İyi okumalar 💜"Ne konuşmak istediğini söyler misin artık?" Evet, onun çalışma odasındaydık. Onu görünce olmayan cesaretimi biraz daha toplayarak onunla konuşmak istediğimi söylemiştim. Ve sonuç olarak kabul edip beni odasına çıkarmıştı. Ultrason fotoğrafını sormamıştı bile.
"Söyleyeceğim. Ama bu söyleyeceğim şey ikimizinde hayatını değiştirecek." Böyle söyleyince daha bir meraklı baktı yüzüme.
Derin bir nefes aldım. Hadi bakalım Byul.
"Ben...o geceden sonra şeyim-" devam edemeyip suratına baktığımda 'ee' der gibi tek kaşını kaldırmış bir halde bana bakıyordu.
"Hamileyim." Ve dondu kaldı. Oh be, rahatladım.
Uzun bir sessizlik oldu. Söylediğim şeyi idrak etmeye çalışıyordu büyük ihtimal.
Tek gecelik bir ilişki yaşadığı kızın ondan hamile olmasını beklemiyordu muhtemelen. Eh, bende beklemezdim. Aslına bakarsak kimse beklemezdi.
"O gece..." Dedi ve devamını getiremedi.
"Evet, o gece." Diyerek tamamladım onu.
Yüz ifadesi o kadar şaşırmış görünüyordu ki. Kamera şakası falan olduğunu düşünüyor olabilirdi bence. Ama değildi.
"Gerçekten hamile misin? Yani doktora gidip test falan yaptırdın mı?" Başımı sallayıp onu onayladım.
"Ben bu iki aydır biliyorum Jungkook. Sadece sana söylemeye cesaret edemedim. Kapıda, ben düşünce gördüğün fotoğraf...onun."
Elimdeki fotoğrafı ona uzattım.
"İşte burada." Kısık sesle söyleyip fotoğrafı ona uzattım. Fotoğrafı bir evirip çevirince gülme istegimi bastırdım ve yanına yaklaştım.
"Bak burada. Burada dört haftalık." Diyip fotoğraftaki küçük fasulye tanesi kadar olan noktayı gösterdim gülümseyerek. Bu ay daha kontrole gitmedim. Yaklaşık 2 aylık olmuştu. Git gide büyüyordu benim miniğim.
O gösterdiğim yere bakarken bende ona bakıyordum tepkisini görmek için. Dudakları hafifte olsa yukarı kıvrılmıştı. Ardından bana döndü gülümseyerek. Ben neden bu kadar yakınlaşmışım ona? Ve neden geri çekilemiyordum?
"O küçücük." Dediğinde gülümseyerek onayladım. Gerginliğim biraz olsun geçmişti.
Ta ki yüzündeki gülümseme silinip kaşları çatılana kadar."Peki bebeğin benden olduğuna emin misin?" Dedi tek kaşı kalkık bir şekilde. Adımın Byul olduğu kadar eminim hemde.
"Eminim. Senden sonra kimseyle bir ilişkim olmadı ve...ve o gece-" sözümü kesip benim yerime tamamladı.
"İlkti, biliyorum." Niye beni utandırıyordu? Nasıl hatırlayabiliyordu cidden aklım almıyordu.
"İstersen... test yaptırabiliriz. Yani eğer senden olduğuna inanmıyorsan." Dediğimde başını kaldırdı ve gözlerimin içine bakıp cevap verdi.
"Gerek yok. İnanıyorum." Içimde tuttuğum nefesi en sonunda dışarı verdiğimde rahatladığımı hissetmiştim. Konuşmamız o kadar iyi gidiyordu ki, Hiç hayal ettiğim tepkiler vermemişti. Aksine iyiydi. Buraya gelmeden önce bebeği aldırmamı ister diye o kadar çok korkmuştum.
İçimdeki rahatlık ve mutluluk bir anda sertleşen yüzü ve sözleriyle son buldu.
"Yine de...yine de olmaz. Bunu kimse bilememeli ve sen o çocuğu aldırmalısın."
...o çocuğu aldırmalısın.
Söyledikleri bende bir deprem etkisi yaratırken kurduğu cümle kulaklarımda yankılanıyordu. Bunu benden nasıl isteyebilirdi?
Söylediği şeyin etkisiyle ellerim bebeğimi korumak istercesine karnıma gittiğinde zorla yutkunarak kendimi konuşmaya zorladım.
"N-ne dediğinin farkında mısın? Bunu b-benden nasıl isteyebilirsin? O çocuk dediğin senin bebeğin."
Ne zaman dolduğunu gözlerimden bir damla yaş aktı. Ben onun söyledikleriyle darmadağın olmama sebep olurken, onun yüzünden en ufak bir duygu kırıntısı yoktu."O geceyi sadece yaşadık ve bitti. İkimiz bir hata yaptık ve ben daha fazlasını yapamam, bu sorumluluğu alamam." Ben hipnotize olmuş gibi dolu gözlerle yüzüne bakarken yanıma geldi ve elindeki ultrason fotoğrafını avucuma koydu.
Ne demişti o? Hata. Hata demişti bebeğime.
Dedikleriyle sinir katsayım artarken kendime hakim olamayıp ona tokat attım.
Attığım tokatla yüzü yana savrulurken bir süre öyle kaldı. Bense işaret parmağımı ona doğrultarak konuştum.
"Hata mı? O senin bir parçan. Sorumluğu alamam diyorsun birde." Ağlarken derin bir nefes alarak devam ettim. "Ya ben ne olacağım? Anneme nasıl söyleceğim? Peki etrafımdaki insanların düşünceleri? Bana bir sürtük gözüyle bakacaklar."
Ağzını açıp bir şey söyleyecek gibi oldu ama izin vermedim. Daha söyleyeceklerim bitmemişti.
"O gece eğer korunsaydın...eğer korunsaydın senin 'hata' olarak adlandırdığın bir bebeğimiz olmayacaktı. Şimdi de gelip sorumluluğu alamam diyorsun."
Hiçbir şey söylemiyordu. O böyle tepkisiz ve sinir bozucu olmaya devam ettikçe içimdeki ona yumruk atmak isteyen tarafımı zor bastırıyordum.
Gözyaşlarımı silip elimdeki fotoğrafı montumun cebine koydum.
Böyle olacağını bilmeliydim. Buraya hiç gelmemeliydim...
"Söylediğin hiçbir şey umurumda değil. Bebeğimi aldırmayacağım. Ona kendim bakarım. Senin gibi bir babası olmasındansa hiç olmasın daha iyi." Arkamı dönüp çıkacakken bileğimden tuttu ve beni durdurdu.
"Byul ben-" bileğimi hızla elinden kurtarınca konuşmasını yarım bıraktı.
"Bir gün bu söylediklerine pişman olacaksın Jeon Jungkook. Şerefsizin tekisin." Bir şey söylemesine izin vermeden odasından çıktım. Göz yaşlarım sanki daha çok akabilirmiş gibi yanaklarımdan süzülüyordu.
Ondan nefret ediyorum, ondan nefret ediyorum, ondan nefret ediyorum!
Adımı seslendiğini ve ardından bir kaç adım sesi duydum. Onun seslenişiyle bütün çalışanların gözü önce ona sonra da ağlayan bana döndüğünde oralı bile olmadım. Sadece onun bulunduğu bu iğrenç yerden çıkmak istiyordum.
Jeon Jungkook, hayatımda gördüğüm en şerefsiz insan. Ve ben onu söylediklerine tek tek pişman edeceğim.
Çok istediniz, alın size yeni bölüm😂 dünkü yorumlarınız beni cidden çok mutlu etti :") teşekkürler❤️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın gençler ❤️
Sanırım uygulamada bir sıkıntı var. Size bildirim gitmemiş o yüzden yeniden yayınladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Baby ❥ 𝓙𝓙𝓚
Fanfic"𝑩𝒊𝒓 𝒃𝒂𝒃𝒂𝒏ı𝒏 ç𝒐𝒄𝒖ğ𝒖𝒏𝒂 𝒗𝒆𝒓𝒆𝒄𝒆ğ𝒊 𝒆𝒏 𝒈𝒖̈𝒛𝒆𝒍 𝒉𝒆𝒅𝒊𝒚𝒆, 𝒂𝒏𝒏𝒆𝒔𝒊𝒏𝒊 𝒔𝒆𝒗𝒎𝒆𝒌𝒕𝒊𝒓. 𝑽𝒆 𝒃𝒆𝒏 𝒔𝒆𝒏𝒊 ç𝒐𝒌 𝒔𝒆𝒗𝒊𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎." •Tüm Hakları Saklıdır