X

5.3K 512 993
                                    

Anna ve Lauren Harry'nin korsesinin iplerini son kez çekip bağlarken Harry aynadan onlara baktı. "Louis kahvaltısını yaptı mı? Bugün uyanamamışım, niye kaldırmadınız?"

"Dük Hazretleri de uyanmadı hala, telaş etmeyin." dedi Lauren gülümseyerek. Düğümlediği ipi bir de kurdele haline getirip bağladı.

"Ne demek kalkmadı hala?" diye sordu Harry. Önceki gece gerçekleşen George felaketi yüzünden Harry sabaha kadar uyuyamamıştı, Louis neden kalkmamıştı ki?

Onun düşünceli ifadesini görünce, Anna "Uyandırayım mı Lordum?" dedi. Harry başını iki yana salladı. "Bana sabahlığımın üstünü versenize şuradan, ben gider kaldırırım." diye yanıtladı. Uyanmıştı da aşağı mı inmiyordu, George yüzünden Harry'e kızgın mıydı acaba?

Lauren'dan aldığı beyaz sabahlığı direkt korsesinin üstüne giyip kuşağını bağladı. Tahta tabanlı siyah terliklerini ayağına geçirdi ve Anna ile Lauren'a hiçbir şey demeden odasından çıktı. Saçlarındaki bigudileri daha yeni çıkarmıştı, bu yüzden her yöne dağılmış buklelerini zapt edemiyordu.

Louis'nin kapısını iki kere çaldı fakat içeriden cevap gelmedi. Son bir kez daha çalıp yavaşça kapıyı açtı ve başını içeri uzattı. "Louis?"

Cevap alamayınca içeri girdi. Yatağın etrafını kapatan mavi cibinlik perdeyi çekti, beyaz saten yorganı burnuna kadar çekmiş olan Louis'ye baktı. "Louis, ne uykusu bu böyle?"

"Harry...." diye mırıldandı Louis gözlerini açarken. Sesi çok çatallı ve kısıktı, acı çekiyor gibiydi. Aralarında bir tuhaflık oluşturup oluşturmayacağını hiç umursamadan yatağa oturdu. "İyi misin sen?" diye sordu. Elini onun alnına değdirdiği an ateşi olduğunu fark etti. "Lou, hasta olmuşsun sen."

Louis "Gözlerim yanıyor." dedi. Başını yastıktan kaldırıp Harry'nin dizine yerleştirdi. "Çok halsizim."

Gece yağmurda yürürlerken Louis kendi ceketini Harry'e verip incecik gömleğiyle ıslanmıştı. Muhtemelen soğuk almıştı. Harry onun terden alnına yapışan saçlarını geriye iterken kapıya doğru bağırdı. "Anna, Charles! Buraya gelin!"

Aşırı endişeli çıkan sesi Louis'nin gülümsemesini sağladı. Böyle ilgi görmeyeli çok uzun zaman oluyordu. Uzun yıllardır yalnızdı. Şehir dışında, kulübe kadar ufak bir evde tek başına yaşıyordu. Hasta olduğunda yapabileceği tek şey iki hafta boyunca yata yata hastalığının bitmesini beklemekti.

Charles ve Anna açık olan kapıdan içeri girerken yüzlerinde meraklı bir ifade vardı. Charles Harry'e, Anna da Louis'ye baktı. Harry normalde soğukkanlı bir insandı, onu böyle telaşlı duymaya alışkın değillerdi.

"Charles, meydana git hekim bul. Üşütmüş olabileceğini söyle." dedi Harry. "Anna, Tyler'a söyle sebzeli tavuk suyu çorbası yapsın. Susan adaçayı hazırlasın, sen de bana biraz su ve bez getir."

İkisi de ne olduğunu anlamaya çalışarak Louis'ye bakınca "Acele etsenize!" diye bağırdı. Harry sinirli göründüğü için Charles ve Anna koşar adımlarla oradan uzaklaştı. Harry de hemen yatağın perdesini kapattı. "İstediğin bir şey var mı?"

"Yok, kalma sen de burada, sana da bulaşmasın."

"Sence seni bu halde yalnız bırakır mıyım?" diye sordu Harry ellerini onun yanaklarına koyarak "Biraz soğuk suyla ateşini düşürelim. Bugün kesinlikle çıkmıyorsun yataktan."

Louis "Ama sıkılırım!" diye itiraz etti. Sesi gittikçe daha da kısılıyordu. Konuşmanın bile kendisini yorduğunu hissetti.

"Sıkılmayacaksın, söz veriyorum." Harry onu nasıl eğlenebileceğine dair ufak bir fikre sahipti. Louis'nin başını dikkatle kendi bacağından kaldırdı, yastığa koydu. "Bekle beni, hemen geliyorum."

DUKE OF LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin