XIV

5.4K 490 977
                                    

Kahverengi at arabası yoldaki taşların etkisiyle sallana sallana büyük malikhaneye yaklaşırken, içerideki Louis ve Harry son derece düşünceli haldelerdi. Signora Odella, büyük terzi, onların zehirleyen kişi olmasını bekledikleri son insan bile olabilirdi. Böyle bir ihtimal akıllarının ucundan geçmemişti. 

"Şikayet edecek miyiz?" diye sordu Harry onun elini tutarken. Bu gerçeği fark eder etmez malikhaneye doğru yola çıkmışlardı. Louis "Şikayet edersek onun yaptığını kanıtlayabilir miyiz?" dedi. Louis'nin zehirlendiğine dair delilleri vardı, evet. Saray hekiminin zehirlenme ile ilgili mühürlü beyanı ellerindeydi. Evdeki zehirli kıyafetler de diğer delillerdi elbette. Ama yapanın Signora Odella olması ile ilgili somut bir kanıtları yoktu. 

Harry iç çekti. "Bilmiyorum. Ayrıca şikayet edersek, ona bunu kimin yaptığı bile ortaya çıkmadan onu idam edecekler. Seni zehirlemeyi isteyen asıl kişi ortaya çıkmayacak."

"Janette." dedi Louis bu kelime onu kirletiyormuş gibi bir nefretle. "Bunu Janette yaptırdı, hiç kuşkum yok. Hatırlasana, seninle kıyafet diktirmeye gittğimiz gün o da oradaydı, hatta sen onunla tartışmıştın."

Harry "Sence benim yüzümden mi oldu?" diye mırıldandı. Üzerine aniden bir hüzün çöktü. Janette bu tartışmadan sonra üvey oğlunu öldürmeye karar vermiş olabilir miydi?

"Hayır, tatlım, saçmalama. Sakın buna üzüleyim deme." dedi Louis onu kollarının arasına alırken. "Senin bir hatan yok, kendini suçlu hissetme. Tamam mı?" 

"Tamam." dese de bu ihtimal kafasında bir yerlerde duracaktı. "Signora Odella ile konuşmaya gidelim mi? Onu sıkıştıralım, eğer bunu kimin yaptığını söylemezse onu şikayet edip idam ettireceğimizi söyleyelim."

Louis kaşlarını çatarak dışarıyı izledi. "Bence onun yerine Prenses Fortuna'ya gidelim." dedi. "Prenses'e durumu anlatalım. Olayın tetkik edilmesi için bir şövalye görevlendirmesini talep edelim. Kabul edeceğini umuyorum. O da biliyor seninle evlendiğimiz için düşmanlarımızın arttığını."

Oldukça makul bir fikirdi aslında. Harry de bunu kabul ettiğini belirterek "Edrick'e söyleyelim hemen saraya bir mektup götürsün o zaman." dedi. "Prenses kabul ederse onunla ilk fırsatta  konuşalım."

Louis onu onayladığını belirten bir mırıltı çıkardı. Bu iş ne kadar çabuk hallolursa o kadar iyiydi. Janette olduğundan neredeyse emindi ama eğer yaptıran George ise, ülkesine geri kaçmadan önce yakalanmalıydı. "Artık bin kat daha dikkatli olmalıyız. Hiçbir koşulda yanımdan ayrılma, bu sefer de sana bir şey yapmaya çalışabilir." 

Harry bunu memnuniyetle kabul etti. Kollarını ona biraz daha sıkıca sardı. Yolun geri kalanında gözlerini kapattı. Tam olarak uykuya dalmasa da içi geçmiş olmalıydı. Çünkü Louis'nin kendisini dürterek "Eve geldik." demesiyle tekrar gözlerini açtığında aradaki zaman dilimi ona çok silik gelmişti.

Arabadan indiklerinde Louis onu şaşırtarak elini tuttu. Ama öylesine değil, tamamen parmaklarını onunkilere geçirip sıkıca kavramıştı. Malikhanenin taşlı yolundan eve yürürlerken Harry onlarla beraber gelen kahyaya döndü. "Edrick, bizim için saraya bir mektup götürmeni istiyorum. Hayatımıza kastedildiğini, uygunsa Prenses Fortuna ile bu konuda detaylı olarak görüşmek istediğimizi yaz. Acilen götür."

Yaşlı kahya başını öne eğerek emre itaat etti. Önden geçip evin ahşap kapılarını onlar için açtı. İçeride pek bir değişiklik yoktu. Charles salonda, toz almakla meşguldü. Düklerin günlerdir odalarında olduğunu sanıyordu, onları kapıdan içeri girerken görünce hayli şaşırdı.

"Charles, çayımızı atölye odasına getir." dedi Louis. Harry'nin yüzündeki şaşkın ifadeye gülümsedi. "Resimlerini görmek istiyorum artık. Seni resim yaparken izlemek istiyorum."

DUKE OF LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin