İlk karşılaşma

878 27 8
                                    

Güne her zamanki gibi yorgun ve umutsuz  uyandım. Hayatımda bu şekil bir mutsuzluğu yaşayacağım hiçbir eksik olmamasına rağmen. Zaten sıkıntım eksikliğimde değildi param vardı, babam vardı ,öz çocuğum olmayan ama beni yaşama bağlayan evlatlık bir oğlum Umut Özgür'üm vardı. Galiba tek fazlam ruhumu ,kalbimi, beynimi işgal eden; uyuyunca, uyanınca, gülünce, ağlayınca ,korkunca, kısaca her zaman içimde sol yanımda olan eski sevgilim vardı ama yanımda değildi. Annem trafik kazası yaptığında yani vefat edince içime kapanmıştım ve o beni nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde hayata bağladı, sonra aniden bir gün "bitsin" diyip gitti lise sondan beri böyleydim, sonra bir gün sahilde onun için ağlarken beni hayata bağlayan kimsesiz bir çocukla karşılaştım beni teselli eden şey daha tam olarak konuşamayan bacağım kadar bir çocuktu. Yurttan sıkılıp kaçmıştı çevremiz geniş olunca ve yurtta da güvenlik sıkıntısı bahanesini öne sürerek o gün almıştım Umudumu onların elinden, yeni bir hayatı olsun diye adını değiştirdik ,bana annesinin eksikliğini çok hissettiğini söyleyip anne demek istediğini söyledi ,çok şaşırsam da asla geri çeviremeyeceğim bir teklifti, babama ise dede diye hitap ediyordu, bize fazlasıyla bağlıydı, babamı da hayata döndüren etkenlerden biriydi Özgür ,bir diğer etkense bendim; derken kapı çaldı, Umut masum bir şekilde başını kapıdan çıkarıp
"gelebilir miyim anneciğim?"
dedi
"tabi oğlum gel"
" günaydın annem"
"günaydın birtanem"
  "yine mi onu düşünüyordun anne?" Umut 7.5 yaşındaydı ama yaşına göre fazla zeki ve anlayışlıydı, beni çoğu yaşıtımdan iyi anlayacak kapasiteye sahipti, o benim minik sırdaşımdı. Yüzümde acı bir tebessüm oluştu başımı salladım yanıma uzanıp başını göğsüme dayadı benim saçlarımı okşamaya başladı
"keşke gelse anne sen üzülmezsin bu kadar, hem ben sevmiyorum seni üzdü diye ama iyi biriymiş anlattığın kadarıyla ,gelirse ben ona iyi davranırım"
"Gelmez gelsinde istemiyorum zaten"
dedim küçük bir çocuk gibi dudak büzerek o da yatakta oturur pozisyona geldi bağdaş kurdu
"hıhı"
dedi inanmadığını belirtircesine
"dilin ne kadar uzamış senin öyle" diyip gıdıklamaya başladım o da kahkahalarla gülmeye...

Kahvaltıya indiğimde babamın bir yanağını ben öbür yanağını da Umut öptü ve sofraya geçtik babam boğazını temizledi
"kızım Umut çıktığında sen çıkma bi şey konuşmamız gerekiyor"
dedi ben bir pastane işletiyordum , şirkete de babam bakıyordu aslında zevkine çalışıyorduk bize yeterdi ama hem Umut'un geleceği için hem de yetimhanede kalan çocuklar için bu işleri bırakmayıp Umut'a banka hesabı açıp diğer çocuklara da sürekli bağışta bulunuyorduk.
"Tamam baba" diyip hem çalışanım hem de arkadaşım olan Mert'i arayıp geç kalacağımı haber verdim Umut'u da servise bindirip tekrar içeri girdim.
Babam kara kara düşünüyordu yanına gidip elini tuttum
"neyin var babacığım?" dedim
"kızım...şirkette büyük sıkıntılar var batmamıza az kaldı bizden yana sorun yok ama yeni başladığımız yetimhane projesi tamamlanmadı, daha söz verdiğimiz çocuklar 18 ine bile girmedi ,işin içinden çıkamıyorum"
"hiç bir çözüm kalmadı mı baba?"
"aslında tek ve kesin bir çözüm var ama onu uygulamak istemiyorum"
"ne ki o?"
" kızım Hasan amcamların da durumu bizden farklı değil eğer iki tarafta bir olursak hallederiz ama bunu yapmamız için oğluyla senin evlenmen gerekiyor"
" neden?"
" çünkü Hasan amcamlara ortak olmak isteyen bir şirket daha var ama Hasan amcan kirli işler yaptıklarını söyledi istemiyormuş eğer bizimle durup dururken ortak olursa başına bela alır ama oğluyla bir  en fazla iki sene evli kalırsanız bu duruma bi şey bulamaz evlilik antlaşmalı olacak sen de zaten evlenmeyi düşünmüyorsun kızım yani bi ara öyle demiştin hayatına da engel olmaz"
" bilmiyorum baba tek çözüm bu mu?"
"evet yavrum başka çıkışımız yok birazdan Hasan amcanla Berra teyzen de gelecek zaten oğluyla birlikte kabul etmezsen... "
"Çocukların geleceği için bu antlaşmalı evliliği kabul etmek zorundayım babacığım zaten iki seneliğine ev arkadaşımı değiştirmemde de sorun olmaz"
diyip gülümsedim aslında bu kadar kolay kabul etmemde ki asıl sebep çocuklardan çok babamdı, bu haline bakınca ne kadar üzüldüğünü görmemek imkansız bir şeydi onu üzen şeyse; bana bunu söylemeseydi, istemiyorum diyip fikrini ortaya atmasıyla  da bunu gösteriyordu zaten , çünkü babamı tanıyordum beni böyle bir şeye mecbur bıraktığını düşünerek üzülüyordu hala bense aklıma gelen şeyi yapıp yapmamak arasında fazla kararsızdım ...

2 saat sonunda çalan kapıya doğru yürüdüm evet evde yardımcılarımız yoktu çünkü annemin ölümünden sonra annemin yerlerine geçecekmiş düşüncesiyle kabul etmedim gelenlerde ev boşken geliyorlardı ya da devamlı olan Hatice teyze vardı zaten o da Berra teyzenin çalışanı olduğu için kabul etmiştim.
Kapıyı açtım başta Hasan amcaya sonra ise Berra teyzeye sarıldım babam ile Hasan amca çok samimi iki arkadaşlardı hatta kardeş gibiydiler desem az olmazdı benim Berra teyzeyle tanışmam daha erken  oldu onunla da sahilde ona dert anlatırken tanışmıştık daha sonra eşiyle bir gün bize misafirliğe gelince tanışıklığımız pekişmiş annem gibi olmuştu kendisi tam kapıyı kapatacakken Berra teyze heyecanlı bir ses ve meraklı gözlerle bana bakıp
"kızım oğlum gelecekti biz içeri geçelim sana zahmet sen onu karşıla"
dedi gülümseyerek
"tabii ki"
dedim kapı dışına doğru bakınca gördüğüm yüzle gözlerimi karpıştırdım bu imkansızdı ama hayal de değildi beni görünce çekingen bir şekilde gülümsedi bense şoku üzerimden yavaş yavaş  atlatmaya çalışırken ağzımdan isminin çıkmasına engel olamadım
"D...de..den...deniz!"







Bölümü yazmaya bir kaç gün önce başladım ama ancak bugün bitti.
Kitabı okuyunca yorum belirtirseniz çok sevinirim.
Kitapta kullanmamı istediğiniz şarkılar varsa mesaj atabilirsiniz.

Lütfen diğer kitabıma da bakın.
Görüşürüz  😌😌

OLUR MUYUZ YENİDEN (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin