Kıpırtı

173 10 19
                                    

Deniz'i yatakta adeta bir ölü gibi görünce ne yapacağımı bilemeden bir süre ayakta dikildim. Daha sonra ağlaya ağlaya da olsa yanına yaklaşabildim. Derin bir nefes alınca onun mis kokusunun yerini dezenfektan kokularının doldurduğunu anlamak gözyaşlarımın hızlanmasına sebep oldu.
Elimi uzatıp işaret parmağımla yüzüne dokundum daha sonra sol elini avuçlarımın arasına alıp okşayarak konuşmaya başladım.
"Deniz. Deniz'im. Hadi uyan. Beni sensiz bırakma. Çok özledim. Yemin ederim ki çok özledim seni, sesini, yaramazlıklarını... Bak buradan çıkınca hiç kızmayacağım sana, gece Umut'la o kadar koşturduğunuz için de kızmayacağım hatta beni aranıza alırsanız ben de dağıtırım etrafı sizinle.
Bak söz verdim uyanmalısın artık.  Umut yan tarafta uyuyor ona da söz verdim sen uyanınca baban da uyanır diye.  Yapma ona verdiğim sözü tutmama izin ver bari.
Uyansana!
Niye böyle yatıyorsun ?
Deniz bitanem inanıyorum uyanacaksın. Bekletme beni, bekletme bizi lütfen uyan artık. Bak annen dışarıda o da seni bekliyor. Baban ,Emir, Umut,herkes seni bekliyor.
Bizi yarı yolda bırakmazsın değil mi? Yapmazsın bize bunu.
Artık uyan sesine hasret kaldım. Seni çok seviyorum. Biliyorum, hissediyorum sen de beni çok seviyorsun senin hissettiğin gibi ben de hissediyorum daha fazla ağlatma beni olur mu ?"
Diyip eğilerek saçlarına bir öpücük kondurdum gözümden damlayan yaş yüzüne damladıktan sonra ben o damlayı silerken bir mucize oldu.  Deniz avucumun içindeki hala bırakmadığım eli yumuşak bir şekilde de olsa sıktı.  Heyecanla dışarıda bizi izleyen doktora baktığımda gülümseyerek başını salladı. İçeri girip beni de dışarı çıkardı. Ben hıçkıra hıçkıra ailelerimizin yanına gidince hepsi bana korkuyla baktı. Berra teyze ve Kumsal abla hızla yanıma gelip kollarımdan tuttu
"Ne oldu?"
"Deniz'e bir şey mi oldu? "
Onlar benden bir şey söylememi beklerken hıçkırmaktan cevap veremiyordum. Konuşamayacağımı anlayınca başımı iki yana salladım. Bu onların yanlış anlayıp daha da korkmalarına sebep olunca zorlanarak konuşmaya başladım.
"De-Deniz iy-iyileşecek elini oynattı bizi bırakmadı. "
Dedim zar zor konuşup hıçkıra hıçkıra gülerken. Bu haberi duyan herkes gülümserken Berra teyze ve Kumsal ablanın da şu an benden bir farkı yoktu. 
İçeriden çıkan doktorun yanına hızla yürürken bize ilk kez ,bana ikinci kez gülümsedi.
"Deniz Bey bizi bırakmadı. Destina Hanım şu andan itibaren ara ara Deniz Bey'i ziyaretlere arttırarak başlıyoruz. Deniz Bey aramıza katılmayı seçti ama ne zaman döneceği de ona kalmış. Biz elimizden geleni yapacağız. Eminim Destina Hanım'ın da yardımları dokunacaktır. Geçmiş olsun.  "

Deniz'in yanına üçüncü girişimdi. Hala uyanmamıştı minik tepkiler dışında net bir tepki vermemişti maalesef.
Umut'a verdiğim sözü tutamamıştım.   Umut uyanmış, uyumuş ,tekrar uyanmıştı ama Deniz hala uyuyordu.

  Bugün oğlumun tavsiyesiyle Deniz'e şarkı söyleyecektim. Her ne kadar Umut Deniz'le beraber bir zamanlar şarkı söylediğimizi bilmese de sesimin güzel olduğunu bilirdi. Umut'a sık sık şarkılar söylerdim. 
Ve o Deniz'e de söylemem gerektiğini düşünüyordu. Elbette onun bu isteğini yapacaktım. Denemekten zarar gelmezdi sonuçta. 
"Deniz'im, canım uyan artık. Çok uyudun. Baya uykucu oldun sen. Kendini bu kadar özletmen hiç doğru değil.  Sonra uyanınca ilgimden şikayet edersin bak. Neyse senin yine konuşacağın yok. Uyan ama bir an önce tamam mı? Ağlatma beni artık."

" Dursun geceler ah
Olmasın sabahlar
Gözlerim senle açılmıyorsa
Yansın yeryüzü
Ters dönsün gökyüzü
Umrumda değil bu gece
Belki az sevdik
Belki yalandı
Belki de bu bitirdi bizi

Yalanmış, değilmiş
Ne fark eder ki senin beni sevmen?
Onca düş, onca hayal
Sebepsiz de severim

Göz görmeyince gönül
Katlanmıyor artık
Ne kadar acı bilemezsin ama
Gelmesen de beklerim "

Şarkıyı bitirdikten sonra üzgün bir şekilde derin bir nefes aldım. Ayağa kalkıp dudağının kenarından öptüm. Dudağımın altında kıvrılan tenle neye uğradığımı şaşırdım. Gözlerim kocaman açılmış bir halde donakaldım. 
"Güzelim?"
Deniz uyanmıştı. Karşımda zorlanarak da olsa gülümsüyordu ve boğuk bir sesle konuşuyordu.
"Deniz uyandın."
"Evet. "
"Deniz uyandın."
"İnanmıyorsan öpebilirsin bebeğim."
Eğilip dudağına minik bir öpücük kondururken yaşadığına emin oldum. Gülümseyerek Deniz'e baktığımda kal gelmiş bir şekilde duruyordu.
"Deniz iyi misin?"
Başının ucundaki aletin tiz bir şekilde ötmesiyle ne yapacağımı şaşırdım.  Hızla içeri giren doktor Deniz'i gözleri açık görünce bir anlık şaşırsa da soğukkanlılığını elden bırakmadan hemen Deniz'in üzerine eğildi.
"Heyecanlandırıp üzmeyin demedim mi size?"
Diyerek beni azarlayan doktora dudaklarımı ısırıp mahçup bir şekilde baktım. 
Allah'tan benimle uğraşmayıp Deniz'le ilgilendi. 
Beni dışarı çıkarttıkları an dış camdan onları izlemeye başladım.
Deniz bana bakıp gülümseyerek gözlerini kıstı el salladı ben de gülümseyerek ona el salladım. Doktor Deniz'in baktığı yöne bakınca sabır diler bir şekilde kafasını sallayıp beni de yanlarına çağırdı.
Hızla ve gülümseyerek yanlarına gittim tekrardan. 
"Destina Hanım isterseniz Deniz Bey'in yanında kalabilirsiniz..."
"Tabi isterim. Pardon böldüm . "
"Biz de onu normal odaya almak için işlemleri başlatacağız.  Geçmiş olsun odaya alınca Deniz Bey'in durumuyla ilgili daha detaylı konuşuruz. "
"Teşekkürler. "

Deniz'den...

Kollarımın arasında bir melek gibi duran kadınımın başına minik bir öpücük kondurdum. Canım çok yanıyordu ama ben bu acıdan çok daha ağırlarını yaşamıştım. Yürek ağrısı bu ağrıların yanında hiçbir şeydi o ağrı bütün ağrılardan daha baskındı. Destina'nın bana bu kadar yakın davranması ne kadar beni mutlu etse de istemiyordum.
Beni beni sevdiği için affetsin istiyordum böyle bana bir şey olacak korkusuyla değil her şey saf sevgiyle sadece sevgiyle olsun istiyordum .
Hatasızdım ama ben bugüne kadar sırf bu yüzden gerçekleri saklamıştım.
Her ne kadar Destina onu durup dururken terk ettiğimi düşünse de aslında durum öyle değildi. Onu bırakmayı hiçbir zaman istememiştim ama hayat beni buna mecbur bırakmıştı.  Yıllar önce ağır ve ölümcül bir hastalığa yakalanmıştım.  O zamanlar hastalığın tedavisi yoktu sadece hastalığın direncini zayıflatacak ilaçlar vardı. Aslında buna rağmen onu bırakmayacaktım belki çok bencilceydi ama öleceğimi bilmeme rağmen yaşadığım son anların Destina'yla olmasını istemiştim.
Her ne kadar eğer ölürsem yaşadığımız her anın onu daha fazla yaralayacağını bilsem de beraber olmak istiyordum.
Ardından babamın iş hayatında karanlık adamlarla karşı karşıya kalmasıyla babam evlatları tarafından tehdit edilmişti. Bizi yurt dışı için ikna etmeye çalışırken ablam hiç zorlamadan kabul etmişti ama ben gitmek istemiyordum ,Destina'yı bırakmak istemiyordum.
Annem halimi anlamış eğer gitmezsem benimle beraber Destina'ya sevdiğim kıza da kötü şeyler yapacaklarını söylemişti.
Mecburen kabul etmiştim ama tek bir şartla : ben yurt dışındayken annem sürekli Destina'yla ilgili bilgileri bana verecekti.
Destina her ne kadar annemle tanışmasını tesadüf sansa da öyle değildi. Onda da benim parmağım vardı. Tanışmaları bir sahilde olmuştu. Annem en ince ayrıntısına kadar konuştukları her şeyi anlatıyordu hatta her fırsatta konuştukları şeyleri ses kaydına alıp atıyordu bazen etrafları çok kalabalık olunca böyle bir şey yapamıyordu yapsa bile ses tam anlaşılmıyordu. Beni ayakta tutan annemin attığı ses kayıtları, fotoğrafları,videolarıydı ve bizim beraberken söylediğimiz şarkıların yer yer videoları yer yer ses kayıtları az da olsa beraber çektiğimiz fotoğraflardı. 
Evlenmemiz ise tamamen sürpriz olmuştu. Annemin ' bana güven sadece kızı gör diye çağırıyoruz seni. '
Diyip yaptığı büyük sürprizle ikinci şansı kazandığımı anladım. Ve bu sefer uğrunda canımı bile verecek olsam yapacaktım ve Destina'yı ikinci kez kaybetmeyecektim.
Her şeye herkese rağmen. 





OLUR MUYUZ YENİDEN (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin