[6]

189 33 13
                                    

"Canım sıkıldı!" diye bağırdı Jessica. Ve bu ilk değil, son da olmayacaktı.

Mark ayaklarını önündeki sıraya rahat bir şekilde uzattı. Jessica'yı bir tarafına bile takmıyordu. Jimin ve TaeHyung cam kenarında sigara içerken, Yerim sınıfa yeni adımını attı.

Tiffany Yerim'i gördüğü gibi, "Yerim de geldiğine göre, grup tamam." dedi. Yerim göz devirmemek için zor tutuyordu kendini. Başta Mark olmak üzere, çoğundan nefret ediyordu.

Johnny ve Wendy fingirdeşmeyi bırakarak ortama döndü. TaeHyung ve Jimin de sigarasını söndürüp, masaya yaklaştı.

"Aklıma bi fikir geldi." dedi Mark pislikçe gülerek. Jessica hemen kulak kabarttı. Çünkü sıkıntıdan patlayacaktı. "Tahmin edeyim, JungKook'u döveceğiz."

Yerim, Wendy'nin lafına katılarak gözlerini devirdi. Diğerleri ise Mark'a bakmaya devam ediyordu. "Güzel fikir ama başka bir şey yapacağız."

Jimin, "Neymiş o Mark?" dedi gözlerini kısarak. Mark gülerek cevap verdi. "Dolabını karıştırıp onu rezil edeceğiz."

Jessica ve Johnny kahkaha ile gülerken, Wendy ve TaeHyung sırıtmakla yetindi. Yerim ve Jimin ise gözlerini devirdi. Tiffany onları dinlemiyordu bile.

"Eline ne geçecek?" dedi Jimin. "Bildiğim kadarıyla dolabını kullanmıyor. Kullansa bile içinden bir şey çıkmaz." Yerim devamını getirdi. "Artık kendine uğraşacak başka birini bul Mark."

Mark soran gözlerle Yerim'e baktı. "Ne o, ona acımaya mı başladın? Ya da..." Sırıtarak cümlesini tamamladı. "Aşık mısın?" Kahkahası sınıfı sararken, Yerim oturduğu yerden kalktı. "Komikmiş Mark. Güldük."

Mark ayağa kalkarak, "İsteyen gelsin, ben gidiyorum." diyip sınıftan çıktı. TaeHyung, Jessica, Johnny ve Wendy peşine takıldı. Yerim ise derin bir nefes alarak peşinden gitti.

Tek dileği, Onun başına bir şey gelmemesiydi...

....

"Bakın burda ne vaar!" diye bağırdı koridorda Mark. Dolabın içinden aldığı küçük kutuyu havaya kaldırdı. "Biri Kookie'mize hediye almış. Ah, ne tatlı ama!"

TaeHyung dolabın içinde olan kitapları yere atarken, Jessica kahkaha ile Mark'a bakıyordu. Johnny Mark'ın elindeki kutuyu alarak açtı. Yerim ise elini yumruk yapmış sıkıyordu.

Johnny kutunun içinde olan saati eline alıp inceledi. "Çalmış mı lan bu? Dostum bu çok pahalı!"

"Ah içinde not var." diyip kağıdı kutudan çıkardı Wendy. Kağıdı açarken, "Bence artık yeter!" diye bağırdı Yerim. Gittikçe sinirleri bozuluyordu.

"Son zamanlarda bu iti korumaya başladın bakıyorum Yerim? Hayırdır?" Yerim Mark'a gözlerini devirerek cevap verdi. "Çünkü artık eğlenceli değil."

"Oha! Çocuğun doğum günüymüş." diyip sırıttı Wendy. "Doğum günün kutlu olsun JungKook. Dolabını kullanmadığını biliyorum. Ne zaman görürsün bilmem ama olsun. Umarım beğenirsin. Ve biletler gibi onu da çöpe atma seni salak!"

"Kim lan bu? Bilet falan?" Johnny kağıdı inceledi. "Bilgisayar yazısı bu!"

"Ooo, JungKook reis geldi." Jessica Jungkook'a seslenince bakışlar ona döndü. JungKook onları anlamaya çalışarak hepsine tek tek bakıyordu.

"Doğum günü çocuğu, gel buraya." JungKook, Mark'a boş gözlerle bakmaya devam etti. Mark dişlerini sıkarak, JungKook'u yakasından tutarak dolaplara itti. JungKook kafasını vurmasına rağmen, tepkisizce duruyordu.

Mark, Jungkook'a doğru eğilip, "Sana kim bilet aldı?" diye sordu.

Genç oğlan içindeki öfkeyi bastırarak sakince karşısında ki ite baktı. "Bilmiyorum."

Dudaklarından dökülen kelime ile Yerim kaşlarını çatarken, aldığı cevaptan memnun olmayan Mark tıslayarak konuştu. "Sana kim bilet aldı!?"

"Bilmiyorum."

Jungkook tekrar aynı cevabı verdiğinde istemsizce gözlerini koridorda dikilen bedenlerde dolaştırdı.

Biliyordu. Mesajlaştığı kız buradaydı. Onun bu halini izliyordu. Kendi elleriyle yarattığı kaosu izliyordu ve kaosun tam ortasında da Jungkook vardı.

"Çocuklar... Kookie'ciğimiz oyun istiyor sanırım."

Önündeki Mark yeniden konuştuğunda ona döndü ve o iğrenç gözlerine baktı Jungkook. "O zaman bizde oynarız değil mi Johnny?"

Pis bir şekilde sırıtıp Jungkook'un yakasından tutan Mark onu koridorda sürüklemeye başladığında bir kaç kişi daha arkasından geliyordu.

Tökezleyerek ilerleyen Jungkook umarım bu sefer huzura kavuşurum diye dua ederken bir anda Mark'ın durmasıyla kaşlarını çattı.

Kafasını kaldırıp durmasını sağlayan şeye baktığında kaşları daha çok çatıldı.

"Mark Grey! Sanırım tatlı arkadaşınızı almam lazım!"

Küçük bedenine rağmen sert bakışları ve duruşuyla herkesin titremesini sağlayan -ki buna Mark'da dahil- Irene Bae ellerini önünde bağlamış karşılarında dikiliyordu.

Olamaz değil mi? Mesajdaki kişi Irene olamaz?!

Jungkook aklına dolan düşünceler arasında boğulurken Yerim'in suratı istemsizce kasıldı. 'Bu kızın burada ne işi var?' diye düşünürken yanındaki Jimin iç sesine tercüman oldu. "Nereden çıktı bu?"

Yanındaki oğlana cevap vermeden Jungkook ve Irene kitlenen Yerim olacakları büyük bir sıkıntı ile izliyordu.

"N-neden? O şuan benimle!" Mark kekelesede bütün cesareti ile önündeki kıza cevap verdiğinde Irene ufak bir kahkaha attı.

"Çocuklar!"

Verdiği komut ile bir anda yanlarında biten Luhan ve Eliot ile Jungkook bir anda Mark'ın tutuşundan kurtarıldı.

Kendini bir mal gibi hissediyordu. Okuldakilerin kuklası. İstedikleri yere itip kaktıkları bir oyuncak...

"Gidelim!"

Genç kız korkutucu bakışlarını son kez şaşkın grubun üzerinde gezdirdikten sonra Luhan ve Eliot'in kolları arasındaki Jungkook'la oradan ayrıldı.

"Bu neydi şimdi?!"

Tiffany öfke ile konuşurken Mark sinirle dolaplardan birine tekme geçirdi. Bu esnada Yerim hiç olmadığı kadar endişeliydi. Jungkook Irene'nin elindeydi... Ve onu Amerikan başkanı bile gelse kurtaramazdı.

Hızlı adımlarla ters yöne doğru ilerlemeye başlayan Yerim arkasından seslenleri umursamdan orayı terk ettiğinde aklında sadece Jungkook vardı. Onu nasıl kurtaracağı... Bunu neden düşünüyordu bilmiyordu fakat onu kurtarmalıydı. Ne pahasına olursa olsun...

JungRi//Texting✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin