Jungkook bahçeye adımını attığında kafasındaki kapşonluyu farkedilememek için daha çok indirdi. Çünkü, farkedildiği an sebepsizce dayak yiyordu.
Bu yüzdende bu lanet olası yerden kurtulmak istiyordu. Her gün sebepsizce dayak yemekten yorulmuştu. İşe her gittiğinde duyduğu hakaretlerde, hergün kapısına dayanıp ev bile denilemeyecek yer için kira isteyen, ölüm tehditleri yağdıran ev sahibinden yorulmuştu. Kapanmayan yaralarından, geceleri ağrıyan kemikleri yüzünden dümdüz yatmaktan yorulmuştu.
Kısacası Jungkook bu hayattan yorulmuştu.
Düşüncelerle dolu kafasını iki yana sallayarak gerçek dünyaya döndüğünde ilk kez sorunsuzca okul binasının önüne geldiğini farketti.
Ama neden?
İçinde oluşan merak ile yerdeki bakışlarını bahçeye çevirdiğinde ileride bir kalabalık gördü.
Nerdeyse bütün okulun toplandığı yere çekinerekten yaklaştı. Dayak yemekten korkuyordu elbette ama merakı daha ağır basıyordu.
"Neler oluyor?"
Kendi sormak istediği soruyu, yanındaki arkadaşına soran kızı duyduğunda kulaklarını kabartarak gelecek cevabı dinledi.
"Grubuna ihanet etmiş sanırım. Birini kollamış mı ne. Tam bilm...."
Duyduğu şeyler ile kalp atışları, belki de yıllardır ilk kes böyle atıyorlardı, anında hızlanırken kimseyi umursamadan kalabalığı yararak ortada bulunan kaosu göremeye çalıştı.
"Sen- ne-hadle-bana-hesap-sorarsın!"
Güç bela kalabalığın en önüne gelen Jungkook görüş açısına giren Irene ile donup kaldı.
Böyle bir şey yapmış olamaz değil mi?
Korkuyla gözlerini yerde tekme yiyen beden çevirdiğinde tanıdık olan o saçları gördü önce. İki büklüm olmuş vücudu ile tekmeleri önlemeye çalışan bedenine bakıp suratına çıkardığında bakışlarını ikinci bir şokunu yaşadı Jungkook.
Kim Yerim!! Kim Yerim'miymiş?!
"Seni sürtük!"
Irene tekmelerine ve hakaretlerine aynı şekilde ederken Jungkook ne yapabileceğini düşünüyordu. Nedensiz bir şekilde ona yardım etmesi gerektiğini hissediyordu içten içe.
Hızlı bir şekilde bakışlarını Yerim'in grup üyelerinde dolandırdığında onların bu sahneyi bir film gibi izlediğini gördü.
Adi itler!
Bir anda gelen cesaretle hızla kendini Yerim'e siper ederken kalabalık dahil olmak üzere herkes şok olmuş bir şekilde yerdeki ikiliye bakıyordu.
"Yerini nasıl da biliyor ama!"
Irene kahkaha ile gülerken arada tekme savuruyordu. Kime vurduğu umrunda bile değildi. Yerim karnını tutarak Jungkook'a döndü. Gözlerini sıkmış, sırtına atılan tekmelere direniyordu.
"JungKook git burdan." Yerim, JungKook'u yanından itmeye çalıştı. Fakat JungKook kıpırdamamıştı bile. "Hayır."
Yerim ayağa kalkarak gözlerini nefretle Irene'e çevirdi. Gözlerini ondan çekmeden JungKook'u kaldırdı. Irene oldukça keyifli bir şekilde ikiliyi izliyordu.
Yerim gözlerini ondan çekip arkada duran TaeHyung ve Jimin'e baktı. İkisine de bunca yıl güvenmekle hata yapmıştı. Jungkook'u satan kişi, onu neden satmayacaktı ki?
Karnını tutarak, Irene'a geri döndü. Yüz ifadesi hâlâ zevk alıyormuş gibi duruyordu.
"Hey millet!" diye bağırdı kalabalığa Irene. "Bundan sonra okulun yeni eziğine merhaba diyin! Ona hoş davranacağınıza eminim." Lafı bitince Jungkook'a döndü. "Artık dayak yemeyeceksin. Arkadaşlarının yanına git Kook."
JungKook alayla karşısında duran kıza baktı. "Öyle mi?" Küçük bir kahkaha atıp devam etti. "Üzgünüm ama şerefsizlik yapmıyorum."
Yerim kaşlarını çatarak Jungkook'a döndü. "Zorun ne? Git burdan!" Sessizce söylemişti. JungKook ona bakma gereği duymayarak Irene'a bakmaya devam etti.
"Vay, Jungkook'umuz cesaret sergiliyor." dedi Irene. "Yerinde olsam sesimi keser ve laf dinlerdim. Hadi kaybol."
JungKook Yerim'e dönerek, "Yürü gidiyoruz." diyip kolundan çekiştirmeye başladı. Yerim kolunu ondan kurtarmaya çalışsada yapamadı. "Son kez söylüyorum. Git!"
JungKook onu ara sokağa -geçen bayıldığı yere- götürüp durdu. Yerim karnını tutarak, yere çöktü. Canı oldukça çok yanıyordu. "Bunu yaptığına pişmansın değil mi?"
Yerim başını kaldırıp Jungkook'a baktı. Hafifçe gülerek, "Sana yardım edeceğimi söylemiştim." dedi. "Ve hayır, şuan pişman değilim. Belki ilerleyen zamanlarda."
JungKook eğilip, Yerim'in tam karşıdan durdu. "Bunca yıl sadece bakıp geçiyordun, şimdi ne değişti? Bana yardım etme nedenin ne?"
Yerim kararlı şekilde gözlerine baktı. Tam olarak cevabını kendisi de bilmiyordu. "Belki vicdanım sızlıyordur."
JungKook ciddiyetle kıza bakmayı sürdürdü. Ona mesaj atan kişinin Yerim olmasını beklemiyordu. Onu bu durumdan kurtaranın da Yerim olmasını beklemiyordu. Artık özgürdü ama neden mutlu değildi? "Beni rahat bırakmanı sana söylemiştim. Laf dinleseydin bu kadar ağrı çekemezdin!"
Yerim gözlerini devirerek yere baktı. "Dayak yersem seni anlayacağımı söyleyen sendin. Dolaylıda olsa, laf dinlemiş oluyorum." JungKook kaşlarını çatarak ona baktı. "Şimdi rolleri değiştik. Git ve hayatını yaşa. Mümkünse, benden uzak dur."
Yerim duvardan destek alarak ayağa kalktı. JungKook ise onu taklit ederek kalktı. "Peşimden gelme." dedi. "Hastanenin yolunu biliyorum. Sırtına almana da gerek yok." Hafif sırıtarak yavaş adımlarla uzaklaştı.
JungKook ise arkasından sessizce seslendi. "Dediğin gibi, rolleri değiştik. Ve senin rolünde 'gitmek' yoktu Kim Yerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JungRi//Texting✓
Fiksi PenggemarºBana hayat olmanı istiyorum prenses. Tekrardan yaşamama yardım eder misin?º [Başlangıç: 10.12.2018]