XVI

5.7K 592 1.4K
                                    

Sarayın kapısından içeri giren kahverengi at arabasının içinde, Harry Louis'ye sıkıca sarılmış haldeydi. Birbirlerini sevdiklerini söylediklerinden beri en çok yaptığı şey buydu. Ona sarılmak. Güçlü kollarının arasına süzülüp güzel kokusunu içine çekmek.

Geceleri uyurken, eli hep Louis'nin göğsündeydi, onun üzerindeki geceliğin kumaşını sıkıca kavrıyordu. Şirinlikte sınır tanımıyordu gerçekten, Louis ona sürekli daha çok hayran olduğunu hissediyordu.

"Yine biz balo salonuna girer girmez dedikodumuzu yapmaya başlayacaklar." dedi Harry. Prenses Fortuna onları sarayda verdiği davete çağırmıştı, bu bahaneyle zehirlenme olayını da konuşmayı teklif etmişti.

Louis "Elbette konuşacaklar. Kıskanacaklar. Çünkü güzeller güzeli eşimle dans edeceğim." dediğinde Harry başını kaldırıp ona baktı. "Dans mı?"

"Evet. Bu akşamki müzikler piyano ağırlıklı olacakmış, eşimle piyano eşliğinde dans etmem lazım. Bu benim çocukluk hayalim."

"Piyano sever misin?"

"Çok severim. Janette babamla evlenene kadar her gün çalıyordum. Babam beni dinlemeyi severdi."

Harry elini onun elinin üstüne koymakla yetindi. Üvey annesi onun hayallerini ve sevdiği şeyleri birer birer elinden almıştı. Louis güçlü bir adamdı, bunun üstesinden gelmişti. Asaletinden olsa gerek, Janette'e bir şey yapmıyordu. Fakat eğer tahmin ettikleri gibi bu zehirlenme işinin arkasında Janette varsa, Harry onu öldürebilirdi.

Araba sarsılarak durduğunda Louis arabadan indi ve Harry'nin de elini tutarak inmesine yardım etti. Parmaklarını sıkıca onun parmaklarının arasına geçirip elinin üstünü öptü.

Kendileri için açılan saray kapısından geçip koridorda yürümeye başladılar. Harry, yanındaki asilzadeye bakarken istemsizce dudağını ısırdı. Louis'nin yakışıklılığından gerçekten etkileniyordu. Hayatında hiç böyle mükemmel bir erkek görmemişti. Onunla evlenen kişi kendisi değil de bir başkası olsa ne olurdu diye düşündükçe kafayı yiyordu.

Balo salonu yine saraya yakışır şekilde süslenmişti. Ortadaki vals alanı hariç her yere masalar konulmuştu. Onlarca çalışan ellerinde şarap testileriyle gezip boş bardakları dolduruyor, bir sürü insana yemek servisi yapıyorlardı. Prenses Fortuna baş köşede oturmuştu, nedimeleri ile sohbet ederek eğlenceyi izliyordu.

Normalde bu tip yerlerde çiftler birbirlerinin koluna girerlerdi. Fakat Louis ve Harry bu kuralı da diğer kurallar gibi umursamamış, el ele içeri girmeyi tercih etmişlerdi. Louis içerideki diğer asilzadelere başıyla hafifçe selam verdikten sonra Harry'i de alarak prensesin yanına ilerledi.

Görgü ve hiyerarşi kuralları gereği hükümdarın kızının önünde reverans yaptılar. Onlarla ilk defa yüz yüze konuşacak olan genç kadın ikisine oturmasını emretti. Nedimeler onların sandalyesini tutarak oturmalarına nezaketen yardım ettiler, sonra da mahremiyet sağlama amacıyla birkaç adım geri çekildiler.

"Sonunda sizlerle tanıştığım için gerçekten memnunum. Son zamanlarda her yerde sizin bahsiniz geçiyor." dedi Prenses Catherine Fortuna gülümseyerek. Siyah düz saçları, ela gözleri ve beyaz teniyle çok ilgi çekici bir hanımefendiydi.

Louis "Bizim için de sizinle tanışmak bir onurdur." diye karşılık verdi. Masanın üstünden hala eşinin elini tutuyor, baş parmağıyla ağır ağır okşuyordu.

"Kahyanız tarafından bana getirilen mektubu okudum. Başınıza gelen bu vahim olay için cidden üzgünüm. Sizin gibi, devletimizin önemli soylularının canına kast edilmesi gerçekten mühim bir mesele. Neden ivedilikle kilise mahkemesine şikayet etmediniz?"

DUKE OF LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin