II

5.1K 539 765
                                    

İnsanlar evlenmeye yıllar veya aylar içinde karar verirlerdi. Ama 10 dakika içinde evlenmeye karar vermek... Hem de hiç tanımadığın biriyle. Bu delilikti. Harry'nin yaptığı şey delilikti.

Sadece 15 gün önce her şey normaldi. Hayatı yolundaydı. Ama babası aniden vefat etmiş, oğlu Harry'i tehlikeli oyunlar zincirine mahkum etmişti. Kardeşi George gelmeden, bu sorunu çözmesi lazımdı. Bunun da tek yolu evlenmekti.

Tek dostları olan Lord ve Lady Langdon'ın isteği doğrultusunda Louis Tomlinson, Dük Harry Styles ile görüşmeyi kabul etmişti. Harry, bu onu ikna etme turu mu olacak yoksa sadece tanışmaya mı çalışacaklar hiç bilmiyordu.

Langdon Malikhanesi'nin salonunda gergince oturup buz gibi olmuş çayını içerken, uşaklardan birinin kapıya koştuğunu gördü. Louis gelmiş olmalıydı. Elindeki çay fincanını sehpaya bıraktı ve kendine gelmek istermiş gibi derin bir nefes aldı.

Koridordan gelen adım sesleri iyice yükseldi ve sonunda kapıdan içeri Louis girdi. Yüksek yakalı beyaz gömleği, siyah, uzun kuyruklu ceketi ve onları tamamlayan küçük tüylü siyah şapkasıyla hala bir kont gibi görünüyordu.

Beyaz tenliydi. Koyu mavi parlak gözleri dikkat çeken ilk özelliğiydi. Gözleri, kadınları kıskandıracak güzellikte kirpiklerle süslenmişti. Narin burnu ve ince dudaklarına rağmen yüzündeki sakal onu erkeksi gösteriyordu.

Harry onu daha önce görmüştü ama yüzünü hatırlamıyordu. Birbirlerini ilk defa görmüş gibi uzun uzun inceledikten sonra, Harry elini uzattı. "Geldiğiniz için teşekkür ederim Lordum, ben Dük Harry Styles."

Louis tereddütle ona ve uzattığı eline baktı. "Ben soylulardan değilim Dük Hazretleri." diye hatırlattı. Yine de Harry hala elini indirmediği için onun elini sıktı.

Harry bir ev sahibi nezaketiyle ona oturmasını işaret etti. İkisi karşılıklı oturduğunda Louis etrafa bakındı. "Lady Fiona yok mu?" diye sordu. Harry başını iki yana salladı. "Yalnız konuşmamızın daha doğru olacağını düşündü."

Aralarındaki kısa iletişim de kesilince, Harry arkasına yaslandı ve asıl konuya girmek istedi. "Lordum," dedi inatla. "eminim ki Lady Fiona size ne kadar zor bir durumda olduğumdan bahsetmiştir."

Louis başını salladı. "Eksiğim varsa düzeltin Dük Hazretleri, üvey kardeşiniz babanızdan kalan mirasın peşinde ve sizin için bu mirası korumanın tek yolu bir başkasının soyadını almak. Bu soyad da benimki oluyor sanırım."

Böyle açık bir şekilde dile getirilince, Harry utandığını hissetti. "Üzgünüm, sizi kesinlikle zorlamıyorum. Bu sadece bir teklif." dedi. Sanki adama evliliği emrediyormuş gibi bir hava oluşmasını istemedi.

Louis "Ben bunu kabul etmezsem ne yapacaksınız?" diye sordu. Harry yutkundu. "Doğrusunu isterseniz; bilmiyorum Lordum. Çok az zamanım kaldı ve tek şansım sizsiniz. Aksi takdirde-"

"Benimle evlenmeyi isteyecek kadar çaresiz misiniz?" diyerek araya girdi Louis. "Ben sosyetenin dışındayım. Unvanım yok. Bu gayrimeşru çocukla evlenmek isteyecek kadar çaresiz misiniz?"

O böyle konuşunca, Harry onun için üzüldüğünü hissetti. "Siz haksızlığa uğramış bir kontsunuz. Unvanınız var, sadece onu tekrar kazanmanız gerekecek. Ve kesinlikle sizin gayrimeşru olduğunuza inanmıyorum."

Louis onun samimi olduğunu hissettiği için gülümsedi. "Benim çıkardığım tek bir sonuç var." dedi gözlerini Harry'e dikerek. "Birbirimize ihtiyacımız var. Evleneceğiz, ben sizi ve mirasınızı koruyacağım. Siz de bana bir unvan vereceksiniz."

"Size kendinizi açıklama fırsatı sunacağım." diye düzeltti Harry. "Sizin zaten unvanınız var. Ben sadece diğer insanların da bunu görmesi için bir aracım. Eskiden kontdunuz, şimdi dük olacaksınız. Tek fark bu."

İkisinin arasında bir sessizlik oluştu. İkisi de sessizce düşünmeye başladı. Evlilik bu kadar kolay mıydı? Hayır. Peki bu anlaşmalı evliliği yapmazlarsa, bir gün gerçek evliliği yaşayabilecekler miydi? Hayır. Biri sosyeteden kovulmuş, diğeri ise o sosyeteye hiç dahil olmamıştı.

"Kaç günümüz var?" diye sordu Louis bunu kabullendiğini belli edecek şekilde. Harry gülme isteğini bastırarak "Sanırım 5." diye cevap verdi. Bu gerçekten oluyor. Evleniyorum.

Louis ikinci sorusunu "Evlendikten sonra ne olacak?" şeklinde yönelttiğinde Harry "Malikhaneme taşınacaksınız." dedi. "Tomlinsonlar olacağız. Kardeşim geldiğinde beni ona karşı koruyacaksınız. Sonra büyük bir davete birlikte gideceğiz, evliliğimizi duyurup ortalığın karışmasını izleyeceğiz."

Malikhanenin salonu yeniden sessizliğe gömüldü. İkisi de kalkıp gitmek istemedi. Bu yüzden Louis "Bana biraz kardeşinizden bahseder misiniz?" dedi. "Neden sizi ondan korumam gerekiyor?"

"Şöyle ki; kendisi babamın önceki evliliğinden olmuş bir çocuk. Annesi sonradan bir kont ile evlenmiş. George babamla görüşmeyi hiçbir zaman istemedi. Fakat babamın vefat ettiğini duyunca, dükalığın kendisine kalmasını istedi. Biliyorsunuz ki dükler kontlardan daha üst mertebede. Bir üst makama atlamak istiyor."

"Bu durumda o buraya geldiğinde yanımdan ayrılmamanızı rica edeceğim, Dük Hazretleri. Bu mirası gerçekten istiyorsa size zarar vermeyi de göze alacaktır."

Harry nazikçe gülümsedi. "İlginiz için teşekkür ederim. Ve lütfen bana adımla seslenin. Bundan sonra birlikte savaşacağız gibi görünüyor."

Louis de ona sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Bundan gerçekten emin misiniz? Benimle evlendiğinizde sosyeteden alacağınız tepkiden çekinmiyor musunuz?"

"Hayır. Emin olun ben de sizin kadar sosyeteden soyutlanmış durumdayım. Yani ya birlikte onların arasına karışacağız, ya da dışlanmaya devam edeceğiz."

Aniden ikisi de kıkırdadı. Durumun ne kadar saçma ve gerçekdışı olduğunu yeni fark etmiş gibilerdi. Önce evlenmeye karar verip sonra evleneceğin kişiyle tanışmak gerçekten çılgıncaydı. Ama başka şansları yoktu.

"Üvey anneniz Janette hala burada mı yaşıyor?" diye sordu Harry. Louis'nin yüzü gergin bir ifadeye büründü. "Burada. Babamdan kalan her şeyle hayatını yaşıyor."

"Evlenirsek onu yönetebileceksiniz, biliyorsunuz, değil mi? Bir Dük olarak, ondan daha üst mertebede olacaksınız."

Louis başını salladı. "Biliyorum. Ama adınızı intikam için kullanacağımı düşünmeyin sakın! Her zaman saygın unvanınızı muhafaza ve müdafaa edeceğim."

"Bundan şüphem yok. Ben de sizin soyadınızı aynı şekilde muhafaza ve müdafaa edeceğim, emin olabilirsiniz."

Louis arkasına yaslandı, gözlerini kapattı. "Tüm bunlar çok garip. Çok ani." diye mırıldandı. Harry buna katılıyordu. "Kesinlikle öyle. Birbirimizi tanımıyoruz bile. Tanrım..."

Az önce olduğu gibi yeniden kıkırdadılar. Harry bu adamın huysuz birisi olmamasına sevindi. Hiç değilse saygılı ve güleryüzlüydü. Yaşadığı şeylerden dolayı olsa gerek, olgun bir düşünce sistemi var gibi duruyordu.

"Eğer sizin için de uygunsa, müsait olduğunuz bir vakitte size malikhanemi göstermek isterim. Eşyalarınızı taşıyabilirsiniz. Çalışanlarla tanışabilir, gelir giderler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz."

Louis tekrar gözlerini açıp ona baktı. "Tabi ki. Getirecek çok fazla eşyam olmadığını da bilmenizi isterim. Sadece kitaplarım var, birkaç parça da kıyafetim."

"Beni yanlış anlamanızı istemem." dedi Harry sempatikçe. "Ama kabul ederseniz, sizinle birlikte bir terziye gidelim. Eve kapalı yaşamaya alıştığım için, inanın ki benim de çok fazla kıyafetlerim yok."

Louis onun bu kadar dikkati konuşmaya çalışmasına gülümsedi. Gururunu kırmamak için elinden geleni yaptığını biliyordu. "Nasıl isterseniz." dedi.

Daha önce, anlaşmalı bir evlilik yapacağını hiç düşünmemişti. Janette olmasa, hayatı bu kadar berbat olmasa zaten buna ihtiyacı olmazdı da. Gerçek bir aşk evliliği yapar, herkes gibi mutlu olurdu.

Harry "O halde... Sonra görüşürüz?" dedi tereddütle. İkisi aynı anda ayağa kalktı. "Elbette, görüşmek üzere." diye cevap verdi Louis. Kısacık bir süre için el sıkıştılar. Vedalaşmanın ardından Louis kapıya yönelirken, Harry sadece bu karardan pişman olmamayı diledi.

DUKE OF LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin