[21]

188 29 30
                                    

Yerim kırılan kapıya bakarak, JungKook'u içeri soktu. Kapı ile sonra ilgilenebilirdi. JungKook ayaklarını yere sürte sürte salona geçti. Koltuğa yavaşça yatarken, yeniden bu eve girmenin nefretini yaşıyordu.

JungKook artık bu işten sıkılmıştı. Ölümsüz olduğunu bile düşünmeye başlamıştı. Azrail onu ziyarete gelmemekte oldukça ısrarcı olsa da, JungKook bir dahaki sefere ölmeyi becerecekti. Ve bu kez kimseye mesaj atmayacaktı.

"Sana diyorum, beynin nerde?" JungKook kendisine seslenen bedene bakışlarını çekti. Buz gibi olduğunu düşündüğü bakışlarla Yerim'i süzdü. "Ne var?"

Yerim elindeki kanlı havluları bir poşete koyarken, bileğiyle saçlarını arkaya atmaya çalışıyordu. Hayatında ilk defa kanla bu kadar iç içeydi. "Kapı kırık. Kanları temizleyeceğim su yok. Burda kalamayız. Otele gidelim. JiYong Hyung falan da direk otele gelir."

JungKook bakışlarını kararmış tavana çekti. Lambanın olmadığını yeni fark ediyordu. "5 yıldızlı olmazsa gelmem." Hafif gülerek devam etti. "Narin vücudum düşük seviyelere alışık değil."

Yerim yalandan kahkaha atarak, ciddileşti. JungKook onu sinir ediyordu. "Sana laf yetiştirmeyeceğim. Kalk gidiyoruz."

Mesaj sesi odaya doldu. Yerim telefonunu çıkarmadan önce iğrenerek ellerini üstüne sildi. Hiç değilse telefonu temiz kalacaktı. Mesaj TaeYang'tan gelmişti.

TaeTaeYang; İstanbul'a indik. Yarım saat sonra aktarmalı olarak Amerika'ya geleceğiz. Tahminen oldukça geç geliriz. Siz dinlenin, beklemeyin bizi. Sabah görüşürüz.

Yerim K: Olmaz Oppa. Burayı bilmiyorsunuz. Hem gelince nereye gideceksiniz?

"Sevgilin mi?" Yerim başını kaldırmayıp gözleri ile JungKook'a baktı. JungKook onu umursamıyordu bile. "Evet. Şimdi ona gideceğimiz otelin ismini vereceğim."

TaeTaeYang: Bir otelde kalırız. Bay Kim'in gece vakti bizi görmesinden hoşlanacağını sanmam.

"Ben gelmiyorum sen git." Yerim Jungkook'a cevap verme gereği duymayarak TaeYang'a cevap verdi.

Yerim K: Bizde *** otelde olacağız. Havaalanına yakın. Sizde oraya gelin. Oda numarasını sana atarım.

Telefonunu cebine sokarak JungKook'un yanına gitti. Kolundan tutarak kaldırmaya çalıştı. Ama JungKook hareket dahi etmiyordu. "Kalksana!"

JungKook onu duymazdan gelerek tavanı izlemeye devam etti. Yerim ise kaldırmaya çalışıyordu. "JungKook, zaten kolum senin yüzünden daha fazla ağrıyor, daha çok içine etme!" Bir kez daha koluna asıldı. "KALKSANA GERİZEKALI!"

JungKook birden oturur pozisyona gelince Yerim birden afalladı. Neyse ki düşme gibi bir olay gerçekleşmedi. "Sana gelmiyorum dedim!" JungKook Yerim'e bakarak devam etti. "Git burdan!"

Yerim gözlerini devirerek geri adım attı. "İyi, geber burda." Arkasını dönüp salondan çıkmadan önce JungKook'a döndü. "Ha bu arada, seni hastaneye tek başıma götürmedim. Ve peşimden gelmediğin sürece de, sana hangi düşmanının yardım ettiğini söylemeyeceğim. Kendine iyi bak." Gülerek el sallayıp salondan çıktı. Apartmanın ayakta zor duran merdivenlerini ağır ağır inerken arkasından gelen sesi duyabiliyordu.

Binadan çıkarken Jungkook'un varlığını yanında hissettiğinde soğuk bir sesle konuştu Yerim.  "Hani gelmeyecektin?"

"Kim yardım etti?"

Jungkook Yerim'i umursamdan aynı onun gibi soğukça sorduğunda, genç kız ellerini polarının cebine soktu.

"Biri işte."

JungRi//Texting✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin