CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISI

GİRİŞ

BEKLEDİĞİNİZ CAMELOT SERİSİNİN FİNAL HİKAYESİ İLE KARŞINIZDAYIZ... SON KİTABA GELDİK ARTIK. ARKADAŞLAR BUNDAN SONRASI CAMERON VE GALATEA İLE BAŞBAŞA BIRAKIYORUM SİZLERİ... İYİ OKUMALAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN...

Bir zamanlar henüz üç büyük krallık, Camelot, Rossmore ve Torinia kurulmadan önce dünya şeytanlar ve insanlar arasında bir savaş alanına dönüşmüşken Ulu Bilgeler bir karar aldılar. Özel yetenekleri olan insanları bir araya toplayıp güçlerini kullanmayı öğrenebilecekleri bir okul kurmaya karar verdiler. Böylelikle insanoğlu şeytanlara karşı büyük güçler elde edebileceklerdi.

Büyük Gökdeniz Adası, denilen adada bir okul kuruldu. Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Ulu Bilgeler, bu okulda çocuklara ders vermeye başladılar. Güçlerini nasıl kullanacaklarını, doğaya nasıl hükmedeceklerini, eşyaları nasıl büyüleyip, nasıl efsun hazırlanacağını ve daha pek çok şeyi öğrettiler.

Devir ilerledikçe ortaya daha yeni ve daha güçlü büyüler çıktı. Öyle ki şeytanları bir nesnenin içine hapsedebiliyor ya da onların güçlerini aktarabiliyorlardı.

Böylelikle insanlar, şeytanları bozguna uğratmaya başladı...

Henüz on yaşındaki Galatea, okulunun taş duvarları arasında koşuşturmaya başladı. Bu okula geleli üç yıl olmuştu ve şimdiden güçlerinin yetişkinleşmeye başladığını hissedebiliyordu. Sınıfında herkesten daha iyi büyü yapıyordu. Eğer öğretmenleri ona bir ödev verirse ilk o teslim ediyordu.

Son sınıfa giden ablasıyla birlikte oldukça göze çarpıyorlardı. Galatriel, ondan üç sene önce bu okul ilk açıldığında gelmişti ancak çok başarılı bir öğrenci olarak mezun olacaktı. Gerçi Galatea, ablasını pek göremiyordu. O sürekli Lysandra ile birlikteydi.

Küçük kız yalın ayak bir şekilde Ulu Bilgeler'den birini görmeyi umarak koşmaya devam etti. Kucağında kendisi için biraz ağır geldiği için sıkı sıkı sarıldığı bir kitap vardı. Kahverengi saçları çalışırken ona engel olmasın diye yukarıdan bağlanmıştı ve altın rengi gözleri merakla parlıyordu.

Küçük kızın üzerindeki elbise biraz yıpranmış ve yer yer yamanmıştı. İlk dikildiği zamanlarda ablasına ait olan elbise ona biraz bol geliyordu. Etek kısmı da çok uzun geldiği ve sürekli üstüne takılıp düştüğü için kesilmişti ve şekilsiz duruyordu.

Genç kız nefes nefese biraz daha koştuktan sonra Ulu Bilgeler'den ikisini gördü. Usta Yanhika ve Usta Bamara hemen önünde bir şey konuşuyorlardı. Galatea, onları görünce gülümsedi ve daha da hızlanmaya çalıştı ama iki usta da onun varlığını fark etmeden bir odaya girdiler.

Galatea, odaya doğru yanaştı yavaşça ve o anda Usta Bamara'nın sesini duydu.

"Bence Galatriel çok iyi bir iş çıkardı. Henüz daha çok genç olmasına karşılık güçlerini en iyi şekilde ortaya koydu."

Galatea, onları göremiyordu ancak ablasından bahsedilmesi dikkatini çekmişti. Odanın girişinde durdu ve sırtını duvara yasladı. Galatriel'in başarılarından bahsedilmesi onu mutlu ediyordu. Onun ne kadar güçlü olduğunu söylediklerinde gururla göğsü kabarıyordu.

"Galatriel gerçekten de etkileyici bir öğrenci" dedi Usta Yanhika. "Gelecekte de çok iyi işler başaracağına eminim. Lysandra ile birlikte bir ekip oldular. Üstelik ikisinin de iyi bir amacı var"