[7]

161 33 10
                                    

Yerim K: Nerdesin?!?
Bana nerde olduğunu söyle JungKook!

Jungkook: Jungkook'un sevgilisi misin sen?
Meraklanma güzelim biz onunla güzelce ilgileniyoruz

Yerim K: Sen kimsin ya?
Telefonu ona ver.
Hemen!

Jungkook: Şuan biraz meşgul, ellerini kullanabileceğini pek sanmıyorum.
Son kez söylemek istediğin bir şey var mı? İletirim

Yerim K: Konum at
Emin ol benim bulmamı istemezsin

Jungkook: Işınlanmadığın müddetçe onu kurtaramazsın
Ama en azından cesedini kurtarabilirsin belki.
*Konum*
Bekliyoruz.

Yerim telefonu cebine koyup adrese doğru gitti. Adres yakındı. O yüzden biraz daha rahattı.

Köprü altına giderken -başka bir yer bulamadılar herhalde- kısa bir telefon görüşmesi yaptı. Çünkü bu şuan için oldukça gerekliydi. Ekran görüntüsü aldığı konuşmayı da mesaj olarak gönderdi.

Köprünün az ilerisinde durdu. Zorda olsa saklandığı yerden görüyordu. JungKook ağzındaki kanı umursamadan yere doğru bakıyordu. Orda can vermek istediğini ikisi de çok iyi biliyordu.

Yerim telefonunu çıkartıp mesaj kısmına girdi. Mesaj falan yoktu. Bakışları yine karşıda durunca, alayla gülümsedi. Tam vaktinde gelmişlerdi.

....

"İyisin iyi." diyerek içeriye girdi Yerim. JungKook kafasını kapıya doğru çevirdi. O günkü gibi yine gizlenmiş olan kızı izledi. "Git burdan."

Yerim onu takmayarak yattığı yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Gözleri JungKook'un suratını inceliyordu. Burnunda az iz vardı. Kaşı baştan sona yarılmış, bir bant ile duruyordu. Dikiş atıldığı belliydi.

JungKook gözlerini ondan çekerek tavanı incelemeye devam etti. Ona mesaj attığından beri daha çok dayak yiyor gibi hissediyordu. Ama bu doğru değildi.

"Taburcu oluyorsun. Artık kalk." Kıza bakma gereği bile duymayarak, ona cevap verdi. "Seni ilgilendiren bir kısım yok. İşine bak."

Aslında ona kötü davranmak istemiyordu. Ama insanlara güvenmeyi, Ailesi onu terk ettiği gün bıraktı. Ona asla güvenmeyecekti.

Yerim ayağa kalkıp JungKook'un üstündeki örtüyü çekti. Kolundan tutup kaldırmaya çalıştı fakat JungKook ona hiç yardımcı olmuyordu.

JungKook kafasını kıza çevirip baktı. Derdinin ne olduğunu çözmek istiyordu. Ya da ona neden yardım ettiğini...

"Şuan yüzündeki maskeyi çok rahat açabilirim biliyorsun değil mi?"

Yerim sesli gülerek ona baktı. "Biliyorum. Ama bunu yapmayacağını da biliyorum." JungKook soran gözlerle ona baktı. "Nasıl bu kadar eminsin?"

"Çünkü sana güveniyorum."

.....

"Ayağının kırık olduğunu söylemedin Jeon!" diye sitemle bağırdı Yerim. JungKook zorla yürüyordu. Hastanenin bahçesine inince ilk banka oturdular. Yerim derin derin nefesler alıp veriyordu.

"Bana yardım etmek zorunda olduğundan hiç bahsetmedim." Yerim Jungkook'a göz devirerek cevap verdi. Her ne kadar görmeyeceğini bilsede.

"Polisleri işin içine katmakla ne kadar mükemmel bir iş yaptın biliyorsun değil mi? Sayende dayak yiyeceğim kişi sayısı, kendinden emin bir şekilde artıyor."

Yerim kafasını ona doğru çevirdi. "Biliyorum. Merak etme artık sana bulaşma niyetine girmeyecekler. İşleri şuan benim kim olduğumu bulmakla geçecek."

"Ve seni bulamayacaklar." Yerim kafasını yere çevirdi. "Merak etme. Kimliğimi açıklarım."

Kafasını tekrar kaldırarak Jungkook'a döndü. "Hadi adresi ver de seni eve bırakayım. Araba hastanenin garajında. Burda bekle alıp geleyim."

Koşarak garaja doğru ilerleyen kızın arkasından baktı Jungkook.

Kimsin sen?

...

Arabayla yavaş bir şekilde Jungkook'u bıraktığı yere yaklaşan Yerim, görmek istediği beden yerine boşlukla karşılaşınca arabayı durdurdu. Zaman kaybetmeden kendini dışarı atarak arabanın etrafından dolandı.

Nereye gitti bu çocuk!

İçinden sitem ederken etrafına bakındı hızla.

"Jungkook!!" Bahçede bulunan birkaç kişi ona döndüğünde önemsemedi.

"Aisshh! Şaka mı yapıyorsun!! Jeon Jungkook!!!"

Sinirle bağırıp kafasındaki peruğu yırtarcasına çıkardı. Ellerini beline koyarak etrafı incelediğinde Jungkook'u tekrar görememenin etkisiyle saçlarını karıştırdı.

Fakat Jungkook ordaydı. Biraz ileride ağaçların arkasında Yerim'i izliyordu kaşları çatılı bir şekilde. Kahverengi uzun saçlar nedense ona çok tanıdık gelmişti.

Sanki ufak bir ipucu daha bulsa dilinin ucundaki isim dökülecekti dudaklarının arasından ama çıkartamıyordu bir türlü.

Ağrıyan ayağına yük vermeden arabasına binip uzaklaşan kızın arkasından bakarken defalarca içinden sorduğu soruyu dile getirdi.

"Kimsin sen? Kimsin?"

JungRi//Texting✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin