Bölüm 19_ kötü son=FİNAL

1.1K 37 25
                                    

3 gün sonra

Gün geldi çattı. Bugün Toprak'la benim düğün günüm. 3 gün önce, ailecek bugün olsun diye kararlaştırdık. Gerçi annemle babam, bu kadar aceleniz ne, diyip durdular. Ama ben çabuk olsun da artık buralardan gitmek istiyordum. Toprak'la ben zar zor ikna etmeyi başardık. Artık 3 gündür onunla aynı evde olmak bana ölüm gibi geldi. Daha fazla onunla aynı ortamda olmak, yaşamak istemiyordum. Her ne kadar istemiyor da olsam, nasıl olsa zamanla Cenk'i unutacaktım, Toprak'a da alışırdım nasıl olsa. Zaten düğün alışverişini de yapmıştık.

"Güzeeeell. Hazırlandın mııı?? Girebilir miyim??"

"Daha hazırlanmadım Ceyda. Ama tabiki girebilirsin. Gel."

Ceyda benim söylememle girdi odama. Ben de o sırada daha yeni hazırlanmaya başlamıştım.

"Güzeell. Sen daha hazırlanmamışsın."

"Tamam Ceydaaa. Düğün saatine daha 3 saat var."

"Güzel, bak eğer istemiyorsan yapmak zorunda değilsin. Biliyor sun değil mi??"

"Evet biliyorum Ceyda. Ama yapacağım. Hem artık çok geç. Düğün günü bugün. Üstelik 3 saat kaldı."

"Evet öyle ama. Yine de evlenmek istemediğini söyleyebilirsin onlara. Hem annen ve baban seni çok seviyorlar, seni anlayışla karşılayacaklarına eminim."

"Evet Ceyda öyle. Ama bunu yapmazsam daha fazla üzüleceğim. Onunla aynı evde yaşamak bana ölüm gibi geliyor."

Böyle konuştuktan sonra ben dolabımdan gelinliği çıkardım. Ceyda'da onu giymeme yardım etti. Onu giydikten sonra odamın kapısı çalındı ve sonra da açıldı. Gelen annemdi. İçeri girdiğinde beni gelinlikle görünce çok duygulandı. Hatta bir kaç göz yaşı bile döküldü gözlerinden.

"Anneee ağlama lütfen. Bak ben kötü oluyorum."

Diyince annem göz yaşlarını sildi ve bana,

"Bunlar mutluluktan kızım."

Dedi.

Sonra bir yandan annem makyajımı yaparken, bir yandan da Ceyda saçımı yapıyordu.

Bir süre sonra saç ve makyaj da bittikten sonra ben ayakkabılarımı giydim. Ceyda'da duvağımı taktı. Annem de gelinliğe uygun kolyemi taktı. Ve artık olmuştu. Herşeyim bitmişti. Tamamen hazırdım artık. Zaten düğün vakti de geldi. Yani saati. Ama düğün, düğün salonunda olmayacaktı. Bizim ev de olacaktı. Çünkü eğer düğün salonunda olursa, benim evlendiğimi duymayan kalmazdı. Babam büyük bir şirketin sahibi olduğu için, herkes duyardı evlendiğimi. Herkes. Ve ben bunu istemiyordum. Bu olayın gazetecilerle bitmesini istemiyordum. Zaten gazeteciler bizimle ilgili yapacak haber arıyorlardı. Bir de onlarla uğraşamazdım. Hem de hiç.

Ben ayna da kendime bakarken odamın kapısı çaldı. Annem de kapıyı açtığında o babamdı. Babam, anneme

"Hadi nerede kaldınız? Bütün konuklar geldi. Nikah memuru bile geldi. Ama siz yoksunuz."

Dedi hafif gülümseyerek. Ama babam beni görmemişti. Annem de, babama

"Tamam geliyoruz. Biz hazırız zaten."

Der demez, babam aşağı indi tekrar. Biz de 3'ümüz, yani annem, Ceyda ve ben çıktık odadan. Aşağı inmek için olan merdivenin başında Toprak vardı. Beni bekliyordu. İkimiz kol kola inmemiz gerektiği için. Toprak beni görür görmez, baştan aşağı süzdü ve,

"Güzel. Çok güzel olmuşsun." Dedi.

"Teşekkür ederim Toprak."

Dedikten sonra. Toprak onun koluna girebilmem için kolunu uzattı bana. Ben de girdim koluna. Önden biz kol kola inmeye başladık, arkamızdan da annem ve Ceyda geliyorlardı. Biz konuklar tarafından görüldüğümüzde bizi alkışladılar. Önce adetler gereği dans ettik Toprak'la. Dans bittikten sonra nikah masasına oturduk. Benim nikah şahidim Ceyda. Toprak'ın ki de Sarp. Sonra bana o malum soru soruldu, ama ben zorla evet dedim. Artık düğün de bittikten sonra bütün konuklar gitmişti. Bizim ev de sadece benim ailem ve tanıdıklarım, bir de Toprak'ın ailesi ve tanıdıkları kalmıştı. Toprak'ta ben de önce ailemizle, sonra da arkadaşlarımızla vedalaştık. Evet, biz düğün gecesi gitme kararı almıştık. Daha doğrusu ben öyle istemiştim. Toprak'ta kabul etmişti. Ama onlar bizim balayına gittiğimizi sanıyorlar. Yani doğruyu sadece Ceyda biliyor. Hatta Sarp ve Orçun'da balayına gittiğimizi sanıyorlar. Zaten onlar da, aynı benim ailem gibi Toprak'ı sevdiğim için evlendiğimi düşünüyorlar. Ama öyle değil işte. Doğruyu onlara da söylemek isterdim fakat onlar sakin kalamayabilirlerdi. Yani Toprak'a ağız burun dalarlardı, beni zor bir durumda bırakıp bana öyle bir teklif yaptı diye. Ben Ceyda'ya sarıldığımda, sadece ikimizin duyabileceği bir tonla,

"Ceyda, onlar hiç bir zaman öğrenmeyecekler tamam mı. Yani Sarp ve Orçun benim severek evlendiğimi düşünecekler."

"Tamam. Sen hiç merak etme. Sırrın ben de güvende. Benimle mezara kadar gidecek sırrın."

"Teşekkür ederim. Ha bir de annemle babam bizim balayına gittiğimizi sanıyorlar. Yani bir daha geri gelmeyeceğimizi de bilmeyecekler."

"Tamam."

Evet balayı. Eğer bir daha dönmemek üzere gideceğimi bilselerdi, beni göndermezlerdi. Bu kesin. Sonra Sarp ve Orçun'la da vedalaştık. Tabi Orçun yine o soğuk espirilerini yapmaktan alıkoymadı kendisini. Sarp'ta bana,

"Çabuk gel tamam mı. Özletme kendini."

Dediğinde kendimi ağlamamak için zor tutmuştum.

Artık herkesle vedalaştıktan sonra, ben anneme ve babama dönüp,

"A.abim yok muu?? Düğünde de yoktu." Dedim.

Evet abim düğünde de yoktu. Ve şimdi de yok. Annem ve babam da üzülerek bilmediklerini söylediler.

Toprak'la ben gitmek için çıktık. Zaten valizlerimiz de hazırdı. Önceden hazırlamıştık. Babamın şoförü bizi havaalanına kadar bıraktı. Uçağın kalkmasına da 5 dakika kalkmış. Hemen bindik. Yerlerimize oturduk. Zamanı geldiğinde ise uçağımız kalktı. Varış noktası ise Almanya.

Eveeeett, şimdi söyleyin. Her hikaye mutlu sonlamı bitermiş. Ama bu mutlu sonla bitmedi. Güzel ve Cenk kavuşamadılar. Onlar sevipte kavuşamayanlardan. Kavuşamadılar çünkü onlar kardeş çıktı. Hem de öz. Onlar abi-kardeş lerdi. Bu yüzden de onların birlikte olmaları, evlenmeleri imkânsızdı. Onların aşkları imkânsızdı. İmkansız aşk. Zaten hangi kız, öz abisiyle evlenir ki. Hangi erkek, kendi öz kardeşiyle evlenir. Evlenemezler tabiki de. Böyle bir şey mümkün bile değil.

Cenk'e gelince, o şu an nerede biliyor musunuz. Barda. Evet barda. Kendisini içkiye vurdu. Güzel'in düğününe de gitmedi. Onun düğününü görmeye dayanamayacaktı çünkü. Ve onun düğünden sonra direct buralardan gideceğinide bilmiyor.

Güzel'e gelecek olursakta, o ve Toprak evet Almanya'ya gideceklerdi. Ama oraya ulaşamadılar bile. Güzel, kendisi Almanya'ya gitmek istemişti, çünkü orayı görmek istiyordu. Fakat ölmeden önce görmek istediği yeri, yani Almanya'yı bile göremedi. Evet onlar öldüler. Uçak, tam Almanya'da inecekken, uçak düştü ve onlar da öldüler. Uçaktan sağ çıkan yok. Toprak ve Güzel'de dahil. Ama bunu onların ailesi bile bilemeyecek. Çünkü kendi oldukları şehirden çıkmışlardı, Almanya'ya ulaşmışlardı. Uçak, tam Almanya havaalanında inmeye hazırlanırken düştü. Bu yüzden de onların ailesi, arkadaşları hiç bir zaman öğrenemeyecekler. Bilemeyecekler bunu. Bilmeyecekler. Ama Cenk'in içine bir his geldi. Bir ağrı. Güzel'le ilgili. Ama kardeş oldukları için mi, yoksa onların kalpleri birbirlerinin olduğu için ama bir o kadar da aşkları imkânsız olduğu için mi bilinmez.

İMKANSIZ AŞK 👩‍❤️‍👨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin