Bölüm 11

2.6K 359 12
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR...


Bir anı ne kadar derinlere saklanabilirdi ki?

Galatriel, derin bir nefes alıp verdi ve olduğu yere yığıldı. Karşısında duran kral ve kraliçe çok uzun zamandır baygın bir halde yatıyorlardı. Neredeyse iki gündür. İki gündür gece gündüz demeden onların zihinlerinde yolculuk ediyordu.

Bir kehanet bulmak bu kadar zor olmamalıydı. Ancak ne zaman gereken anının olduğu yere gelse hep bir kopukluk oluyor ve başka bir şeye geçiyordu.

Kehanetler, Kral ve Kraliçe'ye çocukların doğumunda söylenmişti. Eski büyücü ilk Rhys'in doğumunda fısıldamıştı. Sonrasında Helen'in doğumunu görebiliyordu. Ancak Cameron'un doğumuyla ilgili anıları bile göremiyordu. Ne zaman onunla ilgili bir anıya geçse anı birden yok oluyor ve başka bir şeye geçiyordu.

Böylesi bir büyüyü daha önce hiç görmemişti. Anılara nüfuz ediyor ve o anıyı ne kadar çok hatırlamaya çalışırsa o kadar çok yok oluyordu. Muhtemelen bir başkasının varlığına karşılık hareket eden bir şeydi bu. Eğer Cameron ile ilgili bir soru sorarsa hem kralın hem de kraliçenin yüzünde bir gülümseme beliriyordu ve onun ne kadar nazik ve sevecen bir çocuk olduğundan bahsedip sonra da susuyorlardı.

Sanki sadece nasıl bir insan olduğunu hatırlayabiliyorlardı. Ancak onunla ilgili anıları tamamen boştu. Bu nasıl olabilirdi ki? Daha da önemlisi neden ya da kim tarafından böyle büyülenmişlerdi?

Galatriel, başının ağrısıyla gözlerini sımsıkı kapadı. İki gün boyunca durmadan güç harcamıştı. İzlediği anıların hepsini tekrar tekrar kontrol edip durmuştu. Artık değil güç kullanmaya ayakta durmaya mecali kalmamıştı.

Marin endişeli bir şekilde efendisinin yanına geldi. Küçük maymun bir anda büyüyüp dev bir goril halini aldı. Yerde yatan kadını kaldırdı ve vahanın ortasındaki suya doğru götürdü. Kadını üzerindeki kıyafetleri umursamadan nazikçe suya batırıp çıkardı iki kere ve sonra ona sıkıca sarılarak beraber yere uzandılar.

Bu sadık hayvanın yanındayken Galatriel, kendisini güvende hissediyordu. Bir süre uyuyup gücünü geri kazanırsa eskisinden bile iyi olacağına emindi. Hafifçe gülümsedi ve gözlerini kapadı. Uyandığında tekrar kaldığı yerden devam edebilirdi.

Boynunda parmak izleri vardı. Genç kadın kaşlarını çatarak morarmış tenine baktı. Tasmasının hemen altında ve üstünde ince parmak izleri vardı. Biri boğazını gerçekten de sıkmış gibi duruyordu.

Muhtemelen Lord Cameron, kendi güçleri ve aralarındaki bağı kullanarak yapmıştı bunu. Kendi boğazını sıksa bile ona zarar vermiş olurdu. Bunu yapmak konusunda bir sıkıntısı yoktu zaten. Galatea'ya zarar vermekten çekinmiyordu ne de olsa.

Şimdi neden onun boynuna tasma taktığını anlayabiliyordu. Onunla zaman geçirdikçe adamın tarzını çözmeye başlamıştı iyice. Başlarda tasmayı kimsenin görmemesini istediğinde tuhaf gelmişti. Galatriel ve Rhys'den sakladığını düşünmüştü ama asıl olay tasmanın hiç kimse tarafından görülememesiydi.

Lord Cameron, başkalarının görüp görmemesini umursamıyordu. Sadece onun görmesi önemliydi. Galatea ne kadar uzakta olursa olsun kime hizmet ettiğini unutmasın diye ona bu tasmayı takmıştı. Kim olduğunu unutmasın diye...

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin