Bölüm 5

2.7K 324 17
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... BÖLÜMLER SİZLERİN BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... UMARIM BEĞENİRSİNİZ...

Galatea, yaşadığı hayretle bir süre öylece kalakaldı. Gerçekten kendisine o lanet adaya gitmesini mi emrediyordu? Yanlış duymuş olmalıydı ki, "Lordum" dedi. "Anlayamadım"

Lord Cameron'un gözleri boğazındaki tasmaya kaydı ve tekrar yukarı çıktı. "Büyük. Gökdeniz. Adası" dedi tane tane. "Eskiden sen ve Galatriel orada eğitim görmüştünüz değil mi? O adaya gitmeni istiyorum."

Büyük Gökyüzü Adası yüzyıl önce yok olmuştu. İçinde yaşayan kimse yoktu. Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı doğrusu. Bazıları oranın şeytanların saldırısına uğradığını söylüyordu. Bazılarıyla yanlış giden bir büyünün her şeyi yok ettiğine inanıyordu. Her iki söylentinin tek ortak noktası ada neredeyse yok olmuştu. Oradan geriye bir zamanlar okul olan bir kalenin harabelerinden başka hiçbir şey kalmamıştı.

Galatea, nedenini sorarsa Lord Cameron'un kızacağını ve onu çok kötü hırpalayacağını biliyordu. Ablasıyla konuştuklarından sonra bir de bunu kaldırabileceğine inanmıyordu. "Orası çok uzak" diye fısıldadı. Camelot'dan çıktıktan sonra en fazla üç ay içerisinde oraya ulaşabilirdi. "Sizin için orada ne yapmamı istiyorsunuz?" diye fısıldadı.

Cameron, atının yelesini okşamayı bıraktı ve tamamen kadına döndü. "O harabelerde benim için çok önemli bir şey var" dedi. "Bir zamanlar Ulu bir Bilgeye ait olduğu söylenen bir şey" bir an durdu ve dudaklarını büzdü. "İlk Kraliçe Lysandra'ya hediye edilen bir hançer" dedi. "Söylenenlere göre bir nedenden ötürü Camelot Leydisi onu geri göndermek zorunda kalmış" Başını çevirip kadına gülümsedi. "Bilirsin sonuçta o bir Camelot mirası" dedi neşeli bir şekilde.

Bunu sadece miras için mi istiyordu yani? Nedense Galatea buna emin olamıyordu. Alt dudağını o kadar sert ısırdı ki elinde olmadan kan tadı aldığında ancak ne yaptığını fark etti. O lanetli yere geri dönmesini mi istiyordu? Galatea, bunu yapmak istemiyordu. Oraya dönmek istemiyordu.

Bunun yerine onu hırpalamasını tercih ederdi. Dövülmeyi, aşağılanmayı ya da hırpalanmayı umursamazdı. Gerekirse Galatriel ile günlerce aynı odada kalabilirdi. İstediği herhangi biriyle yatmaya ses çıkarmazdı. Daha önce de efendilerinin isteğiyle başka insanlarla yattığı olmuştu. Ancak ondan bunu istememeliydi.

"Lordum" dedi kısık bir sesle. "Lordum" derken artık yalvarıyor gibiydi. "Lütfen, Lordum." Onu yine rezil bir hale getiriyordu. "Lütfen, başka bir emir verin" diye fısıldadı en sonunda zorlukla yutkundu. "Yalvarıyorum başka bir şey emredin. Gökdeniz Adası dışında herhangi bir emrinizi yerine getirmekten onur duyarım."

Onun vurmasını bekledi. Gözlerini sımsıkı kapadı ve onun kendisine vurmasını bekledi ama o darbe hiç gelmedi. Galatea, merakla gözlerini açtı. Lord Cameron dudaklarını bükmüş ona bakıyordu. "İlginç" diye mırıldandı. "Demek emrimi yerine getirmemenin sonuçlarına katlanmayı göze alıyorsun."

Genç kadın hafifçe başını salladı. Kalbindeki korku, Lord Cameron'un tehditlerinden daha büyüktü. Ölmeyi tercih ederdi. O lanetli topraklara dönmek yerine Lord Cameron'un ona işkence etmesini yeğlerdi.

"Peki, beni sana bağlayan güçlerin emirlerimi yerine getirmen için seni zorladığında ne yapacaksın?"

Genç kadın, şaşkın bir şekilde ona baktı. Cameron, derin bir nefes aldı ve ona yaklaştı. Dudaklarını kadının alnına bastırdı ve yavaşça fısıldadı. "Büyük Gökdeniz Adası'na git" derken her bir kelimenin üzerine bastırıyordu. "Bana ait olan hançeri bul ve bana getir. Hazırlanmak için iki günün var" dedi ve ardından arkasını döndü ve hızla atına binip oradan uzaklaştı.

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin