((27)) FİNAL

300 21 45
                                    

     Yavaşça gözlerimi araladım. Yongsun uyanmış beni izliyordu. Hızlıca toparlanıp ayağa kalktım. Saate baktım. Daha yarım saat vardı. Yattığım yeri toplayıp geri yerine koydum.

     Ne yapacağımı bilmiyordum. Kendimce oyalanıyordum. Elimden geldiğince de Yongsun'a bakmıyordum. Ama o inadına gözlerini benden ayırmıyordu. Derin bir nefes alıp en sonunda Yongsun'a döndüm.

     Ne demeliydim ne yapmalıydım bilmiyorum. Bu kadar yabancılaşmak normal miydi? Garip ortamı dağıtmak için gülümsedim. Ellerimi oynatarak 'günaydın' dedim. Gülümseyerek karşılık verdi. Ama gülümsemesi oldukça yorgundu. Saate bakıp Yongsun'a geri döndüm.

     "Ben artık gideyim. Hazırlanmam lazım." Kafasını sallayarak anladığını belirtti. Ben de hızlıca odadan çıktım. Bu garip duyguda neydi böyle. Kalbinizin sesini duyuyorsunuz ve aynı zamanda kulaklarınıza kadar yanıyorsunuz. Derin bir nefes alıp soyunma odasına doğru yola çıktım.

     İçeri girdiğimde Seulgi gelmiş ve giyiniyordu. 'Günaydın diyerek içeri girdim. 'Günaydın' diyerek karşılık verdi. Hızlıca üstümü giyindim. Ve hızlıca görev yerime gittim. Hocayı beklemeye başladım. Hoca gelince birlikte odaları gezdik. Günlük rütinimizi tamamlayınca hoca odasına çekildi. Bizde yapılması gerekenleri yaptık. İğneler, kontroller vs.

     Öğle arası gelince kafeteryaya inip yemeğimi aldım. Seulgi'nin yanına oturup hızlıca yemeğimi yedim. Dünden beri yememiştim. E haliyle acıkmıştım.

     Yemeğimi yedikten sonra yukarı Yongsun'un yanına çıktım.  Hyerin ve Junghwa Yongsun ile konuşuyordu. Beni görünce hepsi bana döndü. Kısa bir bakışmanın ardından Junghwa gülümseyerek ayağa kalktı ve bana sarıldı. Gülümseyerek karşılık verdim.

      Junghwa'nın ahtapot sarılmasından kurtulup kendimi kenara attım. Yongsun oturur vaziyette bana bakıyordu. Kafasını Hyerin ve Junghwa'ya çevirip onlara gidebileceğini işaret etti. Tekrardan Junghwa ve Hyerin'e sarılıp gitmelerini izledim.

      Yavaş adımlarla Yongsun'un yatağına yaklaştım. Yatağın yanında ayakta duruyordum. Onunla konuşmak istiyordum. Bunca zaman neler yaptığını bilmek istiyordum.

     Kenardaki sandalyeyi çekip yanına oturdum. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

     " Konuşmamız lazım. Seni affetmem için, tekrar gözlerine bakabilmem için konuşmamız lazım." Yongsun yavaşça kafasını salladı. Ellerim terlemeye başlamıştı.

    "Neden Yongsun, neden? Neden bana anlatmak yetine gitmeyi tercih ettin? Neden yanında olmama izin vermedin? Neden, neden gitmek zorundaydın?" Gözyaşlarımı tutamamıştım. Her kelime, her cümle canımı yakmıştı. Yaşadıklarımı hatırlatmıştı. Gözyaşlarımı silip kafamı kaldırdım.

     Yongsun dolu gözlerle bana bakıyordu. Burnunu çekip ellerini kaldırdı.

     "Korktum. Ölmekten korktum. Ölürsem seni öyle bırakmaktan korktum. Beni böyle görmeni istemedim. Aklında böyle kalmak istemedim. Beni böyle hatırla istemedim. Özür dilerim."

SESSİZ AŞK ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin