Başucumda Müzik (Kürşad Başar)

658 12 0
                                    

"Ben yalnızlıktan korkarım. Işıkların yanmadığı yerlerde uyuyamam. Hiçbir zaman yalnız kalmak istemedim. Ama kaldım. Belki de dünyanın en kalabalık insanıyken bile yalnız kaldım."

***

"Salıncağa bindiğim zaman hissettiğim o heyecanı, içimdeki o çekilmeyi, hayatımın en güzel öpüşmesinde de duydum. Ve belki de o anda, yıllarcafarkında olmadan aradığım şeyle yeniden karşılaştığımı anladım. Bütün o kitaplarda, filmlerde, şarkılarda, şiirlerde aşkı anlatıyorlardı. Yalnız onlarda değil, çok daha eskilerde, elimize geçen en eski yazılarda, efsanelerde, masallarda, duvara kazınmş resimlerde de... Gizemli bir duygunun sizi alıp götürdüğü maceraları yaşamayanlar bile onun coşkusuna kapılıp bambaşka alemlere gidiyordu. Kitaplar yazıp, deneyler yapıp, neredeyse bilimsel denklemlerle bu duyguyu anlatmaya uğraşanlar çıkmıştı. Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."

***

"Acaba çocukluk mu kentleri güzelleştirir anılarda? Yoksa gerçekten de yıllar geçtikçe bozuyor muyuz onları?"

***

"Eğer günün birinde, gerçekten de bir başkasına, 'her şey silindi ve artık yalnız sen varsın' diyebildiyseniz ya da bunu gerçekten hissettiyseniz, bunun yalnız ayaklarınızı yerden kesen değil, aynı zamanda ne korkunç bir duygu olduğunu da bilirsiniz."

***

"...çünkü hangimiz günün birinde karşımıza çıkan beklenmedik bir rastlantının, masallarda küçük kahramanımızın karşılaştığı ve bütün macerayı başlatan o sihirli işaret olduğunu anlayabilir ki?"

***

"Hatırlamak güzeldir derler. Hayır, değildir. Anılar bir an için bizi gülümsetse bile hemen sonra elimizi uzatıp tutmaya çalıştığımızda silinip giderler ve ne yaparsak yapalım ancak acı verirler."

***

"Her zaman sizin dediklerinizi yapacağını sandığınız içinizdeki benliğin birdenbire kendi başına, sizi dinlemeden, asi bir çocuk gibi çılgınca davrandığını farketmenin çaresizliği, onunla başa çıkamadığınızı görmenin verdiği şaşkınlık ve aynı zamanda onun peşinden giderek başka hiçbir şeyde bulunmaz bir heyecan duyduğunuz o maceranın vazgeçilmez çekiciliği... Bildiğim diller var ama hiçbir dilde o an içinde bulunduğunuz duyguyu anlatabilecek sözcükler yok."

***

"...güllerin içinden O'nun el yazısı çıkıyor: 'Çiçekleri aldığın zaman asla unutmayacağımıza söz verdiğin şarkıyı duyacaksın. Uzaklıkların bir anlamı yok... Eğer gerçekten de aramızda, senin bir keresinde söylediğin gibi gizemli bir bağ varsa, onu taşıyacağını sandığım bu güzel şarkıyı dinle... Seni bana getirdiği gibi beni de sana getirsin. Ne düşündüğünü bilmiyorum. Ama nereye gidersen git peşinden geleceğimi bil. Bazı rastlantılar alınyazısından başka bir şey değildir ve söyle bana, onu kim değiştirebilir?' "

***

"Hatırlamak yorucudur. Ama başarabilirseniz, hiç unutmazsanız, kaybettiklerinizi, resimleri, ayrıntıları, yüzleri, kokuları, sesleri... Hep yanınızda taşırsanız onları, hatırlamanız gerekmez çünkü onlar hep sizinle kalır. Birer anı, kaybolup gitmiş hayatınızın silik, yıpranmış parçaları, ueniden yaşanıp değiştirilmesi mümkün olmayan soluk fotoğraflar değil, hep şimdiki zaman gibi sizinle beraber gelen hayatın ta kendisi olur. Bazı şeyler unutulmaz. Yanınızdayken bile özlediğiniz, yanınızdayken bile hatırladığınız biri gibi..."

***

"Bilemeyeceğimiz, asla anlayamayacağımız şey, yazgımızın neden böyle olduğu, neden bizi bambaşka bir yere taşıyabilecekken, tam olarak bilemediğimiz küçük bir ayrıntının, beklenmedik bir sürprizin, kaderin küçük oyununun bizi ummadık bir yere atı verdiği... O birkaç saniyelik hayat diliminin bütün bir ömrü nasıl belirlediği... Ne garip bir oyun! Herkes aynı oyunu her keresinde yeniden öğrenmek, aynı hataları yapmak, kendini korumak zorunda. Kimse bu oyunu gerçekten bildiğini söyleyemiyor, bir başkasına nasıl oynatacağını anlatamıyor. Bir kenarda durup yalnızca seyretme şansınız da yok, seyirci bile olsanız oyunun içindesiniz, bir biçimde onun parçası olmaktan başka bir seçeneğiniz yok Peki ama en azından bir yerde durup, oynadığınız rolü değiştirebilir misiniz? Bu yalnızca cesaretle mi ilgili? Yoksa rastlantıları yönlendirdiğinizi sanıyorken aslında onlar mı belirliyor rolünüzü? Hiçbir şeyi bilmeden başlamak ve bütün kuralları kendi başımıza öğrenmek zorundayız. Attığımız her adımın yıllar sonrasını, bilinmeyen bir geleceği belirleyeceğini düşünürsek yaşayamayız. Haksızlık değil mi bu?"

***

Kitaba henüz başlamış olmama rağmen, altını çizdiğim ve etkilendiğim bölümler çok fazlaydı. Hangi birini ekleyeceğimi şaşırdım desem yeridir hatta. Daha başındayım, evet, ama ilerleyen sayfalarda neler ile karşılaşacağımı, hangi can alıcı tümceleri okuyacağımı az çok tahmin edebildiğimden, bu bölümü yeniden güncelleyeceğime emin olabilirsiniz. Eğer okuyan birkaç kitap sever varsa, onlara diyeceğim takipte kalmaları. Başka... Sanırım bu kadar. Görüşürüz!

-kedipijamalikiz

Kahveli SayfalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin