OLUR MUYUZ YENİDEN (TAMAMLANDI )

Yeni Gelin

Derin bir nefes alıp gözlerine baktım ona yalan söyleyemezdim.
"Oğlum o adam aslında Deniz abin"
Gözlerime boş boş baktı
"anne demek istediğim şey şu hani sen o adamı unuttun mu"
"Oğlum o adam dediğin kişi Deniz abin yani ben onu tekrardan buldum"
"Yani anne bu da onun gibi iyi biri mi demeye çalışıyorsun"
"Hayır oğlum önceden sevdiğim kişi aslında Deniz abindi yani biz birbirimizi yeniden bulduk"
"O adam Deniz abim mi yani?"
"Aynen öyle oğlum"
"Anladım hala onu seviyorsun demek ki" diyip hınzırca güldü. Ben de elimden geldiğince ona eşlik ettim ama sorulan soru yüreğimin göğüs kafesimi adeta tekmelemesine neden oldu.
"Bilmem öyle mi görünüyorum "
"Seni zaten biliyorum anne ama o da senin ona baktığın gibi hatta daha aşkla bakıyordu acaba seni bırakmaya mecbur muydu"
"Dizi falan çekilmiyor hayatım demek ki o zaman hala küçük olduğumuz için hata yapmış diyelim"
"Bence öyle değil ama sen istediğine inanabilirsin anneciğim"
Özgür'ün bu cümlesi yutkunmama sebep oldu çünkü hisleri fazlasıyla kuvvetliydi ayrıca ben çocukların kalplerinin temizliğinden dolayı bu tür şeyleri doğru  hissettiklerine inanan biriydim "
"Hadi anneciğim aşağı kahvaltıya iniyoruz Hatice teyze geldi mi "
"Tamam anne. Evet masayı bile kurdu "
"Teyzemiz maharetli tabii"
beraber kıkırdayıp aşağı indik.

Pastanede rafları tekrar düzelttikten sonra kalkan müşterilerin masalarını da sildim ve mutfak kısmına geçtim Mert giderken bana omuz attı gülümseyerek
"Ayı"
dedim
"Tabi sen nazlısındır şimdi yeni gelin"
diyerek böğürdü. Yüzümü ekşiterek
"Yeni gelin falan değilim ben "
Derken Mert çoktan firar etmişti.
Özel sipariş olan pastanın son aşamasını bitirip dolaba kaldırdım ve yeni pastaya başladım. İçini hazırladığım pastayı büyük bir dikkatle kalıba dökerken gözlerimi kapatan koca eller kalp ritmimim bozulmasına neden oldu. Elimdeki pasta yerle bir olurken ağzımdan bir çığlık kaçtı. Olayın şokuyla mı bilmem ama Deniz'in kokusu burnuma geldi
"Deniz"
diye mırıldandım.
Gözümdeki eller hafif gevşerken kısa sürede tekrar eski şekline geldi ve gözlerim eski karanlığını tekrardan buldu. Ben debelenirken arkamdan sarıldı ben tam büyük bir çığlık atmaya hazırlanırken
"ben geldim hayatımın anlamı "
dedi ona kocaman olmuş gözlerle baktım ama hemen yanımızdaki gölge görünümlü Mert'i görünce tepkimi sonraya saklamam gerektiğini anladım Mert olayı biliyordu ama olayın  arka yüzünden tamamen habersizdi ve asla öğrenmemesi gerekiyordu öğrenirse taş üstünde taş bırakmaz her şeyi bitirirdi yapısı böyleydi. Onu görünce öfkemi sonraya bırakmaktan başka şansım olmadığını anladım ve boynuna sarıldım
"hayatım ne yapıyorsun korkuttun ama beni"
dedim elini belime sardı
"korkunca çok güzel oluyorsun ama"
dedi Mert için yaptığı çok bariz olan bu iltifatı duyunca yüzümü sadece Deniz'in görebileceği şekilde konumladıktan hemen sonra kusuyormuş taklidi yaptım Deniz'de gülmemek için kendini zor tutuyordu. Belki Mert bunu anlamazdı ama ben bunu bilecek kadar iyi tanıyordum Deniz'i. Elimi Deniz'in beline sararken o da omzumdam sarılmıştı bana. Ben bile bi an gerçekten sevgili olduğumuzu düşündüm bu his göğsümden anlık bir sıcaklığın geçmesine sebep olurken
"Mert bu Deniz sana bahsetmiştim zaten"
dedim Mert'te
"kapıda tanıştık Deniz adını söyler söylemez anladım bizim eniştenin gözlerinde de seni görmenin heyecanını görmemek için kör olmak lazım"
" ya öyledir hiç tutamaz içinde duygularını hemen her şey o güzel gözlerine yansır"
dedim ben de cevap olarak Deniz beni kendine çekip saçlarımı öperken göğsümde anlatılması imkansız bir şeyler oldu.
Deniz Mert'e dönüp
"biz kaçalım artık"
deyip erkeklere has bir selamlaşmayla ayrıldılar.
Mert beni kendine çekip öperken Deniz'in çok kısa bir an kaşlarını çattığını gördüm. "Bugünlerde çok kaytarıyorsun aşık patron"
derken göğsüne vurup
"bugünlerde çok konuşuyorsun ateşli pilot"
deyip kahkahayı bastım bu onun eskiden oynadığı bir oyunda kullandığı lakaptı ve bunun hatırlatılmasını sevdiği söylenemezdi.
Mert üzerime doğru gelip
" hadi yürü yeni gelin"
dedi yeni gelin lafını çok sevmezdim çünkü aklıma nimetle değişik şekiller yapan ekmeğe kurdela bağlayan değişik insanlar geliyordu. Üzerine atlarken aniden belimden tutulup yukarı kaldırıldım
"oha uçuyorum Mert"
dedim ufo görmüş masum köylü edasıyla. Mert bu dediğimi duyar duymaz kendini parçalarcasına kahkaha attı.
"Aşk aklını başından almış senin"
deyip Deniz'i kaşıyla gösterdi Deniz'e doğru dönüp kocaman olmuş gözlerle baktım.
"Niye yaptın yaa bırak kaşınıyor o "
dedim
"gitmemiz gerek bitanem hem Mert'in de sen yokken pastaneyle ilgilenmesi zor olacak yormayalım onu"
deyip Mert'e başıyla belli belirsiz bir selam verdi.
Mutfaktan çıkarken herkes bize bakıyordu sessizce
" indir beni"
dedim herkesin bize bakmasıyla zerre ilgilenmiyordu
"neden rahatsız mısın "
" hayır evet yani yerim rahat ama herkes bize bakıyor indir lütfen"
"başkalarını bu kadar  umursarsan hayatını yaşayamazsın canım"
" haklısın ama bu da birazcık abartı değil mi"
" nıç "
diye bir ses çıkarıp ıslık çalarak yürümeye devam etti gözlerimi devirip
"indir artık"
dedim
"indirmek istemiyorum Allah Allah ya"
dedi ve ıslık showuna devam etti o indirmezse ben de bu kaslı kolların ve güzel kokunun keyfini sürerdim uf ne diyorum ben iyice beyinsizleştim.
Başımı göğsüne koyup otoparka kadar gitmeyi bekledim yaklaşık 5 dakikanın sonunda Deniz durunca başımı kaldırdım
"yerini çok beğendin anlıyorum beğenilmeyecek gibi değil ama artık arabaya binmemiz gerekiyor istersen arabaya da böyle binelim ama pek güzel şeyler olmaz sanki güzelim"
deyip güldü dudağımı yalandan büzdüm ve
" ay sen ne kadar komiksin böyle"
deyip normal yüz ifademe geri döndüm "gerçekler bunlar güzelim"
dedi
"artık yanımızda biri yok normal bir şekilde konuşabilirsin kasma yani"
dedim bana baktı ve iç çekip
"bin arabaya hadi canım" dedi 

Bölümü beklediyseniz eğer beklettiğim için özür dilerim. Biraz mazaretim vardı. Bir sonraki bölüm de neredeyse hazır isterseniz bugün bile atabilirim. İkisini tek bölüm yapacaktım ama uzun oluyordu. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
Bu bölüm nasıldı