Yavaş yavaş kavuşmaya

407 10 0
                                    

Herkes otele geri döndüğünde Mehmet'in yanına uzandı Zeynep. Gözünü alamıyordu yüzüğünden, Mehmet bunu fark etti.

"Sen hiçbir zaman diğer kızlara benzemedin. O yüzden bizim rengimizi seçtim yüzüğünde. Bizim aşkımızın rengi mavi ve sesi de vaveyla. Yani çığlık. Kalbim tekrar attığında senin çığlığın doldurmuş hastaneyi. Kendimde değilken ara ara aynı çığlığı duyuyordum. Sende o çığlıktan bahsedince doktora sordum. Sen kriz geçirirken devamlı acı bir çığlık atıyormuşsun duyduğum senin sesinmiş. Bilincim yerinde değilken bile başkasını değil seni duyuyormuşum. Masallardaki gibi beni öpücüğünle hayata döndürdün. Sende ben gözümü açana dek tek kelime etmemişsin."

"Ben çığlık attığımın bile farkında değildim başkasına aitmiş gibi geliyordu. Evet, sen duymayacaksan sesimi konuşmanın anlamı yoktu. Sana söylenmeyecekse kelimeler anlamlarını yitirmişti. Anladım ki ben sen olmuşum Mehmet, sensiz bu dünya çorak toprak bende o toprakta ölmeye yüz tutmuş bir çiçeğim. Varlığın varlığımdır. Şükür seni bana verene."

"Biz aşkımızı kanıtladık bence efulim. Ayılıkla, ölümle, ihanetle sınandık ama aşkımızın akıyla çıktık bu sınavdan. Bundan sonra sır, oyun, yalan yok söz veriyorum sana. Şimdi yanındaki çekmeceyi açar mısın?"

Zeynep merakla kalktı uzandığı yerden çekmeceyi açtı. Bir zarf vardı "Bana yazdığın başka bir mektup mu yoksa" dedi gülerek ve beklentiyle.

"Hayır sana değil. İstifa mektubum o. Milli İstihbarat

Teşkilatından ayrılacağım."

"Neden?"

"Yapamam artık Zeynep. Önceden ardımda bekleyenim yoktu ama artık sen varsın. Göreve giderken sana yalan söylemek ya da senden saklamak istemiyorum. Yaşadıklarımızdan gördüğüm ben zarar görürsem sen buna dayanamazsın. Göz göre göre hayatımızı zora sokmayacağım."

"Emin misin Mehmet benim yüzümden işinden olmanı istemem. Dayanmaya çalışırım, alışırım zamanla."

"Sen mi? Güldürme beni Zeynep. Ben altı ay göre gittim diyelim sen ikinci günü beni aramaya başlarsın. Seni çok iyi tanıyorum bende bu işi yapamayacağımı düşünüyorum artık. Trabzon'da, şirkette çalışırken daha mutlu olduğumu anladım."

"Sen nasıl istersen öyle olsun o zaman."

Zeynep bencilce mutlu olduğunu hissetti. Sadece normal bir hayat istiyordu Mehmet ile birlikte. Doya doya öpüp kokladılar birbirlerini, özledikleri huzurlu uykuya bıraktılar en sonunda kendilerini.

Selo Mehmet'e sertçe karşı çıktı. "Saçmalama Mehmet, istifa ne demek. Bilmiyor musun bunun geri dönüşü yok."

"Biliyorum Selo benim kesin kararım budur. Şimdi gerekli işlemler sana devrediyorum ben her şeyi hazırladım." Mehmet'in bakışlarındaki kararlılığı görünce ne söylese faydasız olacağını biliyordu Selo. Sustu ve kabullendi bu yüzden. Helalleşip vedalaştılar.

Selo odadan çıkınca Zeynep girdi içeri. Mehmet'in yüzüne bakıyor orada bir tereddüt arıyordu işi bırakmasıyla ilgili ama yoktu. Gülümsedi ve koluna girdi adamın "Herkes bizi bekliyor aşağıda hadi gidelim artık kendi şehrimize" dedi.

Kapıyı açtıkları anda kapıdaki kadını görünce şok oldular. "Alev." Mehmet'in ağzından çıkan ismi duyunca ister istemez gerildi ve kolunu iyice Mehmet'e doladı. Mavi gözlerini kısıp sert bir şekilde "Mehmet gördüğünüz gibi gayet iyi Alev Hanım. Bizde gidiyorduk, size iyi günler" dedi. Kolundan çekiştirdiği halde Mehmet kıpırdamamıştı. "Gel Alev kısa bir konuşma yapabiliriz" dedi. Kızı kendisiyle birlikte içeri sokup kapıyı kapattı adam.

AŞKIN SESİ VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin