Sabah uyandığımda saat 10'du. Hafta sonu olduğu için 10'a kadar uyumuştum. Sonra da yataktan kalkar kalkmaz sıcak bir duşa girmek istedim ve girdim. Duştan çıktıktan sonra iyice kurulanıp dolabıma yöneldim ve ne giyeceğime karar vermeye başladım.
Karar verdikten sonra üzerimi de giydikten sonra saçımı düzleştirip telefonumu da aldıktan sonra aşağı indim. Mutfağa gidip kahvaltımı yaptım. Kahvaltımı yaptıktan sonra gözlerim hemen annemi aramıştı ama evde annemi bulamadım. Evde yoktu. Telefonla aramayı düşündüm. Annemi aradığımda bir kaç dakika sonra telefona cevap verdi.
"Efendim kızım."
"Anne nerdesin??"
"Ben bir arkadaşımın evine geldim. Sen de gelmek ister misin yanıma??"
Ama hangi arkadaşıydı. Ceyda'nın, Sarp'ın ya da Orçun'un anneleri olamazdı. Çünkü eğer onlardan biri olsaydı, Ceyda, Sarp veya Orçun hemen beni ararlardı. Sen neden gelmedin diye. Sonra bu düşüncelerimden kurtulup annemin telefonda ki sesine kulak verdim ve tekrar annemle konuşmaya başladım.
"Tamam anne, geliyorum. Neresi orası??"
"Ben sana konum atıyorum şimdi."
"TAMAM."
Annem bana konum atınca derhâl evden çıktım ve o konuma göre hareket ettim. Bir süre sonra konum sayesinde bir evin önüne geldim. Ev, aynı bizim gibi çok lükstü. Orası olduğunu düşünerek hemen zile bastım. Kapıyı bir kadın açmıştı. Benim girmemi bekledi. Ben de çok bekletmeden içeri girdim.
"Güzel hanım, anneniz içeride. Buyurun."
der demez kadını takip ettim. Takip ettiğim kadın beni salona, annemin yanına götürdü. Annem de hemen beni görür görmez bana sarıldı.
"Kızım seni tanıştırayım. Bu benim arkadaşım Necla. Bu da benim güzeller güzeli kızım Güzel."
"Merhaba kızım. Tanıştığıma memnun oldum. Gerçekten adın gibi güzelsin."
"Merhaba. Ben de tanıştığıma memnun oldum. Teşekkür ederim."
Evet, herkes bana bunu söylerdi. Tıpkı adım gibi güzel olduğumu. Ve ben de bunu söylemelerinden çok hoşlanırdım. Hiçte bunu duymaktan bıkmazdım.
1 saat sonra öylece orda otururken hemen içeri biri girdi. Anneeee diye seslenerek girdi içeri. Bu ses bir erkek sesiydi. Ben sesin geldiği yöne doğru baktım. Aman Allah'ım!!! Bir de ne göreyim. O. Yani o sesin sahibi, yine o. O Cenk midir ne, işte o...
Ahhh Tanrım. Bu adam niye sürekli benim karşıma çıkıyor. Ya da ben mi onun karşısına çıkıyorum sürekli. Bu nasıl bir tesadüf böyle anlamış değilim hâlâ. Uzun bir süre o bana bakıyordu. Ben ona. Ama şaşırmaktan bakıyordum ona. Öyle yanlış anlaşılmasın yani. Ve onun da bana şaşırmaktan baktığını umuyorum. Zaten bana tabi şaşırmaktan bakacak. Başka neyden bakıyor olabilir kiii. Neyse ben hemen kendime gelip önüme döndüm. Sonra Necla abla
"Haah. Oğlum geldin mii?"
"Yooo annecim, hâlâ yoldayım."
"Cenk. Şu esprilerini bari misafirlerin önünde yapmasan."
"Tamam anne yaaa. Kusura bakma."
Ama gerçekten. Esprisi çok kötüydü. O da aynı bizim Orçun gibi espriye düşkündü anlaşılan. Ama esprileri çok eskiydi. Ben seni Orçun'a götüreyim de sana bir kaç espri öğretsin bari. Diye düşünürken kendi kendime, bir anda kıkırdadım. Ve normale dönmeyi becerebilmiştim en azından. O düşüncelerimi terk edip, yanımdakileri pür dikkat dinlemeye başladım. Necla abla bizi tanıştırıyordu. Daha doğrusu beni. Annem daha öncelerde de buraya geldiği için annemi tanıyormuş.
"Oğlum. Bak bu da Canan ablanın kızı Güzel."
"Biz zaten tanışıyoruz kendisiyle anne."
Kahretsin!! Bunu söylemeseydi nolurdu sanki. Beni daha önce hiç görmemiş gibi yapsaydı. Daha bugün ilk defa görmüş gibi yapamaz mıydı sanki. Nolurdu söylemeseydi.
"Aaaaa öyle miii?? Nerden tanışıyordunuz??" Ben de hemen atladım lafa
"Hiiiçç Necla abla. Yolda tanıştık. Ufak bir tartışma sonucu."
"Evet anne. Arkadaş yolda yürürken telefon kullanmayı çok seviyor galiba." diyince, ben yine atladım araya
"Ben telefonuma gelen mesaja bakarken çarpıştıkta. Ama bana karşı çok kaba konuştu. Oysaki bence hata ondaydı ama o yine de hata bendeymiş gibi davrandı."
"Aaaaa oğlum çok ayıp ama. Özür diledin mi bari."
"Özür dilenilecek bir şey yok ki. Kimse hata bendeydi demez. Hep o hatayı karşı tarafa yükler." diyince, ben yine susmayı becerememiştim
"Ama sen de öyle yaptın. Hatayı karşı tarafa, yani bana yükledin."
"Evet oğlum. Güzel haklı. Hem o kız, sen erkeksin. Erkeklere yakışan şey, hatası olmadığına rağmen kızdan yinede özür dilemektir. Ve sen de öyle yapacaksın. Hadi benim önümde özür dile Güzel'den."
"Ama anne."
"Hadi oğlum. Dile özrünü de kurtul. Yoksa başka türlü seni bırakmayacağımı biliyor sun dimi."
"Ahhh peki anne. Özür dilerim. Güzel. Oldu mu anne."
"Evet oldu. Hem de çok güzel oldu."
Cenk'in ağzından
Ben evimin kapısından içeri girdim ve birden karşımda o kızı görmemle yine ona bakakalmıştım. Evet o kız. Yani Güzel. Yine onunla karşılaşmıştım. Üstelik benim evimde. İşte bunu 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Gelemezdi. Meğersem Güzel, benim annemin arkadaşı Canan ablanın kızıymış. Ben Canan ablayı tanıyordum. Annemin arkadaşlarından biriydi. Ve çok iyi birisi. Çok zarif bir kadın. Ben ilk defa o kadına, yani Canan ablaya daha geçen gün yine bize geldiğinde sarılmıştım. Ama tamam itiraf ediyorum. Ne zaman Canan ablaya sarılsam, içimde farklı duygular oluşuyordu. Sanki o, benim çok yakınımmış gibi. Çok garip bir duygu işte. Ya da her neyse. Anneme çok yakın ya, bana da onun için öyle bir his uyanmıştır. Yoksa başka neden olabilir ki zaten.
Sonra annem bizi tanıştırdı Güzel'le. Zaten bir de şirkette Arkadaşının abisi tanıştırdı. Bir de orda da aynı tanışma şekli olmuştu. Ben de artık bundan sıkılıp, direct biz zaten tanışıyoruz diyiverdim. Yalnız onu söylemem Güzel'in hoşuna hiç gitmemişti. Amaaann banane yaaa. Gitsin gitmesin benim umrumda bile değil doğrusu. Ama bunun sinirini benden almak istediği için olmalı kii, hemen bizim şu çarpışıp tanışma faslını ayrıntısız bir şekilde anlattı. Anlattı anlatmasına ama, annem de benden ısrarlı bir şekilde ondan özür dilememi istedi. Ben de annemin ne kadar ısrarlı bir kadın olduğunu biliyorum. Dediğini yapmazsam eğer, beni hiç bir yere bırakmazdı. Dediğini yaptırana kadar. Ben de çaresizce özür dilemek zorunda kaldım. Ama onun zafer gülüşünü görebiliyordum. Ben ondan özür dilemiş olabilirim belki. Hatta ilk defa birinden, ve hatta ilk defa bir kızdan özür dilemiş olabilirim. Ama bunu ona ödetecektim. Biliyorum, çünkü ödetmeden içim rahat etmezdi. Ona bunu ödetmeliydim. Evet. Ödetecektim de. O görürdü gününü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK 👩❤️👨
Mystery / ThrillerBirbirlerine deli gibi aşık olan bir çift ve bu hikayenin sonunda öğrenilen acı bir gerçek. Bu acı gerçek bu güzel çifti nasıl etkileyecek, onları nasıl kararlar almaya zorlayacak, neler bekleyecek onları. Fakat bu gerçek öyle bir gerçek ki; onlar...