VI

5.1K 521 700
                                    

Alt kattan çekiç sesleri gelmesine rağmen Harry resmine o kadar odaklanmıştı ki, çayının buz gibi olduğunu fark etmedi bile. Fincandaki soğuk sıvıdan bir yudum aldığında yüzünü buruşturdu. "Charles!" diye bağırdı. Kendisine yeni bir çay getirilmesini isteyecekti. Fakat aşağıdaki seslerden dolayı uşağı onu duymadı. Gerçi zaten Charles on dakikada bir Harry'nin çayını kontrol ederdi, onun çayı ne kadar sevdiğini biliyordu. Muhtemelen birazdan burada olurdu.

Birkaç gündür evde tadilat vardı. Louis'nin önerisi ile evdeki salonun kolonlarını yeniliyorlardı. Louis onların çürümüş olabileceğini, bu yüzden de tehlikeli olduklarını düşünüyordu. Harry de hazır tadilat başlamışken salonu baştan sona toparlasalar iyi olur diye düşünmüştü. Yerlerdeki ahşaplar da düzenleniyordu, merdivenler onarılıyor, duvarlar boyanıyordu. Louis eve gelince, köşk resmen canlanmıştı. Evdeki herkes bunun farkındaydı.

Çizmekte olduğu manzara resmine ufak tefek çiçekler eklerken bu tabloyu salona mı assa yoksa diğerleri gibi onu da burada mı saklasa diye düşündü.

Kapısı çalınıp içeri uşağı girince elindeki boya fırçasını paletin üstüne bıraktı. "Gel Charles, ben de seni bekliyordum." dedi. Başıyla tepsideki ikinci fincanı işaret etti. "Louis için mi?"

"Evet, efendim."

"Tamam bırak tepsiyi bana, ben götürürüm."

Charles bu isteği garipsemiş olmasına rağmen verilen emri yerine getirdi. Tepsiyi sehpaya koyup selam verdi ve odadan çıktı.

Terzideki olaydan sonra Louis ve Harry pek konuşmamıştı. Zaten Louis, Harry'nin babası Bertand'dan kalan işleri düzene sokmakla o kadar meşguldü ki, hep çalışma odasında oluyordu. Şimdi Harry bunu bir konuşma bahanesi olarak kullanacaktı.

Üzerindeki önlüğü ve eldivenlerini çıkartıp kenara bıraktı. Tepsiyi de eline alarak odadan dışarı çıktı. Janette ile arasında çıkan o tartışma şimdi herkesin dilindeydi, tahmin edebiliyordu. Dışarı çıksa neler konuşulduğunu duyardı ama çıkmıyordu işte. En azından ortalık biraz sakinleşse iyi olurdu.

Tepsiyi tek eliyle tuttu ve çalışma odasının kapısını tıklattı. İçeriden cevap gelmesini beklemeden yavaşça kapıyı açtı. Louis masada oturmuş, onlarca kağıdın içine gömülmüş bir şekilde kitapları kurcalıyordu. Sesi duyunca başını kaldırıp kapıya bakmış, gelenin Harry olmasına şaşırmıştı.

"Çay getirdim." dedi Harry sevimlice. Louis ayağa kalktı, kendi sandalyesinin yanına bir sandalye daha çekti. "İyi yapmışsın, otursana."

Harry tepsiyi masadaki boşluğa bıraktı. Gergin bir şekilde tebessüm etti ve Louis ile beraber sandalyelere oturdu. "Sanırım özür dilemem gerekiyor. Janette ile olan şu rezalet için. Ben pek insan içinde nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyorum bazen. Yani seni öyle insanların içinde utandırdıysam..."

Louis onun kolunu tuttu ve tamamen güven verici bir gülümseme sundu. "Yaptığın şey çok güzeldi Harry. Özür dilemene gerek yok. Biri beni sosyeteye karşı korumayalı uzun zaman oldu. Bunun beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin bile edemezsin."

Harry "Şanslısın o zaman, ben biraz asiyim." dedi ve ikisi de buna güldü. Louis uzanıp onun yanağına dokununca irkildi, fakat o sadece onun yanağına bulaşmış olan boyayı siliyordu. "Sen resim mi yapıyordun?"

"E-evet."

"Sürekli o odaya girerken görüyorum seni. Bana oranın atölyen olduğunu söylemiştin. İçeride neler yaptığını merak ediyordum açıkçası." dedi Louis gülerek.

"Genelde resim. Bazen kitap okurum, bir şeyler yazarım."

"Bir ara resimlerini görmeyi çok isterim."

DUKE OF LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin