28. AteşDağlı "Ölemezsin!"

12.4K 599 70
                                    

Yarın Akşam..

Gergin bir gün, gergin bir akşam !

Kendimi bu akşam öylesine gergin hissediyordum ki, Yusufa karşı nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyordum. Kendi de söylemişti bu geceden sonrası olmayacaktı. Bitiyordu.

İyide neden şimdi ? Neden bu gece..

Merak ediyorum. Benden bu kadar mı çabuk sıkılmıştı, vazmı geçiyordu benden.

Derin soluk aldım. Düşüncesi bile nefes almamı zorlastırırken, kendime iskence eder gibi burada odamda oturmuş karafamda kurmaya devam ediyordum.

Bugünde hava, sanki bana inat eder gibi öylesine güzeldi ki sanki tüm yıldızlar gökyüzünde sıraya dizilmiş, bana son kez veda ediyor der gibi parıl parıl parlıyordu.

Bu resmen kendime yaptığım bir eziyetti.

Tekrar derin soluk aldım.

Niye bilmiyorum ama bugün içimde kötü bir his vardı.

Göğsüm daraldı. nefes almak bile simdiden zor gelmeye başladı.Böyle düşünüp durmakla bir yere varılmayacaktı. Anlaşıldı.

Pencere kenarında oturup yıldızları izlemek yerine artık kendimi toparlamalı, ne olacaksa olmalıydı.

Kararlı olmalı, Bu zor günü atlatmanın bir yolunu bulmalıydım.

O an başımı bahçe kısmına çevirmem ile ağaçların altında parlak bir ışık görür gibi oldum.

Kaşlarımı çattım. Doğrumu görüp görmediğimi anlamaya bilmek için gözlerimi ışığın göründüğü kısımda bir süre sabit tuttum. Ancak görülürde herhangi birsey olmadığına emin olunca, bu durumun bana aklımın bana oynadığı bir oyun olduğunu düşündüm.

Sanırım tüm gün odamda labro ve yavruları ile zaman geçirmek bende iyi bir etki yaratmamıştı bu sayede bunu da anlamış olmuştum.

Yoksa sifiri karanlık olan ormanın içinde ışık görünmeside nedemekti.

Ürperdim.

Aynı anda odanın kapısı tıklandı.

Oturduğum yerde sıçradım.

"Lanet olsun tamda sırası !"

Elimi çarpan kalbimin üzerine yerleştirdim. Kalbimin davul gibi atan ritmine karşılık derin soluk aldım.

"Gel.." dedim.

Herhangi bir ses gelmeyince.

Kaşlarımı hafifçe çattım.

Kapım gerçekten tıkanmıştı öyle değil mi ?

"Gelebilirsin "dedim bu sefer daha yüksek sesle.

Yine kapı açılmadı.

"Yusuf ?"

Herhangi bir ses gelmeyince pencere kenarından çekildim. Kapıyı kendim açtım. Kapının önünde kimsecikler olmayınca, daha doğrusu Yusufu görmeyince şaşırdım.

Etrafa bakındım. Koridorda da görünmüyordu. O an ayağım yerde duran kırmızı şık bir kutuya çarpınca başımı yere çevirdim.

"Bu da ne böyle ?" diye mırıldandım.

Hiç düşünmeden eğildim. Kutuyu kucağıma aldım. Baya ağır olduğunu fark edince şaşkılığıma birde merakıda ekledim. Kutuyu yatağın üzerine bıraktım.

Oldukça şık görülen kutuya birde uzaktan baktım.

"Vay canına.." diye mırıldanıp kutunun üzerindeki kartı elime aldım. Kartı açtım.

ATEŞDAĞLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin