Bölüm 3

3K 346 40
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN... UMARIM BEĞENİRSİNİZ...

Ulu Bilge Ankna, her zaman saygı duyulan ve korkulan bir insan olmasının tek nedeni çok güçlü olmasından kaynaklanmıyordu. Söylentilere göre Ulu Bilge aynı zamanda geleceği de görebiliyordu. Bu yüzden onun sözlerine değer vermek gerekiyordu.

Kimse geleceğin ona ne söylediğini ya da neden küçük bir kızın güçlerini bu şekilde acımasızca mühürlediğini anlamıyordu. Ancak onun sözlerine ya da isteğine kimse karşı da koyamazdı. Herkes Ulu Bilge'nin gelecekte Galatea ile ilgili bir durumu engellemek için bunu yapmak istediğini düşünüyordu.

On beş yaşına geldiğinde Galatea, artık genç bir kız olmuştu. Birkaç sene sonra gelişimi duracak ve artık sonsuzluklar boyunca hiç yaşlanmadan kalacaktı. Artık eskisi kadar meraklı ya da heyecanlı değildi. Bir zamanlar büyüye âşık, araştırmaktan hoşlanan ve derslerindeki hırslı kız gitmiş yerine soğuk, hiçbir şeye tepki vermeyen ve çevresindekilerin farkında olmayan biri gelmişti.

Ona verilen görevleri yerine getirme isteği bile yoktu. Büyü yapmak ya da iksir hazırlamak için bile zar zor parmağını kaldırıyordu. Bunun nedenini herkes tahmin edebiliyordu zaten. Galatea'nın güçlerinin mezuniyetinden sonra mühürleneceği haberi çok geçmeden her yere yayılmıştı.

Ablası bu habere vakıf olamadan mezun olup gitmişti. Çok meşgul olduğundandır ki Galatea'ya hiç mektup yazmamıştı ya da ona ulaşmaya çalışmamıştı. Belki onun varlığını bile unutmuştu. Herkes Galatriel ve Lysandra'nın bir insanla birlik kurup şeytanlara karşı kazandığı savaşları konuşuyordu.

Ona Şeytan Cadısı diyorlardı...

Elleri bağlı bir şekilde yanında beş Usta ile birlikte okulun hemen dışındaki ormana doğru yürüyordu. Neden ellerini bağladıklarını bilmiyordu. Belki de kaçacağını düşünmüşlerdi. Ancak Galatea kendisiyle ilgili verilen kararı duyduğundan bu yana üç yıl geçmiş olmasına rağmen kaçmamıştı.

Küçük kız, kendi kendisine neden diye sordu. Neden kaçmamıştı acaba? Buradan uzaklaşabilirdi. Yanına birkaç kitap alır ve güçlerini kendi kendisine geliştirebilirdi. Belki ablası bile yardımcı olurdu.

Bu düşünceyle dudaklarını büzdü. Ablası ona yardım etmezdi. Lysandra ile birlikte bir krallık kurmaya o kadar kaptırmıştı ki kendini küçük bir kardeşi olduğunu bile unutmuştu. Ablasıyla ilgili umutlarını ve duygularını bir kenara bırakması gerekiyordu.

Bir idama gider gibi gitse bile Galatea ağlamadı. Yanındaki beş usta da ona hiç bakmadı ya da konuşmadılar. Kimse bir şey söylemiyordu. Sadece odasına gelip zamanın geldiğini söyleyip ellerine birer metal kelepçe takmışlardı. Belli ki Galatea'nın başına neler geleceğini bildiğini düşünüyorlardı.

Henüz yeni mezun olan öğrenciler okulun bahçesinde duruyor, gözlerini dikmiş Galatea yanlarından geçerken onu izliyor ve bir şeyler konuşuyorlardı. Onun dışında hiç kimse bu okulda cezalandırılmamıştı bugüne kadar. Hiç kimsenin güçleri mühürlenmemiş ya da kimse ustalar tarafından bir suçlu muamelesi görmemişti.

Bu büyük bir haberdi...

Ormanın içinden geçip iyice derinlere doğru ilerlemeye başladılar. Galatea, etrafına bakmaya çalışıyor geçtikleri yerleri birbirinden ayırmaya çalışıyordu ancak her bir ağaç bir öncekinin aynı gibiydi. Sanki oldukları yerden hiç ilerlemiyor sadece daire çiziyorlardı.

CAMELOT SERİSİ 3. KİTAP- CAMELOT CADISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin