"Sen-"
"ciddi-"
"misin-"
"olamaz-"
"Üzgünüm-"
"Kızlar-"
"Gülmemi-"
"Durduramıyorum-"
Tam yarım saattir bu şekilde hem konuşmaya çalışıp hem de kahkaha atıyordu. Lizzie bana doğru döndü ve "Kadını da delirttik gördün mü? Sana vazgeçelim demiştim. Senin de sonun böyle olacak. Tek farkı bir şirket yerine akıl hastanesinde olacaksın." dedi. Olumsuz anlamda başımı salladım. Ardından kadının bir süre daha gülmesini izledim. Bence de komik bir durumdu. Aklıma gelince benim de gülesim geliyordu.
◆
Başıma bunun geleceğini tabiki biliyordum. İksiri süte boşalttıktan sonra onlara götürmesi için diğer siparişler ile Liz'e vermiştim ama o benden almamıştı. Bir sorun olduğunu anladım ve tepsiyi tezgaha koydum.
"Senin götürmeni istiyor. Eğer götürmezsen ikimizi de işten attıracak." dedi. Yemin ederim aşk maşk dinlemem bu çocuğa fare zehri içiririm. Benim olmuyorsa kimsenin olmasın. Sinirle soludum ve siparişleri kendim götürdüm. Peki o ne yaptı? Tahmin ettiğim şeyi yaptı ve sütü kafamdan aşağıya boşalttı. Boş kafa Luke Hemmings her zamanki gibi planları bozmuştu. Ona sinirle baktığımda bana gülmeye devam ediyordu. Ben giderken Michael Luke'a kızmaya başlamıştı.
"Dostum o harika pizza yapıyor. Ona bu yüzden bile tapabilirim." pizza dolu ağzıyla bile bu cümleleri düzgünce söylemişti. Mutfağa girdiğimde bana şaşkınlıkla bakan Liz'i görünce "Sence ondan beklenmeyecek bir davranış mı?" der gibi baktım.
"Onu öldürelim. Vücudunu parçalara ayırıp, çöp torbalarına koyarız ve onları kıyma yaparız. Ardından okulun yemekhanesine kıyma olarak veririz ve herkes onu yer." dedi. Evet bu planı bir anda yapmıştı. Bu işte ondan iyisini tanımıyorum. Ama neden Luke'u herkese yedirdiğimizi anlamadım. Sanırım okulu sevmediğimiz için onları Luke'u yemekle cezalandırıyorduk.
"Tamam sevmedin. Farkındayım sıradan bir plan. En iyi planı bulacağım." dedi ve benim yerime Aaron'dan izin almaya gitti. Beş dakika sonra bana izin aldığını belirten bir işaret yaptı ve çantamı alıp mutfaktan arka kapıyı kullanıp dışarıya çıktım. Travmada falan değilim. Psikolojim bozulmadı. Benim yerimde başka biri olsa eminim oturup ağlardı. İlk zamanlar bende aynısını yapıyordum ama artık alışmıştım. Bu onun yaptıklarından en hafifi. Bununla kurtulduğuma şükretmeliyim. Eve gidince duş alıp ödevlerimi yaptım. Yemeğimi yedim ve uyudum. Gündelik hayatımı rutin bir şekilde sonlandırmış oldum.
◆
Kadın kendine gülmesini bitirince yanımızdaki tekli koltuğa oturdu.
"Üzgünüm çocuklar. Daha önce bu kadar garip bir ilişkiye rastlamamıştım." dedi. İlk olduğumuz için o kadar mutluyum ki anlatamam.
"Bak Pierlette. Bundan emin misin? Bak bu bir işaret olabilir. Eğer sonucu kötü olacaksa o bir ay iyi geçse kaç yazar?" dedi kadın ve Lizzie'ye bak. Lizzie anında başını onaylarcasına salladı. Yeniden düşündüm ama hala kararım belliydi. Kararlı olduğumu belirttim ve kadın ayağa kalkıp iksirden getirmek üzere odadan çıktı.
"Bu kadın medyum falan da değil. Medyum olsa böyle bir şirkette olmak yerine abuk sabuk tütsülerle dolu bir yerde olurduk." dedi. Haklı aslında. Yani bir şirkette iksirin ne işi var? Ama buna ihtiyacım var. Yoksa bu çocuk bana ölse bile aşık olmaz. Gerçi ölürse zaten aşık olmaz ama işte şöyle düzelteyim dünyada bir tek ikimiz kalsak bana bakmaz. Ama kadın ne demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Potion
Fanfiction"İzninle, zorla da olsa kalbine girmek istiyorum." Başlangıç tarihi: Ağustos 2014 Bitiş tarihi: Ocak 2015