1.9 - Vedalar

3K 236 71
                                    

Karıştırıp durduğum için köpüğü kaybolan kahveden bir yudum alıp karşımdaki yeşil gözlere baktım. Artık onun neden kırık olduğunu anlayabiliyordum. Taşların hepsi yerine oturmuştu. Ona kızgın olmam gerekirken sadece kendime kızgındım. Kendimden ödün verdiğim için, bu zamana kadar sürekli ağladığım için ve bazı şeylerle yüzleşmeyi reddettiğim için. Zamanında sevdiğim adamın karşısına geçip "Ben sana aşık oldum. Sen ne dersen de bu değişmeyecek." diyemedim Michael gibi. Michael, ondan nefret edeceğimi bildiği halde bana olanları anlatmıştı. Şimdi de karşımda oturmuş vereceğim tepkiyi bekliyordu. Bağırmak istiyordum ama bu bir işe yaramayacaktı. Çünkü onun bana yaptığının aynısını bende Luke'a yapmıştım. Michael'a kızamıyordum. İksirin etkisi de buna neden oluyor olabilirdi ama sonuçta Michael'dan kesinlikle nefret etmiyordum. 

"Sana kızgın değilim." dedim. Şaşkınlıkla bana baktığında omuz silktim. Kendimle bir savaşa girmiştim artık. Kendimi toplamam gerekiyordu. Michael, kot ceketinin ceplerini karıştırıp içinden bir fotoğraf çıkartıp bana uzattı. Duygusuz bir şekilde elinden alıp resme baktım. Luke ve benim bir resmim vardı. İkimiz yanyanaydık ve ben gerçekten mutlu görünüyordum. Bakışlarım şu an olduğu gibi donuk değildi yada saçlarım cansız değildi. Luke'a tahmin ettiğimden daha büyük bir aşk besliyor olmalıydım. Ama doğru düzgün hiçbir şey hatırlamıyordum ve bu çıldırmama sebep oluyordu. Peki hayatımda Michael neredeydi? O olmadan mı yaşıyordum? Bunu nasıl başarmıştım?

"Bir de günlüğün var. Yatağının altındaki kırık bir tahtanın içinde."

Michael, annesine çekinerek yaptıkları hataları sıralayan bir çocuğa benziyordu. Ondan nefret edeceğimi düşünüyordu ama ben hissizdim. Duyduklarımı hazmedemiyordum. Bir aşk için bu kadar şey yapmış olabilir miydim? Michael'ın anlattığına göre yapmıştım. Ama Luke'a olan aşkım bu kadar büyükse onu nasıl unutabilmiştim? O, bana aşıksa neden bunca saçma olayı bana yaşatmıştı ve tek bir kelime bile etmemişti? Lise yıllarımı bana zindan eden çocuğu nasıl sevebilmiştim? Sorular kafamı patlatacak boyuta geldiğinde ayağa kalktım ve Michael'ın beni durdurmasına fırsat vermeden kafeden çıkıp eve koştum. Michael'ın tarif ettiği yere bakıp günlüğümü çıkarttım. 

Yırtılmış yada ekleme yapılmış bir sayfa yoktu. Bütün sayfalarda benim yazım vardı ve Paris'den döndüğüm anda yazmayı bırakmıştım. Paris'e gittiğimi bile hatırlamıyordum. Ama tarihler yakın zamanda oraya gittiğimi söylüyordu. Dudağımı dişleyerek ilk sayfaları açtım. İçimdeki umudu söndüren kelimeleri gördüğümde küçük dilimi yutacaktım.

Ona okulda karşılaştığımız ilk gün aşık olmuştum. İlk önce dış görünüşünü beğenmiştim. Ardından sokakta düşen bir çocuğu kaldırıp üstünü silkelediğinde ona bağlanmıştım. O yönünü son zamanlar dışında hiç görmemiştim. Bir de iksirin etki ettiği zamanlar hariç. Madem beni bu kadar seviyordu neden önceden bunu belli etmemişti ki? Ona verdiğim tavizleri okurken sinirden dudağımı kanatmıştım. Aşıkken insan gerçekten de kör oluyor olmalıydı. Şu an böyle bir tavizi Michael'a verirdim ama bu olanları bana anlatmasaydı. Derin bir nefes alıp telefonumu çantamdan çıkarttım. Eğer okuduklarım doğruysa bana sadece tek bir kişi yardım edebilirdi.

"Yardımına ihtiyacım var."

✖✖

"Emin misin? Bak kalabilirsin."

Bavulumu bırakıp yanıma geldi. Üç saatte toplayabildiğim her şeyi toplamıştım. Gitmem gerekiyordu. Olanlardan kaçmıyordum sadece kendime zaman ayırmam gerekiyordu. Kendime olan güvenimin geri gelmesi gerekiyordu. Ben güçlü bir kızdım ve bunu kendime kanıtlayacaktım. Onlar olmadan da yaşayabilirdim.

"Seni arayacağımı biliyorsun." diyerek gülümsedim. Beremi düzeltip bana gülümsedi. "Çağırdığın her zaman geleceğimi biliyorsun." dedi. Neden beni mutlu eden kişi yerine üzen kişiye aşık olduğumu o zaman yeniden sorguladım. Michael'ı sevebilirdim. Beni kusurlarımla seven tek insan oydu ve karşılıksız olduğunu bilmesine rağmen beni sevmeye devam ediyordu. Michael ile kendimi bir gibi görmeye başlamıştım. İkimiz de aynı şeyleri yaşıyorduk. Ona yaklaşıp kollarımı ona sardım. Başını saçlarıma gömüp sarılışıma karşılık verdi. Onu bırakmak zor oluyordu ama iksirin etkisi geçene kadar buralarda olmak istemiyordum. Michael'ın beni anlayışla karşılayıp uçak biletimi bulması beni mutlu etmişti. Başka bir hayatta karşılaşmış olsaydık onu kesinlikle reddedemezdim. 

Love PotionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin