sizi bir daha asla bırakmayacağım. Çok özledim sizi."
"Sen ciddi misin?"
"Evet Yoongi oppa, artık birbirimizden uzakta olmamıza gerek yok. Geri dönmeyeceğim."
Gözlerimin önüne Rose'nin havaalanındaki halleri geldiğinde buğulanan gözlerimi aldırış etmedim.
"Geri döneceğim Taehyung, ne olur ağlama."
"Dönmeyeceksin Rose, dönmeyeceksin biliyorum. Ne olur gitme."
"Gitmem gerekiyor sevdiğim. Lütfen böyle yapma. Geri döneceğim. Söz veriyorum."
"Senide kaybedemem Rose, ne olur gitme."
Taehyung'tan ayrılarak gözlerini sildi ve burnunu çekti Rose, hepimize sarıldıktan sonra son bir kez Taehyung'a baktı. Ağzını oynatarak "beni bekle" dediğini görebilmiştim. Ağlayarak uçağına ilerlerken Taehyung ağlamaktan kızarmıştı. Onu toparlayamayacaktık.
Tebessüm ettim. Rose sözünü tutmuştu. Sevdiği adamı bırakmamıştı, geri gelmişti. Taehyung ağlayarak masadan kalktı ve Rose'yide kaldırdı.
"Bana beklememi söylemiştin Rose."
Rose usulca başını salladı, söylemişti.
"I have died everyday waiting for you"
"Darling don't be afraid I have loved you"
"For a thousand years"
"I'll love you for a thousand more"
"And all along I believed I would find you"
"Time has brought your heart to me"
"I have loved you for a thousand years"
"I'll love you for a thousand more"
Rose ağlayarak Taehyung'a sarıldığında Taehyung'un bu şarkıyı Rose'ye yazdığını fark ettim. Taehyung Rose'yi, Rose Taehyung'u çok seviyordu. ~
•A thousand years şarkısını Taehyung'un Rose'ye yazdığını düşünün. Ve mutlaka şarkıyı dinleyin, çevirisinide kontrol edin. İyi geceler~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Jeon || {Jikook} ✅
Fiksi Penggemar"Birbirimizi sevmemiz çokta zor değil" "Her seferinde ilk günkü gibi bakarsak birbirimize." @rossieyl 'e ithafen🌿