Bölüm 28

2.6K 335 32
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM SAYINIZA GÖRE GELİYOR... FİNALE SON 2 ADIM KALDI... KEYİFLİ OKUMALAR...

Zaman ve mekân kayboldu...

Her şey karardı. Gökyüzü ve yeryüzü tamamen derin bir karanlığa gömüldü. Rüzgalar esmeyi bıraktı. Kuşlar ötmeyi kesti. Savaş tamamen durdu. İnsanlar hareket etmeyi kesmişti. Zaman durdu. Hiçbir canlı hareket edemiyordu. Hiçbir yaratık ses çıkaramıyordu.

Genç kadın başını çevirip etrafına baktı. Nerede olduğunu bile bilmiyordu. Bir an önce Cameron ile birlikte Torinia'nın ıssız bir tepesinde yanında bir kurbanla beraberdi. Şimdiyse tamamen donmuş bir dünyadaydı. Neler olduğunu bir türlü anlamıyordu.

Cameron'un en son hançerini çektiğini hatırlıyordu. Ondan sonrasındaysa tamamen yok olmuştu Galatriel, ne yapacağını bilemez bir halde etrafına bakındı. Hiçbir şey yoktu. Ne Yüce Bilge Ankna ne de Cameron yoktu. İkisi de gitmişlerdi.

Cameron, bedeninin tamamen Sora'nın emri altına girdiğinin farkındaydı. Ancak bununla ilgili hiçbir şey yapamıyordu. Sora, artık tamamen cisimlenmişti. Gücü uzaklardan onu etkilemeye çalıştığı zamanlardaki gibi değildi. Çok daha güçlüydü.

Galatriel'in nerede olduğunu bilmiyordu ancak Ankna'yı yanına almıştı ve Torinia'dan uzaklara doğru uçuyordu. Artık kanatları olduğunun farkındaydı ve bu çok tuhaf hissettiriyordu. Görüşü tamamen kırmızıydı. Başka hiçbir renk göremiyordu. Ancak en uzağındaki ufak böceklerden en yakınındaki kuşlara kadar her şeyin farkındaydı. Pençelerinin olduğunun da farkındaydı. Uzun keskin pençeleri vardı.

Bedenindeki bütün bu değişimler onu şaşırtıyordu. Yine de hiçbir şeyi kontrol altına alamıyordu. Düşüncelerini bile toparlayamıyordu. Galatriel, diğerleri gibi donup kalmıştı. Artık hareket edemiyordu. Zaten çok gerisinde duruyordu.

Uyansa bile geçen her dakika daha da uzaklaşıyorlardı. Kabul etmesi gerekiyordu. Hayatındaki en büyük hatayı yapmıştı. Rakibini hafife almıştı. Sora'nın bu kadar güçlü olabileceğini bilememişti. Ne Aoda'da ne de Orion'dan böyle bir güç görmemişti.

Beyaz İblis Kral Sora, en güçlü iblis kraldı. Yine de onun gücünün bu kadar büyük olduğunu tahmin edememişti. Cameron, kendi zihninde hapis kalmıştı. Başını kaldırıp baktığında karanlığın içindeki parmaklıkları görebiliyordu. Arkasını dönüp parmaklıklara baktı.

"Sonsuzluk hayatını burada geçirmek senin için en iyi son olur. Sen bununla ilgili ne düşünüyorsun?"

Beyaz İblis Sora, hemen karşısında parmaklıkların diğer tarafında duruyordu. Beyaz bedeni, kanatları arkasında duruyordu. Kıpkırmızı gözleri ona dikmişti. Sivri dişlerinin duruşundan gülümsediği anlaşılabiliyordu. "Senin yerinde olsam bende aynı kararı verirdim' dedi neşeli bir şekilde. Böyle bir çıkmazdan ne kadar sıkıntılı olduğunu ona belli etmek istemiyordu.

Sora, kambur duruyordu. Ellerini arkasında birleştirdi ve bir tur attı. "Sen her zaman çok değerli bir rakiptin" dedi. "Bu yüzden bedenindeki varlığını sürdürmene izin vereceğim. Bu iyi niyetimin bir göstergesi. Çok uzun süre beni kilitli tutmayı başardın. Üstelik güçlerimi kullandın. Sana saygı duyuyorum" dedi.

Onu sürekli içinde tutacaktı. Onun bedenini kullanırken yaptığı her şeyi izlemesini istiyordu. Belki Camelot'u yok ederken beki ailesini öldürürken. Cameron, parmaklıkları tuttu. "Burada çok fazla kalmayacağım" dedi sakince. "Galatriel, daha önce Aoda'yı öldürdü. Seni de öldürecek"

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin