((3))

506 43 3
                                    

     Kapının çalması ile gözlerimi araladım. Uyuya kaldığım koltukta oturur pozisyona geçip saate baktım. Saat 07.30'du.  
     Bir dakika 07.30'mu?

     Hemen ayağa kalkıp kapıya koştum. Hyejin sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

     "Moonbyul saat kaç farkında mısın? Ve  hazırlanmamışsın. Hâla da hazırlanmıyorsun. Hadi koş. Acele et. İkinci otobüsü kaçırmayalım."

     Hyejin'in sözlerinden sonra kendime gelip üst kata koştum. Üstümü giyindim. Saçlarımı düzelttim. Dişlerimi de fırçalayıp aşağıya indim. Tam kapıyı kapatacakken,

     "Moon. Çantan nerde?" Sırtıma baktım. Elime baktım yoktu. Hemen üst kata çıktım. Çantamıda alıp aşağıya indim. Kapıyı kapatıp koşmaya başladım. Hyejin'de peşimden geliyordu.

     "Kızım sakin olsana. Ne bu hız. Az yavaşla."
     "Olmaz Hyejin. Onu kaçıramam anlıyor musun? Koşmalısın."
     "Yoksa bu kız dünki kız mı?"
     "Hyejin konuşacağına koş."
     "İyi be. Tamam."

     Durağa gelince durduk. Nefes nefese kalmıştık. Hyejin yanıma gelip koluma bir tane vurdu.

     "Ne vuruyorsun be?"
     "Sus. Hem geç kalan kendisi. Hem de koşturan. Uyuya kalmasaydın."
     "Tamam ya. Alt tarafı uyuya kaldım."
    
     Derin bir nefes alıp önüne döndü. Otobüs gelmişti. Beraber bindik. Arkaya doğru ilerledik. Yoktu. Ama onun okul üniformasını giyen bir kız vardı.

     Aklıma gelen şeyle Hyejin'e döndüm.

     "Hyejin ben bugün geç kalıcam. Sen okula git ben sonra gelirim."
     "Byul ne diyorsun. Neler çeviriyorsun sen?"
     "Söz herşeyi anlatıcam. Ama şimdilik soru sorma tamam mı? Hem Wheein'in yanına oturabilirsin."
     "Madem sonra anlatacaksın tamam. Sırf Wheein için değil sonra anlatacağın için izin veriyorum."
     "Tabi kesin öyledir."

      İkimizde sessizce güldük. Hyejin durağa gelince indi.     
     Arkasından el salladım. Otobüs tekrar harekete geçmişti. 5 dakika sonra kız ayağa kalktı. Peşinden bende kalktım. Beraber otobüsten indik.

     Arkasından sessizce yürüyordum. Önümüzdeki okulun içine girdi. Ben kapıdan okula bakıyordum. ' Seoul Özel Eğitim Lisesi'
    

     İçeriye girdim. İşitme engeli olanların okuduğu bir okuldu. Sessizce etrafta gezerken onu gördüm. Yanındaki kızlarla işaret dili ile konuşuyordu. Ve çok güzel gülüyordu. Kısılan gözleri ve çenesindeki gamzeleriyle o inanılmaz gözüküyordu.

     Ona uzun uzun bakarken koluma biri dokundu. Arkamı döndüm. Turuncu saçlı, çok tatlı birisiydi. Yakasındaki kart öğretmen olduğunu gösteriyordu. (Exid-Solji).

     "Birine mi bakmıştınız?"
     "Şey. Ben. Şey için gelmiştim."
     "Ne için?"
     "İşaret dili öğrenmek için." Dedim.

     Kafasını sallayıp gülümsedi.

     "Bu çok güzel. İsterseniz odama çıkalım. Orada daha rahat konuşuruz."
     "Tabi. Olur."
     "Buyrun."

     Beraber odasına çıktık. Kapıda MÜDÜR YARDIMCISI HEO SOLJİ yazıyordu. İçeriye girdik.

     "İlk önce kendimi tanıtayım. Ben Heo Seolji. Müdür yardımcısıyım."
     "Memnun oldum efendim. Ben de Moonbyul Yi. Lise öğrencisiyim."
     "Gerçekten öğrenmek istiyor musun?"
     "Evet efendim. Çok istiyorum."
   
     Elindeki kağıda bir şeyler yazıp bana geri verdi.

     "Bunlar senin gibi isteyenler için çalışma saatleri. Hepsine gelmeye çalış. Ders kaçırmak istemezsin değil mi?"
     "Evet efendim."
     "Güzel. Bugünlük bu kadar."
     "Çok teşekkür ederim. İyi günler efendim."
     "İyi günler."

     Ayağa kalkıp dışarıya çıktım. Köşeyi dönerken birisiyle çarpıştım. Özür dileyip yürümeye devam ettim. Okuldan çıkarken onu gördüm. Bana bakıyordu. Olduğum yerde donakaldım. Ona bakmak hem beni terletiyor hem de üşütüyordu.

     Bu duygular benim için çok ağırdı. Gözlerini benden ayırıp arkadaşlarıyla yürümeye başladı. Kendime gelip durağa doğru ilerledim.
   

Vote ve destek verin. Çok teşekkürler.

SESSİZ AŞK ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin